Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ekim, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bu Maç Bir Uyarı Olsun

Şanlıurfaspor ile oynadığımız maç sonuç açısından süreci tekrar etse de oyun açısından aynı şeyi söylemek mümkün görünmüyor.   Erçağ, goldeki hatası umurumda değil, azmi ve oyuna kattıkları ile bizi mutlu ediyor. Daha fazla mutlu eden yönü ise sahada gerçek bir Demirsporlu izlenimi vermesi. Ancak Erçağ bu maçta iyilerden olmakla birlikte kendi performansının gerisinde idi.   Lawal. Demirspor'a gelişi ile birlikte takımın yapısında gözle görülür bir değişim oldu. Kaliteli bir futbolcu olduğu her halinden belli. Ancak o da bu maçta kendisinin altındaydı.   İrfan biraz daha iyiydi, ama biraz daha iyi olması için değil yıldız olduğunu ortaya koyması için aldık onu.   Hüseyin Cimşir müdahaleleri yerindeydi ama mücadele gücünün düşük olduğunu düşünüyorum.   Kısaca, takım olarak ortalama bir görünüm sergiledik.   Ama son üç haftada bu ortalamaya alışmadık, daha doğrusu alışmadık bir Demirspor izledik. Keyif aldık, sonuçtan kaygı etmedik, futbol izledik. Futbol ko

İlk Yarının Ortasında...

İlk devrenin yarısını geride bıraktık. Bu yarıda iki farklı Demirspor'la karşılaştık. İlki; 2 aylık hazırlık dönemini boşa geçiren, teknik direktörü başlamadan giden, geçen senenin kadrosunu dağıtan, bu haliyle güven vermeyen, kötü yönetimin kötü ekibiydi. Üçüncü teknik direktörün devraldığı, Lawal'ın geldiği ikinci kısım ise sanki herşeyin tepetaklak olduğu, geçen senekilerin sahaya çıktığı, sadece kötü yönetimin yerinde kaldığı bir gidişata sahne oldu. Üstümüzdeki takımları yendik, ilk kısımda gol atamazken çok gol atmayı başardık, gol yemeye devam etsek de savunmada daha derli toplu göründük. Juninho'nun Kaba ile anlaşmaya başlaması, Yusuf Kurtuluş'un ritmini yakalaması, Erçağ'ın takımı yukarı çekmesi, Erman'ın etkili olmaya başlaması ile makine işlemeye başladı. Ama Urfa maçında Yusuf'un yokluğu, yerine yine ilk dönemin güven vermeyen ismi Hüseyin'in monte edilmesi, takımın ritmini hemen değiştirdi. Erçağ'ın alışık olmadığı bir bölgede, savunma

Cumhura Gaz

Bugün Ankara yine gaz altındaydı. Cumhuriyetin 89. yılı gaz ve tazyikli suyla kutlandı. Bugün vatandaş yine devletin ceberrutluğunu hissetti. Devlet, yine dövlet pozlarındaydı; yaptırmam ettirmem diye diye, meydanları sokakları vatandaşına kapattı. Hepsi cumhuriyeti korumak adınaydı bunların! Hem de bu kez gazı yiyenler, cumhuriyeti en çok sahiplendiğini iddia eden; daha önce sokaklarda sürdürülen mücadelelere mesafeli olan düşüncenin taraftarıydı. Müesses nizam, kendi köklerini atan düşünceyi gazladı. Türkiye cumhuriyeti tarihi, bizi bizden korumanın tarihi olarak kayıtlara geçmeye devam ediyor. Ortada bir cumhuriyet var -kelime anlamı kamusal şey olan res publica'dan türeme- ama biz o kamunun, ortağın, genelin ne olduğunu çözebilmiş değiliz. "Bu toplumu bir arada tutan nedir" sorusu 89 yıldır cevaplanmayı bekliyor. Asgari müşterekte, ortak paydada buluşulması gereken günlerde bile, bizden olmayanı bizim gibi düşünmeyeni dışlama heveslisiyiz. 89 yaşımızda, hal

Urfa Tamam, Ya Şimdi?

Demirspor galip, biz mutluyuz. Takımın tümünü yürekten tebrik ederim. Bayramımızı tatlandırdılar. Çok teşekkürler hepsine. Gole çok çabuk gidiyoruz. Demirspor'un son on yılında bu kadar rahat gol pozisyonuna giren bir ekip hatırlayan varsa paylaşsın, onları da onore edelim, hatırlayalım. Belki de kontraya çok süratli ve verimli çıkmamızın bir sonucudur bu. Birkaç pasla skora ulaşıyoruz. Takımda herkes kendi karakteristiğini ortaya koyuyor, kendisinin en üstünü vermeye çalışıyor. Oyuncuları yazmak niyetindeydim, vazgeçtim. Bunun yerine hocayı yazmayı tercih ediyorum. Bana göre oyuncu değişiklikleri isabetliydi. Kazanan takımı bozmuyor, ama İrfan'a, Javid'e “sizi unutmadım” mesajını veriyor. Herkes her an göreve hazır olmak zorunda olduğunun bilincinde. Belki Keremcan için bir parantez açılabilir. Ancak Murat Kalkan'ı geçmek kolay değil, özellikle bu hafta geçen haftaya göre daha diri göründü. Keremcan sabretmeli, çalışmalarını aksatmamalı. Mustafa hoca, el

Bayram Ettik!

Üst üste dördüncü maçımızı kazanıp, bayramda ağzımızın tadını bozmadık. Adana kebabı Urfa'ya üstün geldi! Üst üste 4 galibiyet, alışık olmadığımız bir şey. Mustava'nın aşağıda değindiği gibi psikolojik bir sınırdı Urfa maçı. Lige iyi başlayan bir ekipti; cezaları nedeniyle seyircisiz olsa da deplasmanda oynadığımız bir maçı kazanmak çok önemliydi. Maç genelde düşük tempoda oynandı. Sıcak hava ve kötü zemin futbolcuları etkiledi. Özellikle ilk yarıda tam bir orta saha mücadelesi vardı ama iki pozisyonu gole çevirip bir anda rahatladık. İkinci yarıya maçı yine rölantide tutmaya çalışsak da Urfa'nın atakları belirginleşti ve rakibin golü geldi. Kaba ile 3-1 yapsak da Erçağ'ın hatası ile yediğimiz gol, son dakikaları gergin geçirmemize neden oldu. Urfa kadro olarak bizden daha iddialı olsa da son haftalarda yakaladığımız rüzgar hala dinmedi. Bu maçta Yusuf Kurtuluş'un yokluğunu hissettik. Erçağ iyi değildi. Oyuncu değişikliklerinden Cavid işe yaradı ama İrfan çok

Urfa Öncesi

Şu bir gerçek ki, hücuma çok süratli çıkıyoruz, ofans oyuncularımızın güvenleri tam. Defansta uyumu yakaladık, hataları en aza indirdik. Orta sahamız için kalabalık diyorduk, bol ve formda alternatiflerin rahatlığını yaşıyoruz, yaşayacağız da. Kalemiz güven veriyor, üç kalecimiz de bu bölenin yükünü taşıyabilir. İyi kapanan ve kontraya iyi çıkan bir takım olduk. Bana göre rakip kim olursa olsun böyle bir oyun anlayışını muhafaza etmekte fayda var. Kamuoyunun üzerinde birleştiği şampiyon adaylarından olmadığımız için rakiplere karşı kapanmakta sorun yaşamayacağız. Ne zamanki işler iyi gidecek ve hedef büyüteceğiz, o zaman rakipler bize daha çok kapanacaklar. Bu geleceğe dair bir öngörü tabii, biz tekrar bugüne dönelim. Urfa'yı yenersek psikolojik bir eşiği aşma yolunda önemli bir yol ayrımına geleceğiz. Hedeflerin revizesi için seri galibiyetler almaya devam ederiz umarim. Hepimizin aklının bir kenarında o ihtimal var. Urfa maçı özlemlerimizi dillendirmek için iyi bir fırsat ol

Demirsporlu Gözüyle Okumak-1

Bundan sonra fırsat buldukça okuduğum kitaplarda bana Demirspor'u anımsatan, bambaşka bir konuda olsa dahi Demirspor'a uyarladığım hususları alıntılayarak hem kitap tanıtımı hem duygu aktarımı yapmayı planlıyorum. Bu alıntılarıma da okurken oldukça etkilendiğim Oğuz ATAY'ın Tutunamayanlar isimli kitabından alıntılar ile başlayacağım. Sizler de okuduklarınızdan Demirspor'a yorduklarınızı e-posta adresimize yollayın, paylaşalım. Oğuz ATAY, 1934'te doğmuş ve 1977'de "Türkiye'nin Ruhu" isimli projesini tamamlayamadan beynindeki ur nedeni ile vefat etmiş. Tutunamayanlar TRT 1970 Roman Ödülü'nü kazanmış. Kitaptan alıntılayacağım kısım örgüt yapısı üzerine. "Kurulacak örgütü bir düşkünlerevine çevirmeye kimsenin hakkı yoktur. Birleşecek kişiler önce birleşecek güçte olmalıdırlar; önce bu duruma gelmelidirler. Onlar yeni düzenler kurmak ve ilerlemek için birleşeceklerdir; körle kötürümün yoldaşlığı gibi bir iş için değil! Kendi sorunlarını

Bugün Mutluyuz

Bugün mutluyuz çünkü dün akşam Demirspor kazandı. Dertlerimizle başbaşa yeni bir haftaya başladık ama içimizdeki mavi umut yaşıyor en azından. Alışık değiliz böyle mutlu hafta başlarına, dönüp dolaşıp jeneriklik golleri izlemeye... Demirspor kazanınca seviniyoruz, sevincimizi büyütmek için yollar arıyoruz. "Objektif olmadığımız ve gerçeklerden uzak" olduğumuz için böyle dalgalanmalar yaşamamız normal; sıradan taraftarız bizler, takımın başarısını isteyen. Demek ki, diyoruz, futbolcuların parası düzenli ödenirse, başarının gelmesi çok da zor değil. Şimdilik tek bilebildiğimiz bu.

Adana Demirspor:2 - Manisaspor:0

3 haftada 3 galibiyet! Lawal'dan önce Lawal'dan sonra da diyebiliriz. Bugün ilk golünü de attı. Lawal, bizim yeni Dibo'muz olacak! İkinci gol, Gökhan Kaba'dan; onun da 5. golü oldu. İlk yarıda çokça kaçan pozisyonlara karşı ikinci yarıda arka arkaya gelen goller...  İlk haftadan sonra ikinci kez gol yemedik. Erciyes tokadı işe yaradı sanki. Gecemizi yine masmavi yaptın, yaşa varol Adana Demirspor!

"Milli Takım Ne Kadar Milli"?

Milli Takım'la her zaman mesafeli olmuşumdur. Memleket futbolunun mafyatik işleyişinin aynen yansıması olan yönetimler ve kadrolar, onlara ait hissetmemi zorlaştırıyor. En son Abdullah Avcı ile acaba farklı birşeyler olabilir mi diye düşündük ama yanıldık. Özellikle son iki maçta İstanbullu milli takım, tam bir hayalkırıklığıydı. Ümit Kıvanç'ın Takımdan Ayrı Düz Koşu kitabındaki yazısı, tarihsel sürete de bu işlerin böyle olduğunu, çok öteye gidemediğimizi gösteriyor. Yazı yaklaşık 10 yıl öncesinden; özellikle '90lı yıllara odaklanıyor. İsimler farklı ama gidişat aynı. Pazar pasajını bu meseleye ayırdım: 1970'lerin ilk yıllarına kadar Türkiye milli takımı hemen tamamen üç büyüklerin futbolcularından kuruluyordu. Elbette araya girebilen ve kendilerine sağlam yer edinen istisnai futbolcular vardı, öteki takımlardan, ama hem bunlar kuralı bozmuyordu hem de hemen hepsi, bir süre sonra üç büyüklerden birinde oynamaya başlıyordu. Milli on birde öteki takımların futbolcuları

"Demirsporlu ayık ol(ur)!"

  forzache yazdı : Son günlerde Taraftarın onca söylemi ve haklılığına rağmen sözde yönetime karşı söylem ve eylemlerinde yumuşayanların olduğunu görmekteyim. Herkesin kendi fikridir ve her fikir benimsenmese de saygı duymak gerekir; lakin mavi laciverde gönül vermiş bizlerin bilmesi ve unutmaması gereken şeyler var. Şöyle ki: Demirsporlu ayık ol! Var olan yöneticiler Aytaç Durak ve zihniyetlerinin uzantısıdır. Demirsporlu ayık ol! Kulübümüz Aytaç Durak’ın başkan olduğu seneden itibaren 1.lig (süper lig demeyi sevmiyorum) yüzü görmemiştir. Demirsporlu ayık ol! Ki o Aytaç Durak Demirspor’un borçlarından dolayı borçlarını ödeyemediği için gençleri ile sahaya çıkma tehlikesi yaşarken son dakikada (o kadar rant elde ettiği ve kullandığı kulübe) borcunu ödeyip şovunu yapmıştır. *Bu davranışı Demirspor’un içinde ne amaçla bulunduğunun özetidir. Sanki kulübü bu günlere getiren o değilmiş gibi! Demirsporlu ayık ol! Kabul edilsin ya da edilmesin, belediye tabanlı ve saltanat sevdalısı yönetic

Manisa Maçı Öncesi

Manisa maçı öncesi, takımın ne yapabileceğine dair çok bir fikrimiz yok. Antreman düzeyinin yükselmiş olması, takımın moralinin yerinde olması tabii ki sevindirici. Ancak bunların olduğu ya da olmadığı zamanlarda da istikrarsız sonuçları almıştık. İki haftalık 4 gollü galibiyetler bizi umutlandırmaya yetmiyor. Demirspor'u biliyoruz çünkü. Her an her şey olabilir. Maçın, televizyondan değil TRT WEB TV'den yayınlanacağını hatırlatalım. Camiada maç öncesi gündem, yine yerel basın ilişkileri. Abdullah Ay meselesi, kongreden bu yana tartışılıyor. Yönetim ve ona yakın çevreler, Ay'ı Aydoğdu'nun adamı olmakla suçlarken, yazdığı yazıalrdan dolayı hedef gösterildiklerini öne sürüp Ay'ı savcılığa şikayet etmişler. Benzer bir şikayet, yönetim tarafından taraftara yönelil olarak da gerçekleşmişti. Şimşekler Grubu bu konuyla ilgili açıklama yaptı. ( http://www.sporcukurova.com/anasayfa/simsekler-grubundan-aciklama-4.html ) Abdullah Ay meselesi, yerel basın-yönetim ilişkile

"Taraftar Neden İstifa İstiyor?"

15 Ekim 2012 tarihli Sol gazetesinde çıkan yazı. Gazetede yakın tarihte bir de Yenilmez Armada yazısı çıkacağını duyuralım. * Yazının fotoğrafını demirspor1940.blogspot.com yayınladı. Ben de oradan aldım.

Konuk Yazar: forzache - "Karşıyaka Maçı Yazısı"

Forzache'nin, KSK maçını değerlendirme yazısı biraz gecikmeli de olsa yayınlıyorum. Takım analizi dikkate değer... Siz de yazılarınızı demirgibiyiz@gmail .com adresine gönderebilirsiniz. -- İkinci galibiyetimizi aldık. İzmir’in en zorlu deplasmanı durumundaki Karşıyaka’yı yenmek bizim için hem puan hem de moral açısından iyi oldu. Geçen hafta (Adanaspor maçı) tribünlerin rakip üzerindeki baskısından ve bunun maça etkisinden bahsetmiştim. Bu konuyla ilgili söylediklerimin hala doğru olduğunu düşünüyorum; ancak Karşıyaka müsabakasında gördük ki futbolcularımızın sahada iyi yaptığı bir şey var: Hızlı paslarla çıkmak ve rakibin çıkarmakta bocaladığı toplarda mücadele edip topu kazanmak. Üstelik futbolcular bu baskı sırasında pozisyonlarını kaybetmediler ve doğru yerlerde bulundular, hocamız Mustafa Uğur bunun üzerine çalışma yapmış zannedersem. Karşıyaka’nın oyun anlayışını çok iyi bilmediğim ve sahaya taktik anlamda bir şey yansıtamadığı (ya da bizim futbolcularımızın buna iz

İzmir'in Dağlarında Çiçekler Açtı

Karşıyakalı ile evli olunca, Karşıyaka deplasmanı bir iç deplasmana dönüşüyor. Bizim bu maça geleceğimiz 1 ay önceden belliydi! Gerçi o tv'den sevindi, kayınpeder üzüldü bizim gollerimize ama ben Alsancak Garı'na arkamı vermiş, İzmir'in dağlarında çiçekler açmasının keyfini sürüyordum. Bostanlı'dan Demirspor formamla yola çıkıp, Nergiz istasyonundan İz-ban'a atladıktan sonra Halkapınar aktarmalı Alsancak'a ulaştım. Hava tipik bir İzmir sonbaharıydı. Her şeyiyle güzel bir şehir... Stada ilk gelenlerden biriydim. 5-10 dk içinde İzmir Tayfası, gruptan gelen birkaç arkadaşın önderliğinde geldi. Maç öncesi beraberliğe razıydım. Aramızda umutlu olanlar vardı. Kimse bunu beklemiyordu tabii ki. Demirspor iki haftadır bizi şaşırtıyor; maç boyu çok rahattık, hele ki ikinci yarıda uzun süredir rahat bir Demirspor maçı izlemediğimi hissettim. Demirspor çook uzun yıllar sonra üst üste 4 gol attı; deplasmanda farka koştu. Lawal'ın kattığı güç, Juninho'nun açıkta

Karşıyaka SK 1 - 4 Adana Demirspor

PTT 1. Lig'de 7. haftanın ardından 2. galibiyetimizi aldık. Alsancak Stadyumunun zemini zaman zaman oyunu olumsuz yönde etkiledi. Karşılaşmada performans olarak yine; Şener, Erçağ, Junior ve Lawal ön plandaydı.  Takım hakkında "genel" anlamda bir yorum ve analiz yapmak için biraz daha zamana ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. *** Karşıyaka SK: Necati, Erdi, Fatih (Dk. 53 Emre), Ahmet Burak (Dk. 66 Onur), Taha, Makukula, Dalmat (Dk. 75 Banahene), Orhan, Adnan, Sercan, Cemil   Adana Demirspor: Şener, Özgür, Burak, Berat, Murat, Raheem (Dk. 90 Hüseyin), Yusuf, Erman (Dk. 75 Samed), Erçağ, Junior (Dk. 78 İrfan), Gökhan   Goller: Dk. 33 Makakula (Karşıyaka SK), Dk. 25 Yusuf, Dk. 45 Gökhan, Dk.57 Erçağ, Dk.71 Junior (Adana Demirspor)   Sarı kartlar: Dk. 28 Orhan, Dk. 70 Dalmat, Dk. 72 Taha, Dk. 90 Onur (Karşıyaka SK), Dk. 43 Raheem, Dk. 77 Şener (Adana Demirspor)  

Buluştuk!

Yirmibeş kadar Demirspor sevdalısı bir araya geldik. Tanıştık, kaynaştık, sözleştik... Bir arada olabilmenin gereklerini konuştuk. Daha aktif olmak gerekliliğinin altını çizdik. İlk olarak Karşıyaka maçını birlikte seyredeceğiz, ilerleyen günlerde başka aktivitelerin çabasına girişeceğiz. Katılan tüm dostlara teşekkürler, ayaklarına sağlık. Gelemeyeceğini bildiren dostlar da sağolsunlar, bir dahaki sefere diyelim... Karşıyaka maçını Selanik Caddesi 19/6 numarada bulunan Maden Mühendisleri Lokalinde seyredeceğiz. Buraya gitmeden önce 18:30 sularında Kaeanfil sokaktaki Dost Kitabevinin önünde buluşup mekana oradan geçeceğiz. Görüşmek üzere...

Buluşma

12.10.2012 cuma akşamı saat 19:00-19:30 arasında Karanfil sokaktaki Dost Kitabevi’nin önünde buluşuyoruz. Tanışanlar için hasret giderme, tanışmamış olduklarımız için tanışma, gündemi değerlendirme, Tayfa’nın geleceğini masaya yatırma… Konuşulacak konu çok yani. Katılmak isteyen herkese kapılar ve gönüller sonuna kadar açık. Her türlü soru/yorum/düşüce için demirgibiyiz@gmail.com ‘a mail atabilirsiniz. Görüşmek üzere.

Konuk Yazar: forzache - "Maçı Biz Aldık"

adanademirspor.com ve anavarza fanzinden tanıdığımız forzache, Adanaspor maçıyla ilgili yorumlarını bizle paylaşıyor. Kendisine teşekkür ediyoruz: ---- Bir hafta önceye gidelim.Bir tarafta yıllarca mahkum kaldığı 2.lig'den daha yeni bir üst lige çıkmış, futbolcuları değişmiş, taraftarlarının istemediği yöneticilerle yönetilen, istikrarsız, galibiyeti olmayan ve en son maçında beş gol yemiş huzursuz bir kulüp ve takım. Adana'nın asi çocukları. Bir tarafta geçen seneden oturmuş, formda bir takım. Ligde henüz (deplasmanda) bir mağlubiyeti var ve Antep'e üç gol birden atmış. Oynadığı futbolla Adanan'nın medarı iftiharı. Üstelik üç gol attığı Antep, Demirspor'a beş gol atan Erciyesspor'u yenmiş. Yani bütün göstergelerin Adanaspor'u gösterdiği bir maç. Peki ne oldu da bu kadar göstergeye rağmen maçı dört gollü bir galibiyetle aldık? En son Fethiyespor maçıydı, kemiklerimi uzun zamandır böyle titreten bir maç olmamıştı. Adanaspor'un topa daha fazla sahip

Tek Kurtuluş Neymiş? Neden?

Adana Demirspor Kulübü başkanı Önder SERİN maç öncesinde bir açıklama yaptı, 9 milyon TL civarında bir borç ile takımı devraldıklarını, transfer bütçelerinin 4-4,5 milyon TL olduğunu, borcun 20 milyon TL civarında olduğunu ileri sürenlerin söylediklerinin gerçeği yansıtmadığını, bu yönde yazı yazanlara dava açacaklarını, halihazırda borcun 13-13,5 milyon TL civarında olduğunu, ancak gelirler tahsil edildikçe borçların yeniden azalacağını ve yılsonunda devralınan borç tutarı ile sezonun kapatılacağını belirtti ve sonra ekledi, Demirspor'un tek kurtuluşu şirketleşmedir.   Bu yazıda bu kurtuluşun tek yol olup olmadığına ilişkin yönetim tarafından cevaplanmayacağına emin olduğumuz sorular sorulacak ama önce şirketleşme konusunda tavrımızı bir hatırlatalım. Demirspor halkın takımıdır ve halkın takımı şirket mantığı ile patronların oyuncağı haline getirilemez. Öte yandan yasal süreç takımlar için şirketleşmeyi orta vadede zorunlu hale getirecektir. Bu nedenle sonuna kadar karşı ols

4

İlk galibiyetimizi hem 4 golle hem de Adanaspor'a karşı almak büyük keyif. 4 yılın öfkesi çok güzel çıktı... 40 dk.da gelen 4 gol Demirspor'un yakın tarihinde görülmüş şey değildi. Sanırım ilk kez devre arasına 4-0 önde girdik. İkinci yarı sadece maçın bitmesini bekledik. Biraz sıkıntılı da olsa kazandık. Maça sahada gördüğümüz farklı isimlerin umuduyla başladık. Defansta Burak Keskin, kalede Şener'in yanı sıra yeni transfer Lawal takımı derli toplu hale getirdi. Özellikle Lawal'ın bizi bir "level" yükselttiğini söylemeliyim. Defans direncini artırırken rakibin rahat gelmesini de engelledi ve topu oyuna iyi soktu. Burak Keskin ve Şener her zamanki gibi güven verdi. Rakibin sol tarafını iyi kullandık. Erman günündeydi, iyi toplar attı. 90 dk. yı çıkaramadığı için erken alınması isabetli oldu. Yerine giren Samet ise hayalkırıklığı yarattı. Tabii ki maçın adamları Juninho ve Erçağ. Onların enerjisiyle maçı kazandık. Ancak Juninho ve Gökhan arasındaki uyuşmazlık

Derbi Sonrası

Muhteşem bir haftasonunu geride bıraktık. Evlerimize mutlu bir şekilde döndük. Bir tarihe tanıklık ettik. Maç öncesi kente baktığımızda şehrin hangi takımı tuttuğunu anlamak zaten güç olmuyordu. Adana Demirsporludur. Küçük çaplı olaylar yaşandı maç öncesinde hiç olmasa iyiydi ama çok da büyütülecek bir durum yok. Maraton tribünü yarı yarıya bölünse idi rakip takıma tribün ne demek çok daha gösterme imkanımız olurdu, bilineni göstermemize mani oldular. Maraton tribünün performansından memnun kalmadım açıkçası. Kapalı daha da kötüydü. Hırs birikmişti taraftarda, gerginlik had safhadaydı ve bu patlamaya hazır olma durumu tribün gücümüzü azalttı. Tabi azalmış hali dahi Türkiye'ye bedel o ayrı mesele. Biz kendi çıtamızdan sorumluyuz. Adanaspor tribününü kendi sınıflarında beğendim. Bir çekirdek kadroları var, ellerinden geleni yapmaya çalıştılar. 4-0 olmasına karşın dik durdular, yılmadılar, övgüyü hak ettiler. Ama çok kötüler. Taraftarlıkla tribünün parçası olmak

Derbinin Önemi

Derbinin önemi, tarihsel çekişmeden kaynaklanıyor. Bu çekişmenin parasal yönü de var kültürel yönü de... Onlar bizi beğenmedi, ayrıldılar; şirketleştiler; biz onları beğenmedik ama onları da geçemedik. Ama bu  çekişme çoğunlukla Demirspor'un aleyhine işliyor. Kentin diğer kanadında gemiler tırlar tıkırında yürürken, bizim gemilerimizi iş bilmez kaptanlarımız hep karaya oturttu. Kentin ileri gelenleri, güya Demirspor'a sahip çıkmak adına hep Demirspor'a zarar verdi. Bir iki iyi niyetli istisna insan dışında Demirspor için birşeyler yaptığını söyleyenler aslında içten içe onu boşaltıyordu. Demirspor pastası paylaşılmak adına hep ağız sulandırdı yıllardır; güya bizi sahiplenenler, bu pastayı sadece tek başına yemek istedi. Pastayla derdi olmayan taraftar, bu ağzı yüzü kirli insanlara gidin ellerini yıkayın demekten bıktı usandı. En son 2008'teki maçta yine bizi sahiplenen Aytaç Durak'ın attığı kazıkla 5 yıl kaybettik. İki takımı birden çıkaracağız diye ellerine yüz

Maraton Yarı Yarıya Olmalı

Güvenlik Kurulu, bizi bizden daha iyi bilen çok bilmiş abilerin, kararı gereği Adana Derbisinde maratonun yarı yarıya olma durumu iptal edilmiş ve rakip takıma sadece güney kale arkası verilmiş. Muhtemelen ikinci maçta da benzer durum olacak. Güvenlik Kurulu güvenlik sağlayamayacağını itiraf ediyorsa zaten bırakıp gitsinler bu işleri... Demirspor-Adanaspor derbisini, İstanbullaştırmaya çalışanlar gözlerini kulaklarını azıcık bu tarafa çevirsinler: 2008'teki maç öncesi vertumnus'un yazısını okusunlar: http://www.adanademirspor.net/2008/02/derbiye-doru.html "Pazar günü Adanaspor maçı var. Uzun yıllardır tartışılagelir; derbi aynı şehrin takımlarının oynadığı maç mıdır, yoksa büyük adledilen takımların kendi aralarındaki maçları da derbi sayılır mı? Dünyanın üç büyük derbisinden biri gerçekten bu ülkede mi vuku bulmaktadır? Barcelona'ya sempati duyunca, bir diğer tarafta Boca Juniorslı mı olmak icap eder? Aşağı mahalleyle yapılan ve tartışmalı bir "taş üstü&q

Doğru Tahmine Adana Futbolu Kitabı

46. Adana Derbisi öncesi, sadece bugünün tantanasına sıkışıp kalmamak gerekli. Adana Futbolu kitabında, kentin spor kültürünü, geçmiş değerlerini, iyi-kötü anılarını Adana hikayeleriyle iç içe vermeye çalışmıştık. Farklı yazarların yazılarından oluşan derleme kitap, bu alanda ulusal çapta yayınlanmış tek çalışma. Rahmetli Coşkun Özarı ve Ali Hoşfikirirer de yazılarıyla bize katkı sunmuştu. Adana Derbisi yaklaşırken, kentin futbol kültürü, spor geleneği ve geçmiş değerlerini hatırlatmak faydalı diye düşünüyorum. Bu amaçla pazar günkü maç sonucu doğru tahmin eden ilk kişiye "Sıcağıyla Acısıyla Adana Futbolu" kitabını hediye ediyoruz. Tahminlerinizi demirgibiyiz@gmail.com ' a gönderebilirsiniz...

Adana Derbisi...

Adana derbisi eski günlerde nasıl hissedilirdi; nasıl yaşanırdı? Eser Özaltındere'nin Adana Futbolu kitabındaki yazısından şu pasaj bize bir hatırlatma yapabilir: "O dönemler, Adana Demirspor ve Adanaspor Adanalı için gerçekten çok önemliydiler. Bu takımların performans grafikleri ve bunlar üzerine inşa edilen yaşam içerikleri, onların günlük yaşantılarının vazgeçilmez birer odağı haline gelmişti. Bu takımların aldığı sonuçlar ve bu takımlar merkez olmak şartıyla yaşanılan olaylar Adanalıların hayatını renklendiriyor, monotonluktan kurtarıyor, yaşamlarına farklı bir anlam katıyordu. Adanalılar takımlarının başarılar ya da yenilgileri ile seviniyor veya üzülüyorlardı. İnsanların aralarındaki muhabbetlerinin en önemli konularından başlıcaları takımları ve onlar hakkındaki haberlerdi. Bu konuların yarattığı çeşitlilik, Adanalıların dünyalarına zenginlik katıyordu. Her iki takım da Türkiye çapında futbolculara sahipti. Onlarla gurur duyuyorlar, kendilerini onlarla ve başarılarıy

Adana Derbisi Yaklaşırken

Hafta sonu Adana derbisi var. Belki bizim önemsediğimizden daha fazla önemseniyor yurt çapında... Biz içeriye odaklandığımızdan dışarıda ne olup bittiğini kaçıyoruyoruz bazen. Adana Derbileri her zaman dikkat çekmiş ve ses getirmiştir. Yukarıdaki küpür, rahmetli Ali Hoşfikiker arşivinden; "Sıcağıyla Acısıyla Adana Futbolu" kitabında kullanmıştık. Cem Pekin'in hazırladığı Adana Demirspor-Adanaspor maçlarının tam listesi ve skorları mevcut  kitapta. Bugüne kadar ekipler 45 kere karşılaşmış; 18 beraberlik ve 18 Adanaspor galibiyeti var. Demirspor'un 2'si hükmen 9 galibiyeti var bu maçlarda. Hep kullanılan bir tabir: Ekim ayında yapılan maçlarda Adanspor'un üstünlüğü var. En son 28 Ekim 1998'te Adanaspor'un 3-1'lik galibiyeti var; 25 Ekim 1995'te  2-0; 29 Ekim 1989'da 3-2 kazanmışlar. 27 Ekim 1974'te ise Rasin Gürcan'ın golüyle Demirspor'un 1-0 üstünlüğü var. Son Adanaspor maçı hepimizin hafızasında; 4 Mayıs 2008'te

İstifa ve Yaklaşan Tehlike Üzerine

Taraftar istifa istiyor. Biz blogda geçen seneden beri istiyoruz zaten. Bizim bardağımızı taşıran damlaları geçen seneden beri damlatmakta üzerlerine yok. Önder Serin’in Gökoğlu yönetiminin uzantısı olmadığına dair hiçbir emare olmadığı malum. Bu yönetimin en baştan göreve gelmemesi gerekirdi. Gerçi şimdiki yönetim de kendi içinden bir çok yönetim çıkarabilecek kapasitede. Ama artık buna bir dur demeliler. Seçimin arefesinde bizim blogda Aydoğdu’ya karşı Gökoğlu diyen bir tek sanırım ben vardım. O günkü seçim koşullarının çerçevesi içinde, fikirlerimin arkasındayım. Gelen Ali giden Veli oldukça bizde bir şey değişeceği yok. Bunun haricinde zaten Gökoğlu / Serin ile bu işin olmayacağı aşikardı, sabır gösteren taraftar da son bir “acaba” dedi. Bu ikili, çok kıt olan kredilerini süratle tüketen kararlar almakta gecikmedi. Sportif anlamda kötü sonuçlar alınması yönetimin düşüşüne hız kattı. ADS-DER haricinde örgütlü / örgütsüz taraftar grupları hep bir ağızdan yönetim istifa diyor. B

İlkeleri Değil İsimleri Konuştukça...

Adana Demirspor'da ilkeleri değil isimleri konuştukça aynı sorunlar etrafında dönmeye devam edeceğiz. Yaşadıklarımız sadece kişilerin teker teker hatasından kaynaklanmıyor. Onları da içine alan bir döngü var. Meselenin kişiler değil, Demirspor'u yöneten ve Demirspor'un içine yerleşmiş zihniyet olduğunu görmemiz gerekiyor.  Ardından bu zihniyeti aşacak adımların atılması için tek bir kişinin inayetine, hürmetine, başarısına değil olaya bu ilkeler çerçevesinde yaklaşacak bir ekibi ve kamuoyunu oluşturmak zorundayız. Aytaç Durak'tan, Mustafa Tuncel'den çektiğimizi şimdi Gökoğlu'ndan ve onun ekibinden çekiyoruz. Çünkü aynı ilkesizlik, aynı tek adamcılık devam ediyor. Şimdi gündem, yeni tek adam arayışı. Ne teknik direktör, ne başkan tek başına bu gidişatı değiştiremez. Gidişatı değiştirecek olan bizim kolektif mücadelemizi ilkeler etrafında sürdürmekte ısrarcı olmamız ve gelecek kişilerin de bu kurduğumuz çerçeveye bağlılığını kntrol etmemiz gerekiyor.