Ana içeriğe atla

Kartal Taraftarına Sonsuz Teşekkürlerle...


Haftasonu deplasmanda oynayarak 3-1 mağlup olduğumuz Kartal maçının futbol kısmına ilişkin yazılacaklar yazıldı, söylenecekler söylendi. Hakemin katliamından kendi takımımızın eksikliklerine dek tüm kötü yönler ortaya konuldu... Peki hiç mi iyi bir şey olmadı? Bence oldu.

Tüm yönetsel basiretsizliğimizin, hakem hatalarının vesairenin ötesinde o kadar dostane bir şey vardı ki söylemeden olmaz; Kartalspor taraftarı.

90 dakika boyunca ve ardından deplasman tribününde bekletildiğimiz süre zarfında özellikle Kartal kapalısından tek bir küfür, sataşma, "Koyduk mu" duymadık. Üstüne üstlük, muhtemelen işgüzar bir stat görevlisinin maç bitiminde hoparlörlerden çalmaya kalktığı "Aman Adanalı" da yine kapalının tepkisiyle susturuldu. Tüm kapalı hep kendi takımını destekledi, ligde kalma isteğini ortaya koydu, futbolcusunu alkışladı, tek bir kelime olsun bulaşmadılar bize.

"Boranlar" zamanından beri imkanım oldukça takip etmeye çalıştığım Kartal taraftarı, yine Gün Doğdu'sunu söyledi, yine "Kurtuluşa Kadar Savaş" dedi futbolcusuna... "Omuzdan Tutun Beni" yankılandı statta. En güzel anlardan biri Kapalı'nın bize doğru dönüp "Yoldaş Demirspor" dediği vakitti sanırım... Karşılığını da bizden anında buldu alkışlarla, ardından da biz Çav Bella girdik, onlar eşlik etti.

Öncelikle kusura bakmasınlar, kendi yönetim dertlerimizden, sahadaki oyundan ötürü morallerimiz çok bozuk, kafalarımız başka başka yerlerdeydi, o nedenle duruma yeterince uyanamayıp belki de Kartal kapalısının hak ettiğinden daha az eşlik edebildik onlara. Ardındansa kocaman bir teşekkürler elbette hepsine...

Futbolun bu denli kirlendiği, tribünlerin ele geçirildiği-maşa edildiği-yönetildiği, taraftarın endüstrinin çarkı haline sokulduğu bir ortamda, yoldaşlığı yeniden hatırlatmak, "Sahadaki renkler mücadele eder, ama tribünde bizlerin omuz omuza olması başkadır" demek, günümüz Türkiye'sinde bir avuç kalmışken o bir avucun ne kadar değerli olduğunu söylemek bir başka....

İşte bu yüzden, kendi adıma sonsuz teşekkür ederim Kartal taraftarına... Ben biliyorum ki o gün siz Kapalı'da düşmemeye, ben kalearkasında yükselmeye çalışırken bir gün evvel bir eylemde, bir sene evvel bir grevde ve bir hafta sonra bir 1 Mayıs'ta yanyanayız sizinle... Sağolun, var olun...


Not: Fotoğraftaki Kartalsporlu dostların yüzlerini ben sansürlemedim, bulduğum yerde bu şekildeydi, bilginize...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...