Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nisan, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Umudun ve Mücadelenin Rengi

1 Mayıs, yeniden umudun ve mücadelenin işaretleyicisi olarak geldi. Bu günde alanda olmak, hayatta iyi şeylere dair umut beslemekle eş değer. Belki değiştireceğimiz şeyler sınırlı; söylediklerimizi sadece kendimiz dinliyoruz. Bazen en yakınımızdakini bile ikna edemiyoruz. Ama olsun, yine de vicdanen rahat olmak, derdini söylemiş olmak, sesini yükseltip -bazen boşluğa- bağırsan da içindekini akıtmak güzeldir. 1 mayıs, bir karnaval; karnavallarda söylenemeyen sözler hep daha güçlü söylenir; günlük hayatta olmayan daha rahat ifade edilir. İlk olarak İtalya'da Mondiali Antirazisti'de astığımız, ardından Livorno maçında 5 Ocak'ı süsleyen pankart! Tribün ve solculuk ilişkisi de öyle, her gün söyleme  şansı bulamadığımız sözleri ifade etmek için bir araç... Her takım, kendince solcu, halkçı ve kendine göre mücadeleci. Sahadaki oyun teslim olmamak, kendi hikayeni anlatmak ne renkte olursa olsun, güzeldir. Ama demiryolcuların emeği geçmiş bir takımı, eşitler arasında birinci

1 Mayıs Duyuru

Yarın Ankara'da düzenlenecek 1 Mayıs'a katılmak üzere saat 09.30'da Sıhhiye Köprüsü'nün Denizciler ayağında (her zaman deplasman aracımızın kalktığı klasik buluşma noktamız) buluşuyoruz. Oradan yürüyerek gar önüne geçip, demiryolu emekçileriyle bir araya gelerek alana gideceğiz. Giy formanı, al bayrağını, gel!

Şampiyonlara Dair

1. lig'te pazar günü şampiyonlar belli oldu. Ne ilginç tesadüftür ki Cumhurbaşkanı'nın şehri Kayseri ile Başbakan'ın şehri Rize ipi beraber göğüslediler. Rize, Erciyes'e -protokol hatası yaparak- öncelik tanımadı! Bunlar tabii ki tesadüf... Yoksa Türkiye'de böyle şeyleri akla getirecek bir siyasi ve sosyal ilişkiler ağı yok(!). Bunlar bizim gibi şüphecilerin, kötü düşünceli kişilerin kuruntuları... Şampiyonların bir diğer ortak noktası da uzunca süre boş tribünler önünde oynamaları. Erciyes, şampiyon olacağı maçta bile tribünleri dolduramadı. Şampiyonluğa çok sevinen Rizeliler de ancak ikinci yarının ortalarında tribüne gelmeye başladı. Tribünsüz başarı, Türkiye futbolunda sıkça görülen bir özellik olmaya başlıyor. Süper Lig'e çıkan Rize ile devreyi aynı puanla (27) bitirdiğimizi hatırlamak gerekli. Onlar devre arası şampiyonluk parolası ile girişimler yaparken biz zaten kısıtlı olan kadroyu dağıttık. 22. haftaya kadar da puan farkları ilk yarıdaki çizgide

A2: Adana Demirspor: 1 - Karabükspor: 0

A2'lerimiz kendi sahamızda Karabükspor'u 1-0 yendi. Play-off şansını önümüzdeki haftaya taşıdı. Her koşulda A2'lerimizi seviyoruz ve her türlü engele rağmen verdikleri mücadeleyi destekliyoruz. Detaylar:  http://soylu-kavgam.blogspot.com/2013/04/a2-maci-adana-demirspor-1-0-karabukspor.html?spref=tw

Yardım duyurusu

Şimşekler Grubu'ndan Özkan kardeşimizin Balcalı Hastanesi Yoğun Bakım Servisi'nde yatmakta olduğunu ve kardeşimiz için maddi yardım toplandığını Şimşekler Grubu çeşitli vesileler ile duyurmuştu. Kardeşimize yardımda bulunmak isteyenler Facebook üzerinden veya demirgibiyiz@gmail.com adresine mail atmak sureti ile bilgileri alabilirler. Toplanan para Ramazan Ölçer'in hesabına aktarılacaktır.

Adana Demirspor Altyapı Seçmeleri Başlıyor

Haberi gördüğümde kendi çocukluğum aklıma geldi. O yıllarda mahalle maçları, ilkel atari oyunları vs. dışında şimdiki kadar sosyal aktivite olmadığından biz "gencoların" en büyük hayali bir futbol kulübünde oynamaktı.  Ben bu şerefe 89-91 yılları arasında nail oldum. Yaz aylarına yaklaştığımız günlerde altyapı seçmelerini başarı ile tamamlayarak Adana Demirspor saflarına katılmıştım. Hocalarımız Beygir Hasan ve Kasap Burhan'dı. Sportif anlamda fit yaptığım senelerdir herhalde, zira aynı zamanda Güney Sanayi Spor kulübünde de yüzücülük yapıyordum. Ömrü hayatımda bir daha böylesi sağlıklı bir dönem yaşamadım diyebilirim. Şimdi değişti ama yanlış hatırlamıyorsam takımın o zaman ki yaş grubuna göre kategorilendirmesi şöyleydi:  Minikler, Yıldızlar, B-Genç, A-Genç, Paff Takım, Profesyonel Takım.  Benim futboldaki maceram 2 senelik teorik ve pratik eğitimin ardından "miniklerden" "yıldızlara" geçiş aşamasında bitti. Yani jübilemi çok gen

Merhaba...

Yeni bir gün doğdu. Merhaba...

Wellcome to Hell

Adana'da, gölgede 35 derece olan havada, taraftarlar en azından güneşten koruyan şapkalar ve içtikleri bardaklarca suyla sıcakla baş etmeye çalışırken, maçta 1 kez dahi su molası verilmedi. Bugün maç cehennemde oynandı. Maçlar aynı saatte oynansın, ama mümkünse 16:00'dan önce olmasın bu saat. Gelelim maça. Son 2 haftadır hakemler bizi bitirmek için uğraşıyorlar sanki. Hakeme rağmen maçtan galip ayrılmamız güzel oldu. Tabi bugün bir kez daha gördük ki, son düdük çalmadan sevinmek haram bize. Kapalı A Üst tribününde asılan Mustafa Tuncel posterini de kayıtlara düşelim.

Adana Demirspor: 3 - Tavşanlı: 2

Yine son saniyede yürekler ağıza geldi, eski maçlar hatırlandı... İyi ki Nurullah 3. golü atmış; bize rahat maç izlemek haram! Bu saatte maç oynatan TFF zihniyetine de selam olsun! İte kaka kazanmak güzel. İçerideki galip gelememe sendromunu da atmış olduk.

Sen Büyük Değil En Büyüksün!

Playoff için son dönemece girdiğimiz 3 maçtan önce tüm futbolcularımızın ve teknik heyetin izlemesi gereken bir video. İlk izledigimde gözyaşlarıma hakim olamadığım bu videoyu tozlu raflardan çıkardım. Canımız, Kanımız, Herşeyimiz Demirsporumuz... Bizler Yaşadıkça Seni Yaşatacağız! Videoyu hazırlayan Fırat Ateş'e teşekkürlerimizle...

Spor Emek-Sen, Sportmence...

Efsane futbolcu Metin Kurt'u hepimiz biliriz; bir diğer adıyla "Çizgi Metin". Kendisini geçtiğimiz yıl Ağustos ayında kaybetmiştik. Metin ağabey futbolculuğu kadar muhalif duruşuyla da adından sıkça bahsettirmişti. Futbol'da ilk kez sendikal hareketi başlatmıştı. Bu sendikanın İstanbul sorumlusu "Eser Özaltındere", Trabzon sorumlusu ise "Şenol Güneş" olmuştu.  Sonrasında Metin Kurt, bu girişiminden dolayı futboldan aforoz edilmiş, sendika girişimi yeterli desteği görememiş bir nevi yetim kalmıştı. Hatta bu sendikal oluşum "Sportmence" adında bir dergi de çıkartmıştı o yıllarda. Bu kısa bilgilendirme yazısından sonra gelelim mevzumuza: Metin ağabey'in vefatından önce 2010 yılı Aralık ayında bu sendika tekrar kuruldu ve çalışmalarına başladı. Kuruluşunda şöyle bir açıklama yapılmıştı: " 12 Eylül darbesi ile kesintiye uğrayan spordaki örgütlenmenin canlandırılmasını, sporun, ülkemizde yaşanan emeğe ve emekçiye

1 Mayıs'a! Demiryolcularla Omuz Omuza!

Yaklaşan 1 Mayıs öncesinde, Ankara'da bulunan tüm Adana Demirsporlular'la alanlarda olmak için bir organizasyon yapmayı planlıyoruz. Demiryollarının özelleştirilmesine dair söyleyecek sözümüz, Demiryolcularla birlikte dayanışmayı arttırmak için atılacak sloganlarımız, çekilecek halaylarımız, taa gönülden eşlik edilecek türkülerimiz var... Ankara'da 1 Mayıs'a katılacak arkadaşlar; gelişmeler için blogdan, e-posta adresinden, Facebook'tan, Twitter'dan irtibat halinde olalım....

A2: Galatasaray: 1 - Adana Demirspor: 1

Deplasmanda Galatasaray ile 1-1 berabere kaldık. İlk yarıyı Yusuf Kemal'in golüyle önde tamamlayıp, ikinci yarıda Emre Selen'in penaltı kurtardığı maçta, 3 puanı koruyamadık. Maçı izleyenlerin aktardıklarına göre, hakem Kartal maçında olduğu gibi A2'lerimizi de kesip biçmiş. İstanbul Tayfası, maçta A2'lerimizi yalnız bırakmadı ve toplu fotoğraf da çektirdi.

Kartal Taraftarına Sonsuz Teşekkürlerle...

Haftasonu deplasmanda oynayarak 3-1 mağlup olduğumuz Kartal maçının futbol kısmına ilişkin yazılacaklar yazıldı, söylenecekler söylendi. Hakemin katliamından kendi takımımızın eksikliklerine dek tüm kötü yönler ortaya konuldu... Peki hiç mi iyi bir şey olmadı? Bence oldu. Tüm yönetsel basiretsizliğimizin, hakem hatalarının vesairenin ötesinde o kadar dostane bir şey vardı ki söylemeden olmaz; Kartalspor taraftarı. 90 dakika boyunca ve ardından deplasman tribününde bekletildiğimiz süre zarfında özellikle Kartal kapalısından tek bir küfür, sataşma, "Koyduk mu" duymadık. Üstüne üstlük, muhtemelen işgüzar bir stat görevlisinin maç bitiminde hoparlörlerden çalmaya kalktığı "Aman Adanalı" da yine kapalının tepkisiyle susturuldu. Tüm kapalı hep kendi takımını destekledi, ligde kalma isteğini ortaya koydu, futbolcusunu alkışladı, tek bir kelime olsun bulaşmadılar bize. "Boranlar" zamanından beri imkanım oldukça takip etmeye çalıştığım Kartal taraftarı, yi

Almanlar ve AntiFa

Salı ve çarşamba geceleri, Avrupa'da Almanların gecesi oldu. Alman tribünleri her zaman iyidir; sosyal mesajlarda çekingen değildir. Özellikle Anti-Faşist mücadelede etkin gruplar var ve tribünleri bu yönde ilerletmekte oldukça aktifler; Mondiali Antirazzisti'de bunu rahatlıkla görmüştük. Umarım Anti-Fa kültürü, bu vesileyle Türkiye'ye de azıcık sirayet eder... Alman tribünlerine yapılan güzellemeler kadar bunlar da dikkat çeker.

Kartal Deplasmanından Enstantaneler

 İkinci yarı öncesi tribüne çağrıldı takım; Roger'ın inancı yüzüne yansımıştı! Kartal Stadı, apartmanların arka bahçesi gibi. Uçar Ailesi Yolda...

Vakit Tamam

Kartal maçının özeti hakemin kalemimizi kırdığı gerçeğidir. Hakem dün tek hareketi ile maçı bitirdi. Bizim bocalayarak ikinci golü yememiz ise duruma tuz biber ekti. Ülke futbolunun içinde bulunduğu durum ve karmaşık ilişkiler yumağında başınıza böyle kazalar gelmesi normal, biz de onu yaşadık. Asıl takılmamız gereken nokta deplasmanda düşme potasında olsa bile , ligin en kötü takımı olsa bile kaybedilen üç puan değil kendi evimizde kaybedilen puanlar olmalı. Yıllardır yazıyor söylüyoruz bu kadar taraftar ile kendi evinde bu kadar puan kaybetme lüksün olmamalı. Hele bu puanların bir kısmını ciddiyetsizlikten kaybediyorsan bunun bir açıklaması olmalı. Düşme hattında olan üç takım ile önemli maçlar yapacağız bu maçların ikisi kendi evimizde olacak. İster oynayarak, ister savaşarak nasıl kazanacaksanız bu maçları kazanın. Özür, mazeret, şansızlık her türlü bahane bitti. Çıkın ne yapacaksanız yapın bizi play-off'a oradan da süper lige taşıyın.

Acilen Uyanmak Lazım

Dün Kartal maçını izlediğimizde, takımda bir atalet gördüm. Bu atalet bana 5 maç üst üste kazandığımız maçlardan Şanlıurfa maçını hatırlattı. O zaman özgüvenimiz yüksekti de kötü oyun maç aldırabiliyordu. Sonrası malum; gerileme başlamıştı.   Şimdi takımda gizli işsizlik olduğunu seziyorum. Tamam 10 kişiydik ama Juninho da sürekli geriye gelip top almak zorunda kalmasa belki diklemesine top atabileceğimiz alanlar boş kalmayacaktı. Genelde yanlamasına top oynadık, zaten adam eksiltecek yapıda çok oyuncumuz yok. Takım da tek hat halinde dizilince ileride etkisiz kaldık. Kimi zaman bu gizli işsizliği aynı yerde ne yaptığını bilmeyen beş oyuncunun bulunması olarak gördük. Rıdvan tek olumlu pas vermedi, çok atak aday adayı paslaşmamızı daha adaylığa yükselemeden sonlandırdı. Ama olumlu yanını da söyleyeyim, bence çok yoruldu. Geride çok top kapmaya çalıştı. Kaptığın topu harcarsan bal yapmayan arı olursun.   Tek tek futbolcu analizine girmek gelmiyor içimden yine de...   Üç go

Haftanın Yoranı: Aytekin Durmaz

hiçbir zaman bir maçın skorunu tek kişi tayin etmez; mutlaka başkaları da ona etki etmiştir. Dün her şeyin başlangıcı, Aytekin Durmaz'ın indirdiği giyotindi. Sonra başsız şekilde sağasola koşturduk durduk. Aytekin Durmaz, dün Demirspor'u katletti. Durmaz'ın Kartal lehine indirdiği bir başka giyotinden haberdardık; Karşıyaka-Kartal maçını da katletmişti. Dün penaltı öncesi Juninho'nun şutunda elle kesilen topu devam ettirip dönen topta penaltı ve kırmızı kart ile sadece düşü olan direncimizi iyice kırdı. Bizden biri vardı ki özellikle ne yaptığı bellisizdi. Sevgili Rıdvan; dün berbattın ve neredeyse bir tane bile olumlu pas veremedin. İkinci yarı bütün taktiği senin üzerinden kurup oyunu senin kanadına yığan Mustafa Uğur'a da aşk olsun!

Kartalspor 3 - Adana Demirspor 1

Bugünün tek güzel tarafı dostlarla biraraya gelmekti. Ankara, Adana, İzmir ve tabiki İstanbul'daki taraftarlar 350 adetle sınırlı bilete rağmen oradaydı. Çok sayıda taraftar da bilet olmadıgından iceri giremedi. Macın hemen başında hakemin verdigi haksız kırmızı kart sonrasında macın rengi belli oldu. Bence penaltı da degildi pozisyon, hadi temas oldu deyip verildi ama kırmızı kart çok ağır bir karardı. Hakem yanlı yönetti evet, ama biz de doğru düzgün top yapamadık. Henüz playoffu kaybetmiş değiliz, tabi böyle bir hedefimiz var mı, hala bilmiyoruz. Biz taraftarlar olarak, önümüzdeki maclara bakıyoruz. Kaldı 3...

Yeniden yan yana onlar...

Her deplasmanın bir hikayesi olduğu gibi her deplasmanın bir de şarkısı var elbet... Yarın gün aydınlandığında Kartal'a doğru yola düşeceğiz, içimizde umut... "Ne geçmiş tükendi, ne yarınlar" diyeceğiz, "hayat, yeniler bizleri..." "Geçse de yolumuz bozkırlardan" diye bağıracağız, sokakların denizlere çıktığını bilerek... "Yıllardan ve yollardan" sonra deplasman şarkıları söyleyeceğiz, "yan yana..." Çünkü biliyoruz, yaklaşıyor "fırtına..."

A2: Adana Demirspor:1-Antalyaspor:1

A2 ligi Final Grubu 10. hafta maçında kendi sahamızda Antalyaspor ile 1-1 berabere kaldık. Golümüz Yusuf Kemal Atalay'dan; Yusuf Kurtuluş da bu maçta 11'de sahaya çıkmış. Diğer bilgiler için: http://soylu-kavgam.blogspot.com/2013/04/a2-mac-adana-demirspor-1-1-antalyaspor.html?spref=tw

U-18'ler Nijerya'ya Gidiyor

Daha önce bir takipçimiz, A2 Göztepe-Adana Demirspor maçı ile ilgili yazıya yorum bırakarak bu haber vermişti: U-18'lerimiz Nijerya'da turnuvaya davet edildi. adanafutbol.com'da İrfan İşisağ'ın haberinden öğrendiğimize göre, çeşitli ülkelerin takımlarından oluşacak olan altyapı turnuvasında, Türkiye'den sadece Adana Demirspor katılacak. 12-24 Mayıs arasındaki Turnuvaya 25 kişilik kafile gidiyor. http://www.adanafutbol.com/haber/adana-demirspor_1/simsek-yurt-disina-aciliyor/822.html

Kartal deplasmanı duyurusu

Ankara Tayfası olarak Kartal deplasmanına gideceğimizi daha önce duyurmuştuk.   Aracımız Pazar sabahı saat 7'de Sıhhiye Köprüsü üzerinden Kurtuluş Parkı'na doğru yürürken ilk kavşak olan Denizciler kavşağından kalkacaktır.   Gidiş dönüş 50 TL'dir. Herhangi bir şekilde bizlerle iletişime henüz geçmemiş olmakla birlikte gelmek isteyenlere kapımız açıktır.   Maddi sıkıntısı olanlar bizlerle özel iletişime geçebilirler.   Geliyoruz.

Son Dört: Benzerlikler Dönemeci

Geçen sene son dört haftaya girerken şampiyonluk umutları fersiz, cansızdı. Lig bitip playofflar başlayınca dahi genel olarak umusuzluk – daha doğrusu kayıtsızlık – hakimdi. Yönetimden kimse memnun değildi, futbolcular dahil. Taraftar desteğe devam ediyordu ancak bu biraz da alışkanlıktandı. “Şampiyonluk” gibi muhteşem bir kelime bile taraftarda heyecan yaratmıyordu. Çünkü mevcut yönetim anlayışının getirdiği bıkkınlık vardı. İsimler değişse de anlayış değişmiyordu, değişeceğe benzemiyordu da. Bu da hemen herkeste şevksizliğe yol açmıştı desem abartı olmaz. İlla ki puan tablosuna bakıyorduk, eğer kalabilirsek playoffları kovalayacaktık, o Allah’ın emriydi. Yine de… İşte öyle kıpırtısız günlerdi. Öncelikle takım playoffa son maçlarda kalabildi. Aynı bu sene gibi, can çekişe çekişe gelen bir playoff hakkı. Küme düşme adayı Çankırı’yı evimizde 2-0 ile geçiş; böylelikle ilk yarıdaki utandıran 2-1’lik mağlubiyetin rövanşını da almıştık. Sonra deplasmanda yine küme adaylarından -belalımız-

1461 Trabzon'un Durumu #2

TFF'den 1461 Trabzon ve benzer durumdaki diğer takımlara uyarı geldi ve 13 Mayıs'a kadar üst ligteki takımlarla olan bağlantıların kesilmesi istendi:  http://spor.gazetevatan.com/1461-trabzona-super-lig-yasak/530848/5/spor 13 Mayıs 2013, 1. lig'in bitiş tarihi olarak görünüyor. Dolayısıyla, 1461 Trabzon'u bu değişiklik için sezon sonuna kadar süresi var. Bu değişiklik gerçekleştirilirse, üst lige ya da play-off'a katılma hakkı var. Daha önce blogta duyurduğumuz gibi, 1461 Trabzon'un başkanı Süper Lig'e çıkma hakkını elde ettikten sonra bu yönde bir değişiklik gerektiğini söylemişti; ancak TFF'nin kararı Başkan'ın bu açıklamasını yanlışlıyor.

Korkular

Düşme potasındaki takımlarla karşılaşacağımız son düzlükte korkumuz, eski alışkanlıkların, klasik Demirspor hastalığının nüksetmesi ve bu takımlara puan kaptırmak... Üstüne üstlük, Tavşanlı ve Göztepe ile iki hafta içeride oynayacak olmamız da ayrı bir korku. Bu seneki iç saha performansımız, tribünde çok çok iyi ama yeşil sahada öyle değil. Bu takımlara karşı ilk yarıda, Samsunspor beraberliği ve Linyit mağlubiyeti dışında, görece iyi bir performans göstermiştik. Eğer hedef play-off ise, ("hedef açıkça ortaya konmalı" çağrımızdan sonra bu yönde ürkek açıklamalar gelmişti ama tam olarak inanan var mı bunlara?) 4 maçta 9 ya da 10 puandan aşağı bir performans göstermemeliyiz.

Ankara Tayfası'na Dair...

"Adana Demirspor Ankara Tayfası" adı, bu blog ve "Gurbette Demir Gibiyiz"  pankartıyla ilişkili bir kavram. Bu blogu yok sayan ya da pankartın arkasında olmaktan çekinenler açısından, Ankara Tayfası'ndan başka bir şeyden bahsediyoruz demektir. Herkesin Demirsporluluğunu istediği gibi yaşamaya hakkı var; kimseye bugüne kadar bizimle olacaksınız diye bir baskı yapmadık, yapmayız. Demirspor tribünlerinin en büyük gücü olan Şimşekler Grubu ile de güçlü bir temasımız var; her ne kadar bir dönem kısa süreli bir sorun yaşasak da, hala bir çok organizasyonda -örneğin Bekir Çınar Turnuvası'nın organizasyonunda ya da Taraftar İlkeleri'nin açıklanması konusunda- sıkı bir muhabbete sahibiz.  En son Kartal maçında da görüldüğü gibi, deplasman biletleri konusunda -sağolsunlar- doğrudan bilgilendirme içinde olan kişileriz. Çünkü onlarla da açık açık konuşup derdimizi anlatıyoruz. 2007'den bu yana Ankara Tayfası'nın yaptıkları, açık ve ortadadır; Adana Demir

Demiryolcular Grevde!

Daha önce Ankara'ya yürüyerek TCDD'nin özelleştirilmesine karşı çıkan Demiryolcular, bugün tüm Türkiye'de greve gitti. Gelişmeleri takip etmek için:  http://www.sendika.org/2013/04/demiryollari-satilmasin-diye-trenler-durdu/

V for Vendetta

Gaziantep BB maçından gülümseten bir kare... Bir şampiyonluk maçında tüm taraftarlar V maskesiyle gelir mi tribünlere? Neden olmasın :)

Kim, ne anladı bu işten?

Barajyolu'nda başlayan "Yoo artık Adana'nın sıcağı gelmiş" dedirten güneşli bir gündü oysa ki... Fırından yeni çıkmış mis gibi pidesi, sokaklarında sabah saatlerinden itibaren artmış mavi-lacivert formalı çocukları ve kanal kenarının orada kurulan pazar yerinde arabadan inip kavga eden Topel sürücüleriyle son derece normal gibi görünen bir Adana günüydü... Ciğerler şişlere araya bir kuyruk yağı gelecek şekilde dizilmiş, maç öncesinde eski günler yadedilerek Şimşek Büfe'den alınan biralar içilmiş ve tribüne doğru uzanan kuyrukta "Roger biraz ağır ama kafası çalışıyo" biçiminde başlayan maç kritiği tipik bir maraton dayısının "Yav alsınlar o zaman satranç takımına versinler, orda da ihtiyaç var, zenciye her yerde ihtiyaç var" yorumu sonucunda neşeyle son bulmuştu. Demirspor'a gelecek olursak... Ne ciğer kadar, ne bira kadar, ne de özlenen Adana kadar tat vermedi ne yazık ki... Pozisyona girmedik mi? Girdik. Arada bir iyi oynamadık mı? Oyn

Ey Yönetim!

Haftalardır tuhaf maçlar izliyoruz. Son 5 maçta içerde 3 beraberliğimiz, dışarıda 2 galibiyetimiz var.  5 Ocak'taki son galibiyetimiz Denizli'ye karşı 2 Şubat'ta. Yani 2,5 aydır 5 Ocak'ta yüzümüz gülmedi.  Göz göre göre playoff şansımızı elimizin tersiyle itiyoruz. Hissiyatım, bunu bilinçli yaptığımız yönünde. Öyle bir ilk yarı izledik ki, Antep BB 1 puana razı, biz lütfen sahaya çıkmışız. İkinci yarı Juninho sayesinde golü attık, sonrasında dünyaları kaçırdık ve son 2 dakika skoru koruyamadık. Bu sezon kaç topu, imkan varken, sahamızdan uzaklaştıramayıp gol yedik, kim bilir! Burda Erçağ'a da bir parantez acmak gerekir. İcinde bulunduğu tüm atakları öldürdü, tek bir düzgün orta yapamadı, arkadaslariyla yardimlasmadi, bugün biz 10 kisi oynadık. Taraftar herseyi görüyor, bilesin Erçağ!!! Hal böyle iken yönetimin çıkıp açıklama yapması gerekir. "Playoff hedefimiz yok, umutlanmayin" diyebilirler mesela. Ya da "Bizden bu kadar, koltuğu bırakma zamanı

CİDDİYET

Takım, hoca, yönetim bu işin içinde kim varsa herkese sesleniyorum bu lakayıt gidişe bir son verin artık. Buca maçında iki farkı yakalıyoruz kazanamıyoruz. Antep darmadağın olmuş gel at derken biz ciddiyetsizce kaç pozisyonda karşı karşıya kalacakken kolay ofsaytlara yakalanıyor bulduğumuz pozisyonları kaçırıyoruz. Her maç stadı dolduran taraftar kadar bu işi ciddiye alın savaşın artık kazanın...

Adana Demirspor: 1 - G.Antep BŞB: 1

Kendi sahamızda kazanamamaya devam ediyoruz. Rakiplerin kaybettiği haftada 1 puanla idare etmek zorunda kaldık. Gol ikinci yarının başında Keremcan'ın asistiyle Juninho'dan geldi. Ancak Buca maçında olduğu gibi galibiyeti koruyamadık ve son dakikada yediğimiz golle 2 puan kaybettik... Mustafa Uğur'un skoru koruyacak hamleleri yapamaması, forvet diye alınan Sinan'ın beceriksizliği skoru belirleyen etkenlerden oldu.

Play-Off Yolu

Son beş maça girerken düşme potasında yer alan takımlarla mücadele edeceğiz. Belki de düşen takımı biz belirleyeceğiz. Play-off yolunda güçsüz fakat düşmemek için can çekişen takımlar ile oynayacak olmak bize avantaj mı dezvantaj mı sağlayacak bunu takımımızın maçlara bakışı belirleyecek. Düşme potasındaki takımlar bugüne kadar iyi futbol oynamadılar. Bu dakikadan sonra da iyi futbol oynamayacaklar. Bundan sonra yapacakları tek şey hırslarını ortaya koymak, tekmeye kafa uzatmak, baskı kurmak olacaktır. Eğer takımımız bu maçlarda sabırlı olursa, mücadeleden kaçınmazsa bu durumu avantaja çevirerek hedefe ulaştıracak puanları alacaktır. Onun için önümüzdeki maçlarda kapasite olarak bizden aşağıda olan takımlar ile oynayacağımızın bilinci ile kontrollü bir oyun oynayıp rakiplerin stresli ve galibiyet odaklı oyunlarını avantaja çevirmeliyiz. İlk yarıdaki rakibi bekleyen kontra atak üzerine kurulu oyun yapımız önümüzdeki maçlarda bizi hedefe ulaştıracaktır.

G. Antep Belediye İstikrarı

Gaziantep Büyükşehir Belediyespor (eski Sankospor), 2004-2005 sezonunda bizim gruptan birinci olarak o zamanki adıyla Lig A'ya, şimdiki adıyla 1.lig'e yükselmişti. O sezon bizi iki maçta da (3-0; 2-3) yenmişlerdi. O gün bugündür 1. lig'in gediklisi bir takım. Çıkmadılar da düşmediler de... Bu istikrarları takdire şayan. En başarılı olduklarında 2011'de play-offların son maçına kadar gelip Orduspor'a yenilmişlerdi. Antep Belediye'nin bu istikrarı, pek çok kulüpte bulunmuyor. Tabii ki belediye destekli olmaları bunda önemli bir etki. Bu aynı zamanda bir antipati kaynağı. Taraftarsız olmaları da... Ama her iki olumsuz unsur da iyiye kullanılabiliyor demek ki. Takımı son 3-4 yıldır bizim eski oyuncumuz Ramazan Altıntepe taşıyor; kaptan rolünde. Bir ara yanında yine eskilerimizden Kenan vardı; Rize'ye gidip Ramazan'ın yanına geri döndü. Her ikisi de kısa süre de olsa bizde iyi işler yaptı Ama sonra o büyük kumpasın içinde, Demirspor'a ihanet çarkının

Yola Devam Kaptan

Yola devam be kaptan... http://youtu.be/52CBv1AP8qg

Resmi Site Adresi Düzeltildi

Daha önce blogta iki kere yazmıştık, Adana Demirspor'un TFF sayfasındaki website adresi yanlış diye. Bizim etkimiz oldu mu bilmiyorum ama geçen hafta o adres düzeltilmiş; yazacaktım unutmuşum  şimdi duyuralım:  http://www.tff.org/Default.aspx?pageId=395&kulupID=3603

Son Beş

Final gibi bir beş hafta Gaziantep Büyükşehir Belediyespor (amma da uzun isim!) maçıyla başlıyor. İçerideki bu maçın ardından Kartal’a akacağız. Sonra evimizde yine destansı ismiyle TKİ Tavşanlı Linyitspor ve Göztepe ile oynayacağız. Son maç belki de düğümün çözüleceği Samsunspor deplasmanı olacak. Ligin genel gidişatına bakıldığında son haftaya kadar çekişmenin süreceği aşikar. Acaba beşte beş olur mu? Camiada ilk iki iddiası mental olarak bittiyse de matematik olarak devam ediyor sanırım. İlk yarının o acayip takımı tatlı bir hatıra olarak hafızalarımızda kalmış olsa da sonuçta bu sezon beşte beş yaptık biz. Bir daha olur mu? Ben bu romantik özlemi dile getirmekte sakınca görmüyorum kendi adıma. Olsa ne güzel olur, yine böyle bir seri ile ligi bitirmek. Hatta eğer direk çıkamazsak dahi, playoff maçlarıyla birlikte seriyi sekiz maça çıkarmak. Gerçekçi, bilimsel olmayabilir bu isteğim. Varsın olmasın, takımım her maçı kazansın istiyorum, çok mu istiyorum? Bir konu daha var aklımda.

A2: Göztepe-Adana Demirspor Maçından İzlenimler

İzmir Tayfası'ndan arkadaşlar dünkü Göztepe-Adana Demirspor A2 ligi maçında takımımızı yalnız bırakmadılar. "Demirspor nerdeyse, taraftarı ordadır" gerçeği  bir kez daha doğrulandı... Tayfa'dan Cengizhan Dalgıç, bizim için izlenimlerini yazdı; kendisine ve maça giden tüm arkadaşlara teşekkür ediyoruz. Bu sezon Adana Demirspor'un İzmir'de deplasmanı kalmaması bizi üzse de, A2 takımının Final Grubu'na çıkmasıyla İzmir'de bir Adana Demirspor maçı izleme şansı daha bulduk. Çünkü grupta Göztepe de vardı. Maçın şehir merkezine yakın Göztepe Gürsel Aksel Stadı'nda oynanmasını beklerken, TFF maçı şehrin dışındaki Güzelbahçe Stadı'na verdi.  İzmir Tayfası olarak Konak'ta toplandık ve birlikte yola koyulduk. Yolun bu kadar uzun olduğunu düşünmemiştik(çünkü yolumuz hiç o taraflara düşmemişti) ve vardığımızda 20 dakika geçmişti. Tribünlere çıktığımızda ilk 18'e girememiş 2 Demirsporlu futbolcu, maç izlemek için gelen az sayıda insan

Demirsporlu Gözüyle Okumak - 7

Bu kez satırlara aktaracağım kitap Ahmet Hamdi TANPINAR'ın "Saatleri Ayarlama Enstitüsü". Kitap oldukça eğlenceli, kendini okutuyor. Hayata kaderci bir gözden bakan ve kendi dar sınırları içinde yaşayan Hayri İRDAL ile idealleri ve bu ideallere bağlılığı sayesinde imkansızı mümkün kılacak yapıdaki Halit AYARCI'nın öyküsü anlatılıyor kitapta. Öykü Hayri İRDAL'ın ağzından anlatılıyor. Ben ise okurken her zaman olduğu gibi yine Demirspor'a yonttum öyküyü ve bazı yerlerin altını çizdim.   Aşağıda anlatacağım ilişki tarzı bana hiç yabancı gelmedi örneğin. Hatların ve safların sıkça değiştiği Adana Demirspor camiasının yönetim anlayışını, geleneğini yansıtmıyor mu sizce de?   "Daha dün yapışık ikizler gibi birbirinden ayrılmayan, yediklerinde, içtiklerinde daima beraber görünen iki dost, ertesi günü bir hesap yüzünden pençe pençeye geliyorlar, yahut aralarındaki eşit kardeşlik bozuluyor, biri efendi, diğeri maiyet oluyor, günlerce, aylarca bu yeni

Taraftarlık Üzerine

Taraftarlık üzerine birkaç kelime edesim var. Çoğunlukla kendime dair tespitlerden yola çıktığımı söyleyebilirim. Demirspor’un size ait olduğuna, sizin de ona ait olduğunuza dair bir hissiniz var mı? Benim var da. Sevgilinizin vesikalığı gibi ufaltıp cebinizde taşıdığınız kadar sahiplendiğinizi, stadyumda on binler arasında ve onun maviliği içinde kaybolduğunuzu (mutlu bir kayboluş bu) düşünüyor musunuz? Bir yabancıyla (Demirspor’a yabancı) konuşurken her daim Demirspor’u övüyor, en kötü günde bile kuyruğu dik tutuyor musunuz? Tamam, siz onu kendinizin görüyorsunuz ve bunda haklısınız. Kendini savunamayacak bir nesnenin savunmasını tüm dünyaya karşı yapmaya heveslisiniz. “Avukatı mısın kardeşim?” diyenlere, gururla “evet avukatıyım!” dersiniz. Bunu her Demirsporlu kendine hak görür. Bunda ters veya yanlış bir şey yok bana göre. Demirspor, onu sevenlerce paylaşılıp bölüşülen, sonunda herkesin payına ufacık parçalar düşen bir “şey” değil. Aksine paylaşmak için sofraya oturanlar

1461 Trabzon'un Durumu

İzleyenler olmuştur ama önemli bir gelişme olduğu için ön plana çıkarmakta fayda var;  1461 Trabzon Kulübü Başkanı TRT Spor'daki Hedef Süper Lig programına bağlandı ve kulübün üst lige çıkma başarısı gösterirse bir alt sıradaki takımın alınacağına dair yorumların geçerli olmadığını söyledi. Yani ilk 2'de yer alırsa 3. takım çıkacak ya da ilk 6'da yer alırsa 7. takım play-off'a gidecek diye birşey yokmuş. Bu durum, 1461 Trabzon, Süper Lig'e çıktıktan sonra, lig başlayana kadar hisselerini devredemezse gerçekleşecekmiş. Diğer bir deyişle, 1461 Süper Lig'e çıkma hakkını elde ettikten sonra Trabzonspor'a ait olan hisselerini başka kişilere devretmenin yollarını arayacak. Eğer bunu yapamazsa, o vakit 1.Lig'ten başka bir takımın Süper Lig'e yükselmesi gündeme gelecek.

Trabzon

Sene başında Türkiye Cumhuriyeti (evet varken kıymetini bilmediğimiz “T.C.” oluyor bu) haritasını açıp baktığımda “yahu şu Rize ve Trabzon deplasmanları ne güzel görünüyor gözüme” dediğim olmuştur. Oralara daha önce hiç gitmemiş olmak da gezgin ruhumu coşturan bir neden. Timur, Abdullah, Nazife ve ben maçtan bir gün önce gidip aç ruhumuzu doyurmaya karar verdik. Karnımızın da böyle doyacağını bilebilir miydik? Sanmıyorum. Yöresel kahvaltılıklardan olan muhlama ve kuyumak tam puan aldı. Domates salçalı, soğanlı kavrulmuş patates de neydi öyle? Ya Çayeli’nin kendine özgü pişirme tekniğiyle lokum kıvamına getirdiği meşhur İspir fasulyesi… Tamam, bunlar yediklerimizin çok küçük bir kısmı. Dahası da var ama “yediğin içtiğin senin olsun, gördüklerini anlat” diyen ataların çocuklarıyız. Neler gördük? Uzungöl’ün kartpostal tadındaki güzelliğini; Sümela Manastırı’nın ‘imkansız’ kelimesini derdest edişini; Rize, Trabzon, Akçaabat sahillerinde durup izlediğimiz Karadeniz’in tesadüfi olarak sak

Konuk Yazar: "Şehir Yeterince Mavi Mi?"

Daimi-konukyazarlarımızdan Uğur Ali Yıldırım, 5 Ocak Stadı'na hakim olan rengin kente de yayılması gerektiğini söylüyor. Adana'nın mavi hakimiyetine girmesi için herkesi göreve çağırıyor. Bu açıdan son bir hafta içerisinde başlayan ve sticker'lar aracılığı ile kentin her yerine Adana Demirspor logosu yapıştırma eylemi güçlendirilebilir: "Geçen gün emmim ile konuşuyorduk telefonda. İkimizin de Adana dışında çalışmasından ve Adana'ya yılın belli dönemlerinde gitme şansımız olmasından olsa gerek sohbetimizin içine Kebap, şalgam meyve sucular, tatlıcılar ve tabi ki Demirspor girdi doğal olarak. Futbolun yansıra emmimin 80'lerin sonu 90'ların başlarında 5 Ocak Stadının hemen karşısındaki bir lokantada çalışması ve o dönemde maç günleri masa örtülerinin bile Mavi-Lacivert serilmesi gibi anılardan dem vururken, konu hepimizin ortak bir kanaatte buluşacağını düşündüğüm bir konuya geldi. Şehir yeterince Mavi mi? Bu soruyu şu amaçla soruyorum. Tahminlerimizi boşa

AVM'niz Batsın!

Son 10 yılda hayatımıza giren kavramlardan biri, alışveriş merkezi (AVM); tüketmekle, harcamakla hayatı eş tutan bakış açısının olmazsa olmazı. Yıkılan her bina, AVM projesi olarak karşımıza çıkıyor. Her yangından sonra aklımızda aynı soru, bu alan ucuza kime verilecek? Adana 5 Ocak Stadı'nın yaıkılıp yerine de AVM yapılması planlanıyor. Birbirinin aynı, plastik statların bir yenisi Adana'ya da yapılacak. Yeni stat projesi beni hiç heyecanlandırmıyor; tersine üzüyor. Birilerinin arazisi değerlensin diye şehrin dışına çıkarılan kamusal mekanların yerine, piyasanın kalbi AVM'ler yerleştiriliyor. Alışveriş yapacak çok az yerimiz var, değil mi? AVM olmazsa TOKİ. Sloganı "İnşaat ya resullah" olan bir zihniyetin ürettiği benzer plastik yapılar. Adana'da şehrin ortasında ve oldukça değerli bir arazide yerleşik 5 Ocak stadı yıkılacaksa, yerine yine kamusal iş gören, herkesin eşit olarak yararlanabileceği bir mekan öngörülmeli. İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Ada

0-1'lik Tayfa Deplasmanları

Ankara Tayfası'nın yer aldığı bazı uzak deplasmanların 0-1 bitmek gibi bir alışkanlığı var. 2008'te Çanakkale Dardanel maçı bunlardan biriydi. Bazılarımızın bizi uğurlamaya gelip, sabah gözünü Çanakkale'de açtığı maç... Serkan Turhan'ın erken golüyle gülmüştük. (  http://www.adanademirspor.net/2008/03/anakkaledeyiz.html  )  Maç sonunda sivil polisler Çanakkale sokaklarında bizi yalnız bırakmamıştı da otobüse bindiğimizde kendilerine el sallamıştık. Geçen yılki Bandırma maçı'na dair hatıralar hala taze... O önemli maçta da 0-1'lik galibiyet bizi şampiyonluk yarışında yeniden var etmişti. Raşit Sevindir, bir bu maçta kendini göstermişti bir de yine 0-1'lik play-off Balıkesir maçında.  http://www.adanademirspor.net/2012/02/sislerin-ardndan.html  ;  http://www.adanademirspor.net/2012/02/bandrma-deplasmanndan-kareler.html Yine tribünde yer aldığımız dünkü "plaka galibiyeti" ile yeniden play-off potasına girdik. Trabzon, uzak deplasmanda

1461 Trabzon: 0 - Adana Demirspor: 1

Memleketin deniz gören nadir statlarından Akçaabat Fatih Stadı'nda plakayı yazıp döndük! İkinci devredeki maçlarda ilk kez gol yemedik. Deplasman puanımızı 24'e çıkardık. Maçın genel hakimi bizdik; topu iyi dolaştırdık, oyunu kontrol ettik. Ama etkili pozisyonlar geliştiremedik. Bunun ilk nedeni Erçağ'ın formsuzluğu ve Luis-Juninho bağlantısının iyi olmamasıydı. Orta sahada Roger gayet iyiydi, hem hücuma iyi çıkardı bizi hem de rakibi iyi kesti. Hüseyin de günündeydi. Savunmada Ufukhan'ın kanadından, sağ tarafımızdan çok açık verdik. Geçen hafta da o kanadı bir türlü savunamamıştık. Kalede geçen haftaki rezaletten sonra Şener vardı. Mustafa Uğur, Ramazan'ı taraftarın önüne atmadı bu kez, iyi yaptı. Oyuna giren oyunculardan Nurullah istekliydi. Sinan golde payı olsa da çok silikti. Golde topun Nurullah'ın presiyle gelmesi, ayrıca not edilmeli. TRT düzgün bir açıyla veremediği için çok net anlaşılmasa da pozisyon temiz gibiydi. Ankara Tayfası'nın

Akçaabat'tayız...

Stattaki yerimizi aldık. "Bunca yıl gözden uzakta..."

Kırmızısı Bol Karşılaşmalar

1461 Trabzon'la geçen yıl aynı gruptaydık. İçeride 1-0 yenip, dışarıda 3-1 yenilmiştik. Sonuçta 1. lig'e yükselen 3 takımdan ikisi olmuştuk. Bugüne kadar 1461 Trabzon'la 5 kere karşılaştık; 2 galibiyetimiz 2 mağlubiyetimiz 1 beraberliğimiz var. Bu karşılaşmalarda bolca kırmızı kart çıktığını görüyoruz: 5 maçın 3'ünde toplam 6 kırmızı kart çıkmış. http://www.mackolik.com/Comparison/AllMatches.aspx?id=1001827 Geçen yıl 1461 ve 1940'ın sembolik değerlerine dair yazımızın hala arkasındayım: http://www.adanademirspor.net/2012/03/1940-1461.html

Tayfa, Trabzon'da

Adana Demirsporlular, Trabzon'da... Yarınki maç için Tayfa'dan Demirsporlular bugün Trabzon'a gitti; yarın Gurbette Demir Gibiyiz ve Yıkıla Yıkıla pankartları Akçaabat Stadı'nda olacak!

Hafıza Tazeleme

Geçen yıl 30 Mart'ta Adana Demirspor Kongresi olmuştu; öncesinde Mehmet Gökoğlu'nun "talip varsa çekiliriz" açıklamasına rağmen Selahattin Aydoğdu'nun adaylık ihtimaline karşı Gökoğlu yeniden başkan adayı olup, tek adayla girilen seçimi kazanmıştı. Aydoğdu, Kongre'de aday olmadı. Öncesinde Ankara Tayfası öncülüğünde Şimşekler Grubu'nun da benimseyip desteklemesi ile Taraftar İlkeleri açıklanmış ve Gökoğlu kongrede, bunları kabul ettiğini, uygulayacağını söylemişti.  (  http://www.adanademirspor.net/2012/03/ilekerin-ve-sozlerin-takipcisi-olacagz.html ) Ardından Kongre ile ilgili izlenimler ve eleştirilere devam etmiştik:  http://www.adanademirspor.net/2012/04/kongreden-inciler-1.html  ,  http://www.adanademirspor.net/2012/04/kongreden-inciler-2.html Bu eksende, mali tablolar açıklanmış, şeffaf bütçe uygulamasına dair bir kaç göstermelik adım atılmıştı. Nisan 2012, bu tartışmalar etrafında geçmişti. Ancak Nisan başında göreve başlayan Ercan Albay önde

Yolsuzluk İddiaları Radikal'de

Bir süredir Adana Haber Gazetesi'nin ( http://www.adanahabergazetesi.com.tr/ ) üzerine gittiği Büyükşehir Belediyesi ile ilgili yolsuzluk iddiaları, bugün Radikal gazetesinde Fatih Yağmur imzası ile manşet oldu:  http://www.radikal.com.tr/radikal.aspx?atype=radikaldetayv3&articleid=1128163&categoryid=77 İddialara göre, bir süre bizim de uğraştığımız "Belediye'nin Spor Fonu nasıl kullanılıyor" meselesinde, oyuncusu olmayan kulüplere dahi paralar aktarılmış. Gazetecilik adına güzel gelişmeler; Adana adına çok çok kötü...

İyi ki Doğdun Onur Biçer!

Tayfa'nın akil adamı, Milli Mensucat'ın tell boy'u Onur Biçer yeni yaşına giriyor. Biçer'le bir ton deplasman yolu teptik, kızdık eğlendik oturduk ağladık... Denizli'deki şampiyonluk maçında ikinci golü atınca bana öyle bir sarılmıştı ki şampiyonluğun çok sarsıcı bir şey olduğunu o an anladım! Eşiyle ve kızıyla nice mutlu yıllara! Bekir Çınar Turnuvası'nda...

Konuk Yazar: Selim Özgür

Ankara'da Demiryolcu eylemine destek veren, blog takipçilerimizden Selim Özgür, o gün orada yaşadıklarını-hissettiklerini demirgibiyiz@gmail.com'a göndererek bizimle paylaşmış. Yayınlıyoruz: "Dün Ankara Garı önünde demiryolcuların eyleminde ben de destekteydim. Tesadüfen bu birkaç gün Ankara'da bulunmamdan dolayı sitenizdeki duyuruyu gördükten sonra eyleme katılma şansı buldum. Akrabalarım arasında demiryolcular olduğu için bu eylemden haberim vardı.  Adana demirsporlu abilerin pankartlarını görüp yanlarına gittim. Sizleri takip ettiğimden siteyi düzenli olarak takip ettiğimden bazen de yorum bıraktığımdan bahsettim. O sırada etraftaki diğer işçilerin yoğun ilgisi olduğu için çok fazla konuşamadık birkaç fotoğraf çektirdik. Ben daha sonra arkadaşlarımın yanlarına döndüm. Orada sizlerden biri var mıydı bilmiyorum ama tanışmak isterdim. Eylemdeki işçiler sizlerin bu desteğinden çok memnun kalmışlardı. Birçok işçi gidip fotoğraf çektirdi. Ben eminim yeni Demirspor tara

Demiryolcu Eylemine Destek

Demiryolcular eylemde, Adana Demirsporlular da destekteydi: http://www.sendika.org/2013/04/demiryolu-iscisi-ankarada-tcdd-ozellestirilemez/ -- Fotoğraflar: Ankara Tayfası Facebook Topluluk Sayfası'ndan  https://www.facebook.com/pages/Adana-Demirspor-Ankara-Tayfas%C4%B1/511980828848148

adanademirspor.tv

Adana Demirspor tribünlerinin sosyal medyada ve internette yer edinmesini sağlayan, fotoğrafları ve  tasarımlarıyla yıllardır bu işe emek veren arkadaşlar, yeni bir siteye imza attı. www.adanademirspor.tv Bu site aracılığı ile Demirspor görsel arşivi daha derli toplu bir şekilde sürdürülebilecek. Emeği geçenlerin eline sağlık.

Demiryolcular Ankara'da Eylemde

Demiryolu özelleştirmelerine karşı 16 Nisan'da grev var. Bu grev öncesi, uyarı eylemi olarak çeşitli şehirlerden demiryolcular Ankara'ya yürüyor. Bu konda farklı garlarda basın açıklamaları yapıldı; konu kamuoyuna duyuruldu.  Eylemciler, yarın 3 Nisan Çarşamba günü Ankara Gar'ı önünde buluşacak. Adana'daki açıklamadan birkaç fotoğraf:

Ramazan 5 Kurşunlu

1981 doğumlu Ramazan Kurşunlu, kariyeri boyunca kalburüstü takımlarda forma giydi. Altay'da futbola başladı;, Beşiktaş'ta zirveye çıktı; sonra Diyarbakırspor, Karşıyaka, Ankaraspor, Rize... Birçok oyuncu gibi, kariyerinin sonunda Demirspor'a yolu düştü. (Türk futbolunun Katar'ı mıyız?) Gençlik zamanları; daha Demirspor'u mahvetmeye çok var! Ne yazık ki kariyerini çok kötü noktalıyor Ramazan. Bu sezon oynadığı 8 maçta 18 gol yerken, bunların ikisinde 5'lik oldu! Daha önce böyle bir sezonu var mı diye, hızlıca baktım TFF profiline ancak göremedim. 8 maçta, iki kez 5 yiyen Ramazan; kariyerinin sonunda yolu buraya düşen her futbolcu gibi, sen de Demirspor'a zarar veriyorsun! Tabii ki seni bu takıma getirenler de öyle... Kaderimizi... belirledin! Bundan sonra senin lakabın Ramazan "5" Kurşunlu olsun. Senin yediğin golleri A2 takımımızın kalecisi yeseydi, bu kadar üzülmezdik. Onun -Emre Selen'in- böyle bir şansı dahi olmadı! Ha bu