Gurbette Demir Gibiyiz! Adana Demirspor Blogu

 Son 15 dakikaya kadar iyi oynadığımız, net pozisyonları harcasak da öne geçtiğimiz maçtan mağlup ayrılıyoruz. Tecrübesizlik diyelim... Rakibin son bölümde bizi sıkıştırmasına cevap veremedik. Deneyim ve kulübenin zenginliği belirleyici oldu. Rakibin Avrupa tecrübesi ve bu tip maçları oynamaya deneyimi, maçın son anlarının nasıl oynaması gerektiğini bize gösterdi. İlk yarıda dengeli bir oyun vardı. İki taraf da pozisyon buldu. Nani ilk 11de başladığı maçta biraz dağınıktı, beklenen etkiyi gösteremedi. Stamboli yine ortada belirleyici, Belhanda paslarıyla Yusuf ve Cherif'i devreye sokan unsur oldu. Hücuma iyi çıkıyoruz. İkinci yarının başında yine iyi çıktığımız ve yayıldığımız anda Cherif'in pası, Emre Akbaba'nın çok iyi koşusuyla skoru aldık. Golden sonra Bir ara oyun kontrolünü çok iyi sağladık. Ama rakibin değişiklikleri, kondisyonu ve isteği skoru değiştirdi. Bizim savunma yapamamız da cabası...  Yine de ben Abdürrahim'i beğendim. Bu seviyede iyi ayakta kaldı. Gravi

 Bir ara Kayseri ve Çorum isimleri geçse de İstanbul'da oynanan maçta bir puanı aldık. Belhanda, Yusuf Sarı, Ndiaye kadroda yoktu; büyük ihtimalle Avrupa mesaisi için dinlendirildiler. Onlar olmadan alınan puan değerli. Perşembe-pazar maç yapmaya alışık değil takım. Özelikle ikinci yarıda düşük tempoda idare edildi.  İlk yarıda Niang'ın penaltı golüyle öne geçtik. Rakibin de pozisyonları vardı. Akintola çok eleştiriliyor, henüz tempo tutamadı. Hoca oynatarak kazanmaya çalışıyor gibi. Onun özelliği, önüne at, koşsun, vursun. Henüz o güce sahip değil. Nani son anlarda serbest vuruşta bizi heyecanlandırsa da o da oyunu çevirme gücüne sahip değil. Hala geçen seneki alışkanlıklarla ve düzenle oynuyoruz. Yeni isimlerin katkısı arttıkça bunun üstüne çıkma şansımız var.

 Avrupa hikayemiz Genk eşleşmesi ile devam ediyor. Önce Şampiyonlar Ligi ikinci ön elemeden, sonra da Avrupa Ligi'nden elenerek gelen Genk bilindiği üzere Belçika'nın önemli takımlarından; öncekilere daha zor bir rakip. Ama karşılarında Demirspor var; ne olacağı bilinmez! Logoları mavi-lacivert olsa da mavi-beyaz renkleri kullanan Genk, en sonuncusu 2018-19 sezonunda kazandığı 4 şampiyonluğa sahip. 5 kez de Belçika Kupası'nı kazanmışlar; bunun sonuncusu da 2020-21 sezonunda.. Bütün bu başarıları 1999 sonrasında gelmiş. Anderlecht, Club Brugge gibi takımların karşısında yeni bir güç olarak yükselen Genk, 1988'te K. Waterschei SV Thor Genk ile KFC Winterslag takımlarının birleşmesiyle oluşmuş. Tam adı Koninklijke Racing Club Genk olan kulüp, kısaca Racing olarak da anılıyor; Genk bulundukları şehrin ismi. Bir de Gent var! Onunla karıştırmayalım... O daha eski bir takım.  Koninklijke, royal (Eski/asil) gibi bir anlama sahip. Genellikle eski takımlar bu ünvanı ekliyor önler

 Yenildik ama tur atladık. Son dakikaları stresli geçen maçta ikinci golü bulup rahatladık. Aslında ilk golü bizim bulmamız erken rahatlamamıza neden oldu diyebiliriz. İlk 15 dakikadaki baskıyı kırıp Belhanda'nın iyi oyun görüşü ve Yusuf Sarı'nın harika bindirmesiyle öne geçmiştik. Rakip oyundan düşmedi, ikinci yarı başında Emre' nin atamadığı pozisyonun arkasından 2-1 olmasıyla oyuna hakim oldular. Yine bir penaltı golüyle kalbimiz sıkıştı ama Yusuf Erdoğan, arka arkaya üçüncü kez oyuna girip golünü attı.  Sürekli hücum düşünen, gol arayan, ileri oynayan bir takımız; bu kez de öyle oldu. Ama savunma yapmayo, oyunu soğutmayı da bilmek gerekli bazen. Bugün onu yapamadık. Savunmada aksıyoruz. Orta saha savunması özellikle sıkıntılı. Karacic'in ilk dakikalarda çıkardığı toplar kritikti. Akintola sahada sırıtmaya devam ediyor. İlk tırpanı yemesi gereken o gibi görünüyor şu anda. 

Sezonun ilk maçında zorlandık ama kazandık. Sıcak hava ve haftaiçi Avrupa mesaisinin yorgunluğuyla maça ağırlığımızı koyamadık. Belki rakibi küçümsemek de devreye girmiş olabilir. Kazanmayı alışkanlık haline getirince daha azıyla yetinmek can sıkar... Böyle ortada geçen maçları kazanabilmek, geçen sene de önemli bir avantaj sağlamıştı bize. İlk goller, Belhanda ve Yusuf Erdoğan'dan. Yusuf'un candan gol sevinci, tribüne koşup taraftara sarılması harika! Osijek maçının üstüne bu maçta da gol atması oldukça önemli. 3. sezonundaki Belhanda'nın skora asist ve gol yoluyla katkısıyla beraber takım üzerindeki liderliği de artarak ilerliyor. Mavi-lacivertli formayla 17. golü oldu. Tribündeki boşluklar üzücüydü ama içeride üst üste Avrupa maçlarına 200 küsür lira para veren taraftar için bir de bu maçta aynı parayı vermek oldukça zor. Bu maçta bilet fiyatlarının biraz daha uygun olması gerekirdi. Taraftarın önemli kısmı sıcak hava, stada zor ulaşım ile birlikte maç seçiyor doğal olar

 Avrupa hikayemiz harika gidiyor. Üçüncü maçta ikinci galibiyet müthiş bir skorla geldi. İlk 15 dakikada 2-0 olan maçta farka koştuk. Goller estetik olarak da çok iyiydi Yusuf Sarı Avrupa gollerimizdeki ilk Türk oyuncu oldu. Yusuf Erdoğan kendi açılışını bu maçla yaptı. Cherif de saymaya devam ediyor.  Geçen seneki gibi atağa hızlı çıkma alışkanlığımız devam ediyor. İleride Emre Akbaba-Akintola/Yusuf Sarı-Cherif uyumu golle buluşmamızı sağlıyor. Ortada Stambouli dokunuşları çok etkili...  Rakip kafasını kaldıramadan kroşeler indi; belki gerçek güçlerini gösteremediler ama bizim de seviye atladığımız açıkça belli. O zaman, devam, ileri! 

 Avrupa Konferans Ligi 3. Eleme Turu'ndaki rakibimiz Hırvatistan'ın Osijek takımı. Aynı adlı kentin takımı Osijek, Dinamo Zagrep, Hajduk Split, Rijeka ile birlikte Hırvat liginin küme düşmeyen üç takımından biri. Geçen turda Macar takımı Zalaegerszegi takımını 1-0 ve 2-1'lik galibiyetlerle geçti. Geçen sezon 10 takımlı Hırvat ligini 36 maçta 13 galibiyetle 3. sırada tamamlayarak Konferans Ligi'ne katıldı. Bu sezon da ligteki ilk iki maçlarını gollü şekilde kazandılar. Osijek, Hırvatistan'ın doğusunda bulunan bir kent. İçinden Tuna Nehri'nin bir kolu olan Drava nehri geçiyor ve kulübün logosonu da bu nehir ile üstündeki köprü oluşturuyor. Bir nevi bizim Kuruköprü gibi... Takımın renkleri de bu nehirle ilgili olsa gerek, mavi-beyaz. Yugoslavya döneminde ise kırmızı-maviymiş...  1947'de kurulan takım Yugoslavya döneminde de ligte yer alıyordu. Davor Suker 1984-1989 arasında Osijek forması giymiş. Doğu Hırvatistan için en önemli rakipleri Cibalia, şu anda ikinci

 Avrupa Konferans Ligi'nde ilk turu geçtik; tarihte yeni bir adım attık. İleri!  İlk senede, yenilmeden, ikinci tur... Yine maç boyu top bizdeydi, tempo düşüktü ama golü bulduk. Hakemin armağanı penaltı ve aynı pozisyonda çifte ceza kırmızı kartına rağmen, maçtan kopmadık ve golü bulduk. Maç boyunca kazanacağımıza dair bir rahatlık vardı sahada. Sanki yıllardır bu seviyelerde oyunuyor gibi... Olması gereken oldu ve kazandık. Belki de artık alışmalıyız bazı şeylere. Sponsorsuz ve sadece Adana Demirspor olarak, gücünü tribünden alarak... 

En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim. Bu bir tribün yazısıdır. Tribünlere yazılmıştır. Demirspor tribünlerine.  Sasa Polyester Sanayi A.Ş.  Baştuğ Metalürji San. A.Ş.  Beyteks Tekstil San. Tic. A.Ş.  Elita Gıda San. Tic. A.Ş.  Abdioğulları Plastik Ambalaj San. A.Ş.  Dioki Petrokimya San. A.Ş.  Güney Çelik Hasır ve Demir Mamulleri San. Tic. A.Ş. Bu şirketler ISO kayıtlarına göre Türkiye’nin en büyük 300 firması içinde Adana’da faaliyet göstermekte olanlar.  Bu şirketlerden bir tane forma reklamı aldık mı?  Stad sponsorluğu?  Ne bileyim altyapı desteği?  Kim takımı fonluyor?  Murat Sancak ve ilişkili şirketleri, çevresi vesilesi ile kulübe kazandırdığı sponsorlar.  Adana bu, Demirspor bu. Bunu unutmamak gerekir. Ben Murat Sancak’ı bir başkan, bir ağabey olarak çok seviyorum ve çok takdir ediyorum. Kulübümüz üzerindeki emeklerini asla yok sayamam. Benim diyen Adanalıdan, benim diyen Demirsporludan daha fazla katkısı var kulübe.  Bugün dünya yıldızı futbolcu alırız almayız ama bekley

 Kulüp isim konusunda sponsorluk anlaşması yapmış. Tüzüğün 5. Maddesi f bendinde bu tarz anlaşmaların yapılabileceği yazıyor ancak kulüp adının önde gelme koşulu var. http://adanademirspor.org.tr/dernek-tuzugumuz Adımız Adana Demirspor! Önüne arkasına gelen hiçbir ek kabulümüz değil...