Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Şubat, 2008 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Maç Öncesi Öyküleri #2 :Derbiye doğru...

Pazar günü Adanaspor maçı var. Uzun yıllardır tartışılagelir; derbi aynı şehrin takımlarının oynadığı maç mıdır, yoksa büyük adledilen takımların kendi aralarındaki maçları da derbi sayılır mı? Dünyanın üç büyük derbisinden biri gerçekten bu ülkede mi vuku bulmaktadır? Barcelona'ya sempati duyunca, bir diğer tarafta Boca Juniorslı mı olmak icap eder? Aşağı mahalleyle yapılan ve tartışmalı bir "taş üstü" golle sonuçlanan Mesnevi Sokak - Yeşilyurt Sokak maçı derbi değil de nedir? O maçta bizzat yer alarak, Yeşilyurt Sokak kalesini koruyan bendeniz, Mesnevi Sokak'tan bir kıza dut gibi aşık olamaz mıyım? Saçları gece karası, kıvrım kıvrım dalgalı kızın gözlerinin içine baka baka bir de penaltı çıkarmaz mıyım? Çıkarırım. Üstüne göz bile kırparım elma şekeri yanaklı ilk aşkıma. Daha da pembe, daha da kırmızı olur o yanaklar. Neyse, benim özel hayatımı bir kenara bırakacak olursa, "derby" denilen kavram ilk olarak 1861 yılında ortaya çıkmış. 1857 senesinde şu an dü

Gençlerbirliği - Adana Demirspor : 2-2 (26.02.2008)

Ben bu maç hakkında hiçbir şey yazmayacağım. Sonucu verip geçiyorum sadece. Adana Demirspor, hayatımda senden daha güzel bir şey görmedim... *** Maçtan önce yazılanlar*** Program açıklandı. Salı akşamı 19:00 Gençler maçımız. Bu sene Ankara Tayfası için hayli bereketli oldu, 2 defa geldi takım. Bu üçüncüsü. Henüz Ankara'da galibiyet yok. Çekirge bir sıçrar, iki sıçrar diyelim, üçüncü maç bizim olsun. (Fotoğrafta görülen, bu seneki kupa. Venceremos Saffet çekmiş, ellerine sağlık)

Maç Öncesi Öyküleri #1 : Efe ve Mehmetçik Kadro Dışı

Aslına bakarsanız Efe ve Mehmetçik uzun süredir kadro dışı. 1980'li yılların ortalarından beri görünmüyorlar. Konu ile ilgili ulaşılabilen kaynaklarda da "resmi" bir açıklamaya ulaşılamıyor. Efe'nin bir süre Afyon'a gönderildiği ve "Kocatepe" ismiyle kullanılmaya devam edildiği biliniyor. Mehmetçik'in izine 1 adet tenteli vagonla beraber Evkaf Apartmanı deposunda rastlanıyor. Efe ve Mehmetçik, 1980'lerde çocuk olup Ankara'ya gelebilmişler için çok tanıdık aslında. Gençlik Parkı'ndaki mini tren parkurunun lokomotiflerinin isimleri. Küçük tren demiryolu işletmesi 1 Haziran 1957 günü açılıyor. Açılıştan önce, tren istasyonlarının ve lokomotiflerin isimlerinin belirlenmesi için bir yarışma düzenleniyor. Lokomotifler için açılan yarışmayı 331 numaralı mektup sahibi Şükrü Bozkurt ("MEHMETÇİK") ve 574 numaralı mektup sahibi Faruk Önder ("EFE") kazanıyor. Faruk Önder'in mektuptaki adresi "Devrim İlkokulu Sınıfı:5/A An

Go Go! Go Alpago Go! Go Alpago Go! CUMHUR ALPAGO!

GOP maçında sahanın en iyisiydi Alpago Cumhur. İsim ilginç olunca bir bakalım dedik ne demekmiş. Suat Yalaz'ın bir çizgiroman karakteri çıktı karşımıza. Tam da Cumhur'un sahada ayak basmadığı yer kalmamışken, Suat Yalaz "Alpago'nun ayak bastığı yere dirlik düzenlik gelir, adalet eşitlik dağılır!" demiş. Ayağına sağlık olsun Alpago Cumhur'un. İsim uygun olunca tezahürat hemen geldi Geleceğe Dönüş'ten : Go Go! Go Alpago Go! Go Alpago Go! Cumhur Alpago! Gençler maçında böyle çağıracağız kendisini. Bir de gelecek sayı kapağı var rastladığımız. İsmi : "Mete Han'ın Kılıcı", arka fonu Adanaspor'un renklerinden turunculu beyazlı. Alpago kaldırmış sol yumruğunu. Maceranın sonunda ne mi oluyor ? Siz Alpago'nun yenildiğini düşünebiliyor musunuz hiç?

Dönerken...Lucksmiths Çalıyor Sanki...

Giderken Blind Guardian'la çıkmıştık yola. Hem futbol hem yolculuk açısından öyle bir güzel İstanbul oldu ki, şöyle neşeli bir Lucksmiths parçası yakışır diyorum dönüşümüze. Sözlerini bir parça değiştiriyorum (No beer diyordu, bize yakışmaz diyip more beer yaptım:)) Dönüşümüzün şarkısı "T-shirt Weather - The Lucksmiths" "And I say hey, it’s a beautiful day And I’m starting to feel a lot better So wake up, wake up It’s t-shirt weather Bap-bap-bap how could things be better? This afternoon in the pub I met her Maggie May on the juke-box Hey, things are okay “Just two things” she tells me, “If you want to keep things friendly – more beer for me, more peanuts, and I’ll be happy… oh, and football, well I guess that makes three It's a beatiful day..."

6.Haftanın Ardından...

6.Haftanın puan durumuna göre, bizden daha üst sırada yer alan iki takımla, önümüzdeki 2 hafta oynayacağız. Kritik 2 maç olacak gibi duruyor. Çıkarılacak 6 puan, klişe bir söz gibi dursa da gerçekten "altın değerinde". Geçen haftanın sonuncusu Mersin, bu hafta 5.sırada. Bu durum da ligin ne denli karışık olduğunu ortaya koyuyor aslında. Şu ana dek takımların ortaya koyduğu bir gerçek var: her takım her takımı yenebilir. Üstüste alınacak galibiyetler bu nedenle çok daha büyük önem taşıyor. 7.Hafta Adanaspor maçı, tribünün galibi şimdiden belli, sahanın da galibi biz olalım...

Gaziosmanpaşa - Adana Demirspor : 0- 1 (23.02.2008)

Mustava ve Disconnectus Erectus deplasmanı yazmışlar. Bana işin o kısmıyla ilgili yalnızca şunu söylemek düşüyor: muhteşemdi. Harika bir tren yolculuğu, pırıl pırıl bir İstanbul güneşi, alınan galibiyet, çıkışta damga vurulan bir Nevizade, İstiklal, Taksim...Deplasman gerçekten ayrı bir güzel. Deplasman, bu takımın taraftarıyla olunca bin kere ayrı güzel... Gelelim maça. Aldığımız galibiyet ve oynadığımız futbol, kimi zaman GOP biraz ısırır gibi olsa da, gösterdi ki biz kendi kendimize bu maçı "kritik maç" statüsüne sokmuşuz. Bir önceki haftanın Pendik yenilgisi olmasa çok daha rahat çıkıp, daha net bir skorla da dönebilirmişiz. Maç içerisi ve maç sonrası konuşmalarımızda güne damgasını vuran 3 isim olduğu ortaya çıktı. Birincisi, Alpago Cumhur (bilmeyenler için, Alpago'nun bir lakap değil, birebir Cumhur'un ön ismi olduğunu söyleyelim) defansta içimizi ziyadesiyle rahatlatan oyuncumuzdu, diyebilirim ki sahanın en iyisiydi. Kendisi, bu maç yazısının haricinde bir &quo

Sana dün bir tepeden baktım ...

Aziz İstabul !.. Benim de Ankara'ya dönmem ile Tayfanın İstanbul muhasarası sona ermiş bulunuyor. Bu kış kıyamette sırtımıza vuran güneşiyle bizi ısıtan payitahta selamlar olsun. Teşekkürler Aziz İstanbul; hem altın değerinde üç puan aldık senden hem de yürekler dolusu ilham. Şurası bir gerçek ki, sen kazanılmayı, uğrunda savaşılmayı ve ölmeyi kesinlikle hakediyorsun. Yaşamıştır derim, en hoş ve uzun rüyada Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende kalan... En çok böyle görmeyi seviyorum boğazı; dertsiz, tasasız bir ruh hali, parıl parıl parlayan güneş, cebimde fazladan bir kaç kuruş... Hafta içi, mesai saati, trafik, susuzluk, kapkaç, tinerci vs. ile yeteri kadar haşır neşir oluyorken, bana en samimi, saf hallerini sunmasını seviyorum. Ne de olsa ben onu hep mazideki haliyle tanıyorum. Masal başkentinde fazladan bir kaç saat geçirmek elbette güzeldi, ama iyi kalpli üvey annemizin bizleri beklediği aşikar. Dönüşü otobüsle yapmanın en güzel anlarından birisi belki de bir virajı dönün

zafere doğru yürüyelim, inanın çocuklar...

Kazandık! Deplasmanda alınan 3 puanın katme değeri büyük. Tayfa'nın birlikte bir adım daha attığı; yine takım-camia-gelecek ve tavır üzerine kafa yorduğu dolu dolu bir gün oldu; Ankara'dan Haydarpaşa'ya, Eminönü'nde Gaziosmanpaşa'ya, Taksim'den, Karaköy'e, biz yeditepeliye ve o da bize bir şeyler kattı, zafere doğru yürüşüyümüzde... Giderken Bard's Songs'du acaba dönüşte ne olacak; o vertumnus'un takdiri ama şimdi, öncesinden sonrasına, vapurdan Nevizade'ye taşan şarkılarından-marşlarından kalan izlenimler...

23 Şubat'ta, İstanbul'dayız...

Gaziosmanpaşa maçı için trenle İstanbul'a gidiyoruz; yeni bir deplasman yolculuğu daha; rayların izinde, Lokomotif'in peşinde... " bekle zafer şarkılarıyla geçişimizi, bekle bizi İstanbul... " (son İstanbul seferimiz, geçen yıl 13 Mayıs'ta Sarıyer'e olmuştu...enstantaneler; )

Sevgililer Günü dedikleri...

1 haftadır yazacağım, anca fırsat oldu. Bir Sevgililer Günü daha geldi geçti. Güller alındı, öpücükler verildi. Günün nasıl ortaya çıktığına dair hikayeler anlatıldı. Ne kadarı doğrudur bilmem. En çok üzerinde durulan hikaye, St.Valentine (yukarıdaki mozaikli abimiz) isimli papazın, imparator askerlere evlenmeyi yasaklayınca gizlice çiftleri evlendirmeye devam ettiği ve bu durum ortaya çıkınca 14 Şubat günü öldürüldüğü biçiminde. Olaydan sonra o gün "Sevgililer Günü" olarak kutlanmaya başlanıyor. Papaz abimiz, her ne kadar şu tiple çok delikanlı görünmese de belli ki Braveheart'taki bir başka papaz abimizle benzer yapıdaymış. Sevenlerin yanındaymış. Helal olsun diyoruz. Adana'da da Şimşekler, sevdiğinin yanındaydı o gün, antremanda. Ankara'dan biz katılamasak da, pankarttaki duygulara ortak olmamamız mümkün değil. Ben en çok seni sevdim ADS...

Küba'da Oyuncu Değişikliği : Bizim Fidel'den Raul'e

İlk yarı sona erdi. İstatistikleri verelim... İktidarda kalınan süre : 49 yıl Toplam suikast girişimi : 638 adet İsabetli suikast girişimi : 0 Eskitilen ABD Başkanı : 10 adet Alkışlarla saha kenarına alıyoruz "Bizim Fidel"i. Açık mavinin dünyada en çok yakıştığı insanlardan biri olan Maradona'nın kankası, görevini bıraktığını açıkladı. Yerine büyük olasılıkla Raul gelecek. (Gönül burada "genç yetenek Raul" demek istiyor ama o da 70'i devirdi, su muhallebisine döndü adamın yanakları ) Onu sakalları, gülümsemesi, Monica skandalından sonra Clinton'a gönderdiği purodaki mizah anlayışı, "Bir daha dünyaya gelseniz kim olmak isterdiniz?" sorusuna verdiği "Gabriel Garcia Marquez" cevabı, gittiği rock konserleri, efsanevi konuşmasını "Beni lanetleyin. Bunun hiçbir önemi olmayacak, çünkü tarih benim yanımda yer alacak" cümlesiyle bitirişi, yarattığı direniş kültürü ve en önemlisi insana dair bitmez tükenmez sevgisiyle hatırlayacağız.

Ankara Tayfası:pankartın hikayesi, ötesi ve berisi...

( anavarza.zine 'de yayınlandı) Y-Artık bir pankart yaptırmanın zamanı geldi. M-Evet,bolu var,kırıkkale var,istanbul var,yıllar sonra... Y-kaça kaç olsun boyutları?(yogun calısmalar,müdhendislik faaliyetleri..) M-ne yazdıracagız,önce ona karar verelim. Y-adana'dan uzakta demirsporu destekleme uzerine bir mesaj vermeli! M-ama cok uzun olmasın,vurucu olsun! Y-''her yerde seninleyiz''? M-(kem küm)..(mırın kırın)... birkaç gün sonra; M- websitesindeki çocuklarla tanışmanın zamanı geldi artık, öncü olmak lazım. Y-tamam,tarih ve yer belirleyelim. Y-kaç kişi olacağız? M-sen,ben,iki de onlar. Y-iyi bakalım,ufak ufak çoğalıyoruz sanki.(gözler parlar) başka bir gun sakarya cad. K-ne oldu sizin pankart işi? M-bulamadık hala bir slogan,geçen çocuklarla buluştuk; onlar da çok istekli K-nasıl bir şey istiyorsunuz? Y-ya işte gurbeti anlatsın,deplasmanı anlatsın... K-hmm...''GURBETTE DEMİR GİBİYİZ''nasıl? Y,M-(şok efekti) Y-işte buna içilir,şerefe! M-var ya,bu

5.Haftanın Ardından...

Bu hafta alınan sonuçlarla beraber işler biraz karıştı açıkcası. Bundan sonrası daha zor olacak. Sürpriz yenilgi almamamız lazım. Son sırada yer alan Mersin İdman Yurdu ile ilk sırada yer alan Karabük arasında sadece 6 puan fark var. Her şey olabilir. Alttakilere kötü takım diyemeyeceğimiz gibi, üst sıraların da yerini garantilediğinden söz etmek abes olacak. Pendik yenilgisi olmasaydı biraz daha rahattık. Şimdi GOP deplasmanı kritik. Mutlak 3 puan lazım. 5 maçta 7 puandayız. Türkiye Kupası gruplarında 4 maçta 9 puanımız vardı bizim? Grubun 3 katılımcısı Süper Lig ekibiydi. Annemin süper bir lafı vardır, izninizle hatırlatacağım: "Demek ki neymiş, isteyince oluyormuş!"

Adana Demirspor - Pendikspor : 1 - 4 (17.02.08)

Geçen haftaki Erzurum yenilgisini daha kolay anlatabiliyor insan kendine. Türkiye Kupası kaynaklı haftada 2 maç yorgunluğu, Erzurum'un soğuğu, deplasman maçıydı falan derken kabullenmek belki de daha kolay oluyor. Bu haftaki daha kötü şimdi. Hem evindesin, hem dinlenmişsin hem de skor daha farklı. Yine de iyiye yormak lazım, moral bozmamak lazım.Ligin ilk yarısının ortasındayız. Toparlanmak için iyi bir fırsat belki de. Hafife mi alıyoruz bazı rakipleri, baştan favori olmadığımız maçlarda daha mı iyi oynuyoruz bilmiyorum. Özgür Nasuh'la İlker Casillas oynamamışlar. Yenilgiyi onlara bağlamak yersiz. Ancak bir an önce dönsünler istiyor gönül. Haftaya GOP deplasmanı...Kötü gidişe son artık. Özgür GOP'a yetişmese de iyileşince ilk maçında atacak 2 tane, bana sözü var :) (Fotoğraf kaynak : http://www.yeniadana.net/web/HaberDetay.aspx?id=20581 )