(kaldığı yerden devam) 1998 Dünya Kupası, bizim için "sarsıcıydı". Grup maçları bitmek üzereyken, Ceyhan merkezli deprem, birçoğumuzun yaz aylarını derinden etkiledi. Bizim apartman biraz daha derinden etkilenmiş olacak ki, birkaç hafta içinde ev değiştirdik. Bu nedenle bir turnuva finalini daha zar zor izleyebildim. Yeni evde henüz televizyonu ayarlayamanın hezeyanı ile yeni komşularımızın kapısını çalmak zorunda kalmıştım. İyi bir tanışma! Bu turnuvada, Danimarka, Nijerya, Hollanda, Hırvatistan aklımda kalmış. Bir de Jamaika! Bu kez sürpriz üçüncü, Hırvatistan'dı. '96'dan kalan antipatimizi bir nebze dindirdiler. ABD-İran maçı ve İran'ın galibiyeti de farklı duygular hissettirmişti. Bir diğer siyasi anı da, kupayı kazanan Fransa'da, faşist Le Pen'in siyah ağırlıklı bir milli takımın başarısını kabullenmemesiydi. Le Pen'in "black, black, black" çıkışına karşı, takımı sahiplenenler "black, blanc, beur" diyorlardı, yani siyah, be