Kartal maçının özeti hakemin kalemimizi kırdığı gerçeğidir. Hakem dün tek hareketi ile maçı bitirdi. Bizim bocalayarak ikinci golü yememiz ise duruma tuz biber ekti. Ülke futbolunun içinde bulunduğu durum ve karmaşık ilişkiler yumağında başınıza böyle kazalar gelmesi normal, biz de onu yaşadık.
Asıl takılmamız gereken nokta deplasmanda düşme potasında olsa bile , ligin en kötü takımı olsa bile kaybedilen üç puan değil kendi evimizde kaybedilen puanlar olmalı. Yıllardır yazıyor söylüyoruz bu kadar taraftar ile kendi evinde bu kadar puan kaybetme lüksün olmamalı. Hele bu puanların bir kısmını ciddiyetsizlikten kaybediyorsan bunun bir açıklaması olmalı.
Düşme hattında olan üç takım ile önemli maçlar yapacağız bu maçların ikisi kendi evimizde olacak. İster oynayarak, ister savaşarak nasıl kazanacaksanız bu maçları kazanın. Özür, mazeret, şansızlık her türlü bahane bitti. Çıkın ne yapacaksanız yapın bizi play-off'a oradan da süper lige taşıyın.
Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu. Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar. Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek. Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem paramparça oldu. Ta
Yorumlar