Son beş maça girerken düşme potasında yer alan takımlarla mücadele edeceğiz. Belki de düşen takımı biz belirleyeceğiz. Play-off yolunda güçsüz fakat düşmemek için can çekişen takımlar ile oynayacak olmak bize avantaj mı dezvantaj mı sağlayacak bunu takımımızın maçlara bakışı belirleyecek.
Düşme potasındaki takımlar bugüne kadar iyi futbol oynamadılar. Bu dakikadan sonra da iyi futbol oynamayacaklar. Bundan sonra yapacakları tek şey hırslarını ortaya koymak, tekmeye kafa uzatmak, baskı kurmak olacaktır. Eğer takımımız bu maçlarda sabırlı olursa, mücadeleden kaçınmazsa bu durumu avantaja çevirerek hedefe ulaştıracak puanları alacaktır.
Onun için önümüzdeki maçlarda kapasite olarak bizden aşağıda olan takımlar ile oynayacağımızın bilinci ile kontrollü bir oyun oynayıp rakiplerin stresli ve galibiyet odaklı oyunlarını avantaja çevirmeliyiz. İlk yarıdaki rakibi bekleyen kontra atak üzerine kurulu oyun yapımız önümüzdeki maçlarda bizi hedefe ulaştıracaktır.
Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu. Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar. Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek. Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem paramparça oldu. Ta
Yorumlar