Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Haziran, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yücel İldiz

"Demirspor'a yakışan isimler olsun" demiştik, transfer dönemi ve teknik direktör arayışları için. Yücel İldiz ismi bu açıdan içimizi acıtan bir isim olmadı; hatta sevindirdi. 1995-96 sezonundan sonra ikinci kez Adana Demirspor'a teknik direktör olan Yücel İldiz'den, tıpkı Orduspor ve Karabükspor'da olduğu gibi yine bir başarı hikayesi yaratmasını bekliyoruz. Haydi hayırlısı; kolay gelsin hocam!

Emre Selen'li Milliler Finalde

Akdeniz Oyunları'nda U-19 milli takımı finale kaldı. Kadrosunda Emre Selen'in de yer aldığı U-19'lar, Tunus'u 2-0 mağlup etti. Yarı final maçında kaleyi koruyan Adana Demirsporlu Emre Selen, turnuvada ilk kez 11'de sahaya çıktı. Emre, daha önce Bosna-Hersek maşında da kalecimizin kırmızı kart görmesi sonrası oyuna girmişti. Akdeniz Oyunları futbol branşında 1993, 1997 ve 2005'ten sonra yeniden finale kalan Türkiye, grup maçlarında mağlup olduğu Fas ile altın madalya mücadelesi verecek. Tebrikler Emre, tebrikler gençler!

Erman ÖZGÜR Kalmalıdır

Sosyal medyada birçok kesim tarafından da kaptanın kalması gerektiği hususu dile getiriliyor. Ben de bu konuda fikrimi dile getireyim dedim.   Öncelikle hissiyatımı söyleyeyim. Erman Özgür ile sözleşme yenilenmeyecek. Zira zihniyet değişiminin olmadığını düşünüyorum kulübümde.   28 maç boyunca maç başı ücretlerini alamayıp play-off oynamış olabilir bu takım. Hatta bunda takımı bir arada tutmak açısından kaptanın büyük rolü de olabilir. Ancak hissiyatıma göre bu zihniyet der ki; tamam da futbolcuların federasyona gidip gitmeyeceğini de aynı kaptan belirliyordu. Yani takım üzerinde etkisi vardı.   Bu zihniyet takım üzerinde etkisi olan, onu yönlendiren, gücüne ortak olan kişi istemez bünyesinde. Her ne kadar kaptanlığın görev tanımında bu olsa da bunu istemez. Bence olay bundan ibarettir. Kalan kısmında yazacağım değerlendirmeler sadece görünen şeylerdir ve aslında laf-ı güzaftır. Transferler için Yücel İLDİZ beklenecekse (Juninho'yu hariç tutuyorum) diğerleri için nede

Juninho'dan İyi Haber

Taraftarın kalmasını çok istediği ve yönetimden bu konuda adımlar atılmasını istediği Juninho'dan iyi haber geldi. Juninho ile 3 yıl daha Demirspor'da olduğu bilgisi geldi. http://www.adanademirspor.org.tr/haber-detay.asp?newID=1142 Şener ve Rıdvan ile de anlaşıldı. (Rıdvan'a sevinmek pek mümkün değil!) Kulübün resmi web sitesinin transfer haberleri konusunda aktif olmasını ve gelişmeleri duyurmasının da olumlu bir gelişme olduğunu not düşelim.

Transfer Dönemi Klasiği...

Bir transfer dönemi klasiği olarak spekülatif haberler yine devrede; o oraya gitti bu buraya geliyor diye havada uçuşan haberler... Bu haberlerin büyük çoğunluğunun menajerlerin ve bağlantılarının "uçurduğu" haberlere dayanıyor. Elindeki futbolcunun piyasasını artırmak için yapılan nabız yoklamalar! Adı bir iki gündür Demirspor'la anılan Kasımpaşa'nın golcüsü Adem Büyük, kişisel twitter hesabından (@AdemByK21) Demirspor'la görüşmediğini söyledi. Adana Demirspor'un şu ana kadar gerçekleşen tek transferi Tavşanlı Linyit'ten Mesut Saray oldu. 1987 doğumlu oyuncu 2 sezondur Linyit'teydi; öncesinde de uzun süre Çanakkale Dardanel forması giydi.

Görüş Alışverişi Devam Ediyor

Kongre öncesi ve sonrası, memleket gündeminin izin verdiği ölçüde, Şimşekler Grubu ile temasımız aynı yoğunlukta devam ediyor. Görüş alışverişi içerisinde yeni öneriler ortaya çıkıyor. Ankara Tayfası, taraftarlıktan gelen gücünü kullanmaya devam ediyor her zamanki gibi! Yönetimle de bu doğrultuda temaslar oldu ve olacak. Ankara'da yakın zamanda bir buluşma ile gelişmeler paylaşıp kendi aramızda da bu konuları konuşacağız. Onur Biçer bu yönde Facebook duvarımıza bir duyuru bıraktı. Orayı takip edebilir isteyenler.Tarih ve zaman netleşince buradan da yeniden duyuracağız.

Direnen Demirspor - Duran Demirspor

Memleketin her yerinde anti-otoriter halk hareketi içinde iktidara direnenlere, polisin aracılığı ile muktedirlerin neler yaptığını gördük. Can bile aldılar! gözümüzün içine baka baka adam öldürdüler. Vatandaş, sana boyun eğmem dedikçe, eğdirmeye çalışanlar kafamıza vursa da halk yeniden bir yol buluyor. Bu kez de duruyor! Farklı şehirlerde yüzlerce insan durarak tepkisini veriyor iktidara. Biz de yer yer direniyoruz yer yer olduğumuz yerde duruyoruz Demirspor yönetimlerine karşı. Hangisi daha iyi bilemiyorum. Ama tepkimizi öyle ya da böyle vermeyi her kesim gibi biz de öğreniyoruz... Bazen konuşarak bazen susarak. Durduğumuz yer, ilkeli tavrımız!

Demirspor'a Yakışan İsimler Olsun

Yönetimin belli olmasıyla birlikte transfer dönemi başlayacak. Mustafa Uğur ile yollar ayrılmış ve sportif direktörlüğe eski oyuncularımızdan Bayram Oral getirilmiş. Eski hataları, acıları, kızgınlıkları unutmak-aşmak gündemimizdeyken, bundan sonrası için ilk adımların güven verici şekilde atılması lazım. Transfer sezonu için her zamanki beklentimizi hatırlatalım: Teknik direktör ve futbolcu tercihlerinde Demirspor camiasını utandıracak, bize yakışmayacak isimlere kulübümüzde yer vermeyelim. Bugüne kadar gittiği her camiada başarısız olmuş, isimlere yeni başarısızlık deneyimi için Demirspor'un kapısını açmayalım. Tabii ki bu sözleri önce Ümit Özat ve Yılmaz Vural gibi isimler için yazıyorum. Bu isimler olmaz!

Utanmayı İsterken...

Altınordu maçı öncesinde futbolcular idmana çıkmazken parasızlıktan, başkanlık söz konusu olunca muslukları açanı unutmuyoruz. Taraftarın sesini, paramla döverim tarzı yaklaşımla bastırmaya çalışanları unutmuyoruz. Plaka projesinin baltalanışını, destek verilmeyen, rafa kaldırılan kredi kartı projesini unutmuyoruz.  Kendi taraftarına dava açanları unutmuyoruz. 'Adana' kazansın diyenleri unutmuyoruz. Taraftarın istifa yürüyüşünde bastıracağı afişleri diplomatik manevralarla engelleyenleri unutmuyoruz.  28 Mayıs yardım gecesinde telefonlara çıkmayanları, üç kuruşu bu kulüpten esirgeyenleri unutmuyoruz.  Renkten renge giren kravatları, flamaları unutmuyoruz. Kimseden fikir almam, kendi bildiğimi okurum yaklaşımlarını unutmuyoruz.  Unutamadıklarımız voltranı oluşturmuş başımıza gelmiş. Amacım köstek olmak değil, zaten gücüm de yetmez. Unutmadığımızı, unutulmayacağını unutturmamak adına bir kez daha yazıyoruz hepsi bu. Adana, silkelenip boyund

Yeniden Mustafa Tuncel

Aşağıda Göktuğ'un yazdığı gibi, alternatif çıkmayınca, yeni isimler kendini göstermeyince, gösterir gibi olanlar sözlerinin arkasında durmayınca, dönüp dolaşıp aynı isimler Demirspor başkanı oluyor. Mustafa Tuncel, bugün yapılan kongrede 4. kez Adana Demirspor başkanı seçildi. Tuncel, cezaevinden çıktıktan sonra Demirspor yönetimi için en güçlü aday olarak gösteriliyordu. Şu anda kaynak yaratma ve mali destek bulma konusunda Adana'da Tuncel'den daha güçlü bir isim görünmüyor. Yönetimine eski başkanlardan Mehmet Gökoğlu'nu da aldı. Her iki isim de Demirspor taraftarının çok sevdiği, iyi andığı isimlerden değil. Blogun takipçileri, onlar hakkındaki genel düşüncemizi biliyor. Bilmeyenler de blogta kısa bir arama yapıp bunlara ulaşabilir. Bu iki isimden de kendileri hakkındaki olumsuz düşüncelerimizi tersine çevirecek girişimler bekliyoruz. Demirspor'u iyi yönetmelerini bekliyoruz. Hepsi bu. Tuncel, kongre'de yaptığı konuşmada taraftarla birlikte bu işi götürm

Alternatif Yaratamamak

Alışılagelmiş kongre süreçlerinden birisini daha yaşıyoruz. Demirsporun matematiği hiç değişmiyor.Mustafa Tuncel adaysa başkan oluyor. Öyle bir hiyerarşi var ki söylenilenlere göre geçen sene memleketin ileri gelenlerinin inadını kıramadığı Gökoğlu bile sorgusuz sualsiz ikinci adamlığı kabul ediyor. Diğer isimler ise kemikleşmiş 15-20 kişilik yönetici torbasından seçilecek 8-9 kişiden oluşuyor. İşin taraftar kısmına bakarsak kongre sürecinde bizde aynıyız. Her seçin öncesi yazıyoruz. Artık kalıplaşmış yorumlar var. Bir kongre jargonu bile edindik diyebilirim. Yıllardır aynı yolu deniyoruz ama bir sonuç alamıyoruz. Tek liste ile gidilecek seçimde sonuç belli gelecek isimlerde. Bana kalırsa alternatif yaratıp gelecek isimleri değiştiremiyorsak sezon öncesinde ve sezon boyunca gelecek yönetimin aldığı kararlarda fikrimizi nasıl beyan edebiliriz. Onların kafasında taraftar bu duruma ne der fikrini nasıl canlı tutabiliriz bunun yollarına bakmak lazım. Bunun için daha ilk

Halk Hareketi Devam Ediyor

Gezi Parkı'nda başlayan halk hareketi tüm yurtta devam ediyor. Dün Taksim'de, Kuğulu Park'ta, İzmir'de her renkten formalı "çapulcu" sokaktaydı; hareketi büyütmeye devam etti. Halk sokaktaysa korkuya geçit yok. Siz de giyin Demirspor formanızı, sesinizi yükseltin, korkuya geçit vermeyin. Tayfa'dan Okan Akdoğan, Hem İstanbul'da hem Ankara'da Demirspor formasıyla direnişteydi, onun yazdıklarını, yaşadıklarını paylaşıyoruz: "Direniş'te Asıl Yaşananlar Nefes almak zordu Ankara'da. Çünkü birileri ciğerlerimi kesiyordu İstanbul'da. Fakat cuma günü iki çok önemli sınavım vardı. Fazla büyük bir olay yoktu ama yüreği titriyordu insanın. Ve deplasman yolculuğu başladı sınavlardan sonra.  Daha varamamıştık ki İstanbul'a kara bir haber geldi gecenin 4 buçuğunda. Ankara diyordu mesajda. Ardından bir de İstanbul. Yol bitmedi, bitmek bilmedi. Sabah vardık. İstikamet İstiklal'di. Birçok direnişçi mahsur kalmıştı parkta. Arada

Kongreye Giderken - 2

Ülkemin can acıtan yoğun gündeminde, gözler buğulu iken ve yine övünürken Demirsporumun taraftarıyla, hiç mi hiç giresim yok aslında Demirspor ile ilgili çirkin konulara. Lakin yazsam olmuyor, yazmasam olmaz. Mevcut yönetimin transfer politikasına ilişkin bir şeyler de karaladım ama bu gündemde ona yer yok, bekletiyorum.  Dün yine kongremiz vardı. Kongre tarihini duyduğum anda bir hafta ertelenir, aksini bünyemiz kaldırmaz demiştim. Demirspor artık kongre rezilliklerine, "sahiplenilme" gibi alçaltıcı kavramlara, aday olmayıp da olanlara, kulislere aşina. Bir de buna baş kaldıranlara... Bugün Selahattin AYDOĞDU bir açıklama yapmış, yanlış hatırlamıyorsam Haberads'de okudum ama siteye erişimde bir sıkıntıları var herhalde teyit edemedim, aynı haberi Demirsporplatformu'nda da gördüm. Biraz yorumlamak istedim. AYDOĞDU diyor ki; camia beni isterse ben varım. Diğer bir ifade ile diyor ki; benim aday olmam için camia beni istemeli. Yani Demirspor'a başkan o

Her şey yolundayken...

Bu gece Tunalı'da, Kızılay'da çoluk çocuk bin farklı görüşten insan eğleniyorken, mutluyken, kimseye dokunmazken Ziya Gökalp'ten yine gaz yedik, yine dağıtılmaya çalışıldık, yine canımıza kast edildi. İzninizle, bunca yorgunluğun ardından, kendim yazarak anlatacak güçte olmadığım için derdimi anlayan bir Ekşi Sözlük entry'sinden alıntı: "polis ziya gökalp'te çok "cici"ydi bugün.  ama ben tanıdım onları, kafama hedef alınan kapsülleri atan ellerini, gece ara sokakta pusuda sırtıma inen joplarını, küfreden ağızlarını, kin dolu gözlerini... görünce tanıdım.  alnına kurşun sıkılanları, yaralı halde tekmeler ve joplarla dövülenleri, basılan revirleri, üzerine araba sürülenleri unutmadım. unutmayacağım da... yurdofil" Biz, barışçıl olabilmek için elimizden gelen her şeyi yaptık. Tüm saldırılara, küfürlere, kışkırtmalara karşı barıştan yana tavrımızı koruduk... Saldırdılar... Yarın grev var....Direniyoruz, direneceğiz... Çiçeklerle, dans

5. Günün Şafağında...

Ankara'da direnişin 4.günü geride kaldı-kalıyor. Şu an itibariyle Bestekar-Tunus-Kennedy'de ve Kolej'de çatışmalar sürmekte. Telefonla ulaşabildiğim arkadaşlara bilgiler vermeye gayret ediyorum elden geldiğince zira olur olmadık çok bilgi dolaşıyor. Durum temel olarak şudur: Ankara'da 4 gündür halka polis şiddeti uygulanıyor. Provokatörler var mı? Eylemciler orayı burayı söküyorlar mı? İş amacından saptı mı? 2 Ağaç için mi? Kimisi meraktan/endişeden, kimisi sırf kışkırtma amaçlı olarak sorulan bunlara benzer binlerce soru olduğunu biliyorum. Tekrar etmek zorundayım, işin temeli şu: Ankara'da 4 gündür hayatımıza kast edecek şekilde polis şiddeti görüyoruz. Her şeyin sorumlusu, her sorunun cevabı bu, bu kadar. Şu an bu bloga bu yazıyı girebiliyor olmamın, hayatta olmamın tek sebebi şans. Resmi olarak henüz açıklanan 3 ölüden biri de olabilirdim, olabilirdik... O nedenle lütfen özellikle anaakım medyada her ne söylenirse söylensin, güvendiğiniz, bildiğiniz, eş

Güngören Maçı ve Türkiye

Az önce baş belası olarak lanse edilen twitter üzerinden okudum ve mutlu oldum. Onca direnişten sonra Adana'da sağduyu kazanmış. Polis çekilmiş. Polisin çekilmesi ile birlikte olaylar bıçak gibi kesilmiş. Demek ki; insanlar patlama anlarında baskılanmasalar, ses vermelerine izin verilse, dar kalıplara sokulmaya zorlanmasa gergin ortamlardan bayramlar yaratmak mümkün olacak. Demek ki, aslında artan gerilimin sorumlusu halk değil, Adana direndi ve kazandı. Umarım kalıcı olur.  Yaşayanlarda ağır travma yaratan Güngören maçından bahsedeceğim ülkemizde yaşanan olaylar doğrultusunda. Tribün psikolojisi ile bakacağım Türkiyeme.  Konya'da yılların yıkımını atma imkanı elimizin altındaydı. İnanılmaz bir taraftar üstünlüğümüz vardı. Her şey lehimizeydi. Karaktersiz başrol oyuncuları dışında. Son dakikalarda yediğimiz gol sonrasında yaşanan yıkımın tarifi yoktu. Hak etmediğimiz liglerde, hak etmediğimiz sahalarda, hak etmediğimiz isimlerle oynamaktan bıkmış, arzulu bir taraftar

Halk Hareketi

Türkiye halkı, silahsız-desteksiz-medyaya rağmen bir hareket yarattı ve yılmadan sürdürdü mücadelesini 2 gün boyunca. Dediğim dedik çaldığım düdük diyen, benden olmayan herkes çapulcu diyen zalim bir iktidar, halkı tarafından sorgulanıyor. Bugün artık iktidar yasal olabilir ama meşru olup olmadığı tartışılır halde. Demokrasiyi 4 yılda bir sandığa gitmek, en çok oyu alanın yönetimi zannetmek tarih boyunca yapılan yanlışlardı. Bunu sadece AKP hükümeti değil, gücünü sonsuza kadar süreceğini zanneden bütün diktatörler yaptı. Tarih, bize öğretir; tarihten öğrenmek gerekir. Kimsenin hükmü sonsuza kadar sürmedi, sürmeyecek; halk sözünü sadece sandıkta değil sokakta da söyleyecek. Eğer söz söylemesine izin vermezseniz, o zaman başka yollar da deneyecek; başka yolu yok bunun! Türk polisinin vahşi uygulamaları, apayrı bir tartışma konusu ama insanları öldürmeye meyletmesi halkın unutmayacağı bir durum olarak da hafızalarda yer etti Başbakan, kışkırtıcı cümleleri ile kitleyi canlı tutmayı

İnsanları Bu Noktaya Siz Getirdiniz...

Şu anda yaşam alanlarımız savaş alanı. Tayfa'dan kardeşlerimiz dışarıda. Bir araya gelemediler. Kendi yaşam alanımıza sokulmuyoruz. Bizim can güvenliğimizden sorumlu olanlar bizim canımıza kast ediyor. Bu kabullenilebilir bir şey değil. Bu bir MHP, BDP, CHP meselesi değil. Bu bir siyaset meselesi değil. İnsanlar, kendi ülkelerinde "yaşadıklarını" hissetmek istiyorlar. Neden bu noktaya geldik, bunu sormak yerine, bunu sormak isteyenin eline cetvelle vurmaya yeltenen öğretmen edası var idarede. Kusura bakmayın artık öyle öğrenciler yok. Et de benim kemik de. Bizim üzerimizde tasarruf hakkına sahip değilsiniz. Bugünlerde yaşananları sadece bir AVM meselesine indirgemeyemezsiniz, ağaç kesimi meselesine indirgeyemezsiniz.  Cumhuriyet Bayramı'nda Cumhuriyet Savcıları cumhuriyete sahip çıkan cumhura dava açtığında bu noktaya yolculuk çoktan başlamıştı.  Otobüslerde Türk Bayrakları aranır olduğunda yolculuk hızlanmıştı.  Değerlerimize hakaret ettiğinizde yolculu

Direniş Var!

Senin sıktığın biber gazını, Adanalı sabah kahvaltı niyetine yer...

1 Haziran Cumartesi, direnişe devam: 16.00 Ankara Güvenpark 19.00 Adana Atatürk Parkı