Ana içeriğe atla

Kim, ne anladı bu işten?

Barajyolu'nda başlayan "Yoo artık Adana'nın sıcağı gelmiş" dedirten güneşli bir gündü oysa ki... Fırından yeni çıkmış mis gibi pidesi, sokaklarında sabah saatlerinden itibaren artmış mavi-lacivert formalı çocukları ve kanal kenarının orada kurulan pazar yerinde arabadan inip kavga eden Topel sürücüleriyle son derece normal gibi görünen bir Adana günüydü...

Ciğerler şişlere araya bir kuyruk yağı gelecek şekilde dizilmiş, maç öncesinde eski günler yadedilerek Şimşek Büfe'den alınan biralar içilmiş ve tribüne doğru uzanan kuyrukta "Roger biraz ağır ama kafası çalışıyo" biçiminde başlayan maç kritiği tipik bir maraton dayısının "Yav alsınlar o zaman satranç takımına versinler, orda da ihtiyaç var, zenciye her yerde ihtiyaç var" yorumu sonucunda neşeyle son bulmuştu.

Demirspor'a gelecek olursak... Ne ciğer kadar, ne bira kadar, ne de özlenen Adana kadar tat vermedi ne yazık ki... Pozisyona girmedik mi? Girdik. Arada bir iyi oynamadık mı? Oynadık. Gel gör ki sahadaki kimsenin anlamadığı şeyler vardı bu gece. Bu takım ne için mücadele ediyor? Bu maça niye çıktık? Kazansak mı kazanmasak mı? Bitse de gitsek mi? Az daha oynasak da atsak mı? Hangi yıldayız? Az önce bana pas veren adam satranç takımında değil miydi? gibi gibi...

Taraftar haliyle öfkeli, taraftar 5 Ocak'ta kazanmak istiyor, sahadaki topçunun kazanamasa dahi kazanma hırsını yansıtmasını istiyor. O hırstan eser yok... Taraftar, hakettiği yeri, Süper Lig'i istiyor... En azından bu kadar kıyısına gelinen play-off'u kaçırmamak istiyor. Futbolcuların, teknik heyetin bunu isteyip istemediği bile belli değil oyuna bakınca. İzlediğimiz Demirspor "Ligde kaldık, bize yeter" diyen bir takım değil... E ama iddiasını ortaya koyup "Geliyoruk!" diyen bir takım da değil... Arada derede, dakika başı değişen, ne yaptığından habersiz bir ekip... Umut veren, umut yıkan, kendisi de umutlanan, kendi kendine umudunu kaybeden...

İşbu tabloda "umutlu" olma kısmını seçiyorum yine de... Son 4 maça, ardından gelecek 3 play-off maçına futbolcuları en çok motive edecek psikoloji de belki bu tuhaflıkta yatıyor diyorum. Ben düşünüyorum, umuyorum ki onlar da düşünüyordur; şu PTT 1.Lig'de şu puan durumuyla ligi 7.-8. bitirmek en kibar halimle söylemeye çalışacağım, aleni bir ibişlik olur. Adama "Lan deli misin madem gittin o kadar ter döktün, puan topladın, ne yordun kendini git 15. ol" derler... Ben derim... Bir zahmet onlar da kafalarını önlerine koyup desinler...

İsteyince, kafanızı, ruhunuzu verince oluyor, biliyoruz. Gücünüz yetmese "Güçleri yetmiyor" diyeceğim, öyle değil işte... Play-off dahil 7 maç var önünüzde... Lamı, cimi yok! Çıkacaksınız, oynayacaksınız, kazanacaksınız! Kendi emeğinize yazıktır...

Alemin dert babası, 1.ligin enayisi siz misiniz, bunca emekten sonra?
Değilsiniz
E gidip enayi gibi 7.-8. olmayın bana o zaman...

Vereceğiniz sınav artık taktik-teknik-kondüsyon-sistem bilmemne sınavı değildir... Emeğini heba etmeme sınavıdır, bu kadar basittir...

Yorumlar

yavuzy dedi ki…
Vertumnus onca zaman sonra yazısını yazdıysa bloga, bu takımın da artık 5 Ocak ahalisine üzüntü yaşatmaya hakkı yok!
Unknown dedi ki…
gayet açık ve öz bir yazı olmuş tebrik ederim durum bu kadar net

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem paramparça oldu. Ta

NE OLDU SİZE?

En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim. Bu bir tribün yazısıdır. Tribünlere yazılmıştır. Demirspor tribünlerine.  Sasa Polyester Sanayi A.Ş.  Baştuğ Metalürji San. A.Ş.  Beyteks Tekstil San. Tic. A.Ş.  Elita Gıda San. Tic. A.Ş.  Abdioğulları Plastik Ambalaj San. A.Ş.  Dioki Petrokimya San. A.Ş.  Güney Çelik Hasır ve Demir Mamulleri San. Tic. A.Ş. Bu şirketler ISO kayıtlarına göre Türkiye’nin en büyük 300 firması içinde Adana’da faaliyet göstermekte olanlar.  Bu şirketlerden bir tane forma reklamı aldık mı?  Stad sponsorluğu?  Ne bileyim altyapı desteği?  Kim takımı fonluyor?  Murat Sancak ve ilişkili şirketleri, çevresi vesilesi ile kulübe kazandırdığı sponsorlar.  Adana bu, Demirspor bu. Bunu unutmamak gerekir. Ben Murat Sancak’ı bir başkan, bir ağabey olarak çok seviyorum ve çok takdir ediyorum. Kulübümüz üzerindeki emeklerini asla yok sayamam. Benim diyen Adanalıdan, benim diyen Demirsporludan daha fazla katkısı var kulübe.  Bugün dünya yıldızı futbolcu alırız almayız ama bekley

Adana Demirspor: 4 - Beşiktaş: 2

 Adana Demirspor varsa umut vardır. 3. kalecisi, yedek oyuncusu, sahası, tribünü fark etmez; Demirsporlu devam eder! Bugün 4-0'a getirdiğimiz maçtan iki farklı galip ayrıldık. İç sahadaki kayıpsız gidişat devam etti. 3. haftanın erteleme maçında, öncesinde hafta sonunun kaleci ve kırmız kart krizlerinin damga vurduğu, maç içinde ilk golü atan Belhanda'nın da fenalaşıp oyuna devam edemediği, 2008'li yedek kaleci, 2005'li yedek oyuncularla kadroyu tamamladığımız günde yine skor üretmeyi bildik; yediğimizden fazlasını attık. İşte kazanmanın yolu bu! Belhanda, Niang, Emre Akbaba ve Yusuf Erdoğan'la fileleri sarstık. Niang'ın dördüncü, Yusuf Erdoğan'ın üçüncü golleri oldu. Bu lige damga vuracağımızı biliyorduk; öyle olmaya devam ediyor.