Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İBB Maçı ve Sonrası

Stada gittik, sıcak havada üşüdük, güneş geldi ısındık, sahaya döndük buz gibi olduk. Bizim özetimiz bu, çok yazmanın anlamı yok.   Maça gelince ilk yarı daha iyiydik. Olabilir, gol de yiyebilirdik ama net pozisyonlar bulduk, bir tanesini atabilsek direncimiz bu kadar düşmezdi, atamadık.   İşte bizi bizden eden de bu oluyor aslında. Futbol insan oyunu, hata da olur, geriye de düşebilirsin, iki de fark olabilir, ama hırs da insana özgüdür. Saldıracaksınız; yenilecekseniz ayakta yenileceksiniz, dayak da yeseniz siz de vuracaksınız. Yıllardır bunu arıyor bu taraftar. Olmayınca da ne dese haklı, ne desek haklıyız. Günün üzüleni ve haklısıyız anlayacağınız.   Grup gelemedi maça, yazıklar olsun sebep olanlara. İstanbul Tayfası her zamanki gibi aratmamak için elinden geleni yaptı ama bir yere kadar. Grup olsa belki o topçuları diriltirdi ama yoktu.   Futbolcular ile ilgili ne diyeyim, elimi kime atayım. Mehmet Batdal bir poziyonda ipe dizdi bizimkileri, ipe dizilenlerde bir

İstanbul BB:4-Adana Demirspor:0

Zirve yolundaki takımlara karşı tutunamıyoruz. Ankara ve Ordu'dan sonra İstanbul'da da dağıldık, ilk kez 4 fark yedik. İlk yarıda kaçan pozisyonlar vardı ve ikinci yarının başında yenen ikinci golle oyundan koptuk. Bu kadar çok pozisyon harcamak direncimizi düşürüyor ki defans hattımız zaten evlere şenlik! Burak Keskin, el bombası görevine devam ederken, 94lü Enver Cenk, Keremcan'ı dağıttı, bir gol bir asisyle yıldızlaştı. Bir diğer genç oyuncu Ömer Sokullu da gol atanlar arasındaydı. Deneyimli-genç dengesini tutturmuş Belediye, bizim yöneticilere de iyi bir mesaj verdi. Bu tokat artık takımı uyandırır mı?

Efe Eski Takımına Karşı

İstanbul BB ile 2003-2004 sezonundan beri oynamıyoruz.  Son maçta 5-1 yenilmiştik, o sezon küme düşmüştük. Toplamda 6 maçta 4 mağlubiyet, 2 beraberliğimiz var. Bizimle beraber düşen İzmirspor'un kadrosunda yer alan Efe İnanç, ertesi sezon İstanbul BB'ye transfer olmuştu. İşte o Efe, 2004'ten itibaren 9 yıl formasını giydiği İstanbul BB'ye karşı forma giyecek. İstanbul BB'yi hem turuncu renkleri hem de temsil ettiği değerlerle sevmemiz mümkün değil. Tek iyi yanları Efe'yi bize kazandırmaları ve Bozbaykuşlar geyiği! Olimpiyat Stadı'ndaki ilk maçımızda BB'ye karşı ilk galibiyetimizi alalım.

Barış Atay serbest!

Demirspor'un güzel çocuğu Barış Atay, olması gerektiği gibi, serbest. Beraberinde gözaltına alınan diğer herkesle birlikte. Geçmiş olsun Barış kardeşim... Çıkar çıkmaz dediğin gibi, tarih hepimizi yazacak. Aynı tarih, bazılarını affetmeyecek...

Deplasman Galibiyeti Gerekli

Bu sezon deplasmanda maç kazanamadık. Mustafa Uğur'un fark yaratabilmesi için bu engeli de aşması gerekli. Takımın kolay gol yeme alışkanlığını aşması bunu başarmak için ilk adım. İki haftadır, bu konuda önlem alınıyor gibi göründü. Dış sahada 4 beraberlik, 7 atılan ve 13 yenen gol var. Ankara ve Ordu deplasmanlarında 3'er gol yedik. İkisinde de garip goller vardı. Trabzon ve Samsun'daki maçlarda öne geçmiştik; başabaş oyunlarda beraberlikler geldi. Bu hafta İstanbul BB deplasmanında ilk galibiyetimizi almamız gerekiyor.

Öğretmenler Günü

Dün öğretmenler dayak yedi yine devletten. Çünkü onlar eğitimin tektipleştirmesine karşıydılar. Karşılarındaki "uniform", tektip kıyafet tektip kafa onları anlayamazdı. Tıpkı Gezi'deki çeşitliliği anlayamadığı gibi. Tektipleşmeye boyun eğmeyen öğretmenlerimizi hala hatırlıyor ve seviyoruz, diğerleri ise geçmişin karanlığında kaldılar. Aslında 5 Ekim olan ama12 Eylül'ün 24 Kasım'da kutlanmasını uygun gördüğü Öğretmenler Günü de dünkü gadiseyle birlikte, eğitimin tek başına bir anlam ifade etmediğini gösteriyor.

Adana Demirspor:3-K.Maraş:0

14 haftadır ilk kez gol yemeden kazandık, 8 hafta sonra 3 puanı bir arada gördük. Rakip ligin dibinde de olsa yine de sevindirici. Bir yerden başlamak gerekiyordu, o nokta burası olsun. Artık işler yolunda gitsin! Takımın özgüven kazanması açısından önemli bir galibiyet. Gol geciktikçe stres arttı, rakibin pozisyonları da can sıktı. Mehmet Eren'in iki golüyle rahatladık, Aybars da ilk golünü kaydetti. M.Eren biraz kıpırdadığında takımın oynadığını sezon başında beri söylüyorduk. Böyle zor zamanlarda, birinin çıkıp düğümü çözmesi şart oluyor. Skoru değiştire oyuncuya sahip olmak her zaman avantaj. Mehmet Eren'in bu tecrübesini daha sık konuşturmasını bekliyoruz. Kadroda kaptan Efe'nin olmaması sürprizdi. Keza 11'in sabitlerinden Rajnoch da yedekti. Bu değişikliklerin kalıcı mı olacağını yoksa M. Uğur'un kısa vadedeki uyarıları mı olduğunu zamanla göreceğiz.

Taraftar Yönetimden Daha Olgun

Bir süredir yönetim krizinin Mustafa Uğur'un apar topar getirilmesi ile başlamadan bir çırpıda bitirildiğini görüyoruz.   Ve yine bir süredir, insanların temelden değişmeyeceğine dair düşüncelerimizin doğru olduğu yönünde işaretler alıyoruz.   Açalım biraz konuyu.   Adana Demirspor 13 haftada 13 puan almış, kağıt üstünde iyi oyunculardan kurulu ama takım görüntüsünden uzak bir halde. Savaşanlar ve gizli işsizler var kadroda.   Üstelik iyi oyuncular olduğu kabul edilse de ligin en yaşlı ortalaması ile oynuyoruz.   Defansımızda bariz hatalar yapılmasına karşın defansa ağır yaptırımlar uygulanmazken, bu defansın yaptığı hataların yanında masum kalacak bir hata yapan gencimiz Emre ise formadan uzaklaştırılıyor.   Yönetime gelince kalıcı gelir projesine ilişkin ne bir adım atılıyor, atılıyorsa da açıklama getirilmiyor.   Gençlere önem verilmesi vaatleri yine onların profesyonel yapılması ile sınırlı tutuluyor.   Borçların artacağı zaten beyan edilmişti.

Mustafa Uğurlu Haftalar

Mustafa Uğur, tıpkı geçen yılki gibi takımı dip notkada devralıyor. 13 haftada 13 puan toplayan bir ekip; geçen yılın 7 puan gerisinde. Uğurlu haftalar, İBB dışında alt sıralardaki takımlarla oynanacak maçlarla ilerleyecek. Devre sonunda kadar, son maçta BAY geçiyoruz, 5 haftada 12-13 puan toplayabilmesi gerekiyor ki geçen seneki noktada tamamlayabilelim devreyi. Mustafa Uğur, 5'te 5 yapar mı, (en azından 5'te 4) bilinmez amaarka arkaya galibiyetlere ihtiyacımız olduğu kesin. Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da son düzlüğe alt sıradaki takımlarla yapılacak maçlarla giriyoruz. Bir yandan avantaj, bir yandan dezavantaj. Onlar da bizim gibi ligi biraz daha yukarıda bitirmek istiyor. Uğur'un takımda adaleti sağlayıp, ilk 13 haftadaki çalışan ama sonuç alamayan takım görüntüsünden çıkararak, sonuca giden bir takım haline getirmesini bekliyoruz.

Fatih Terim-Adana (Demirspor) Bağlantısı

Milli maç nedeniyle Adana'da bulunan Fatih Terim, tesislerimizi ziyaret edip başkan ve yöneticilerle görüştü. Terim'in Demirspor'un simge isimlerinden biri olup olmadığına dair Adana Futbolu kitabında kısaca yer vermiştik. Adana'dan çıktıktan sonra böyle "özel günler" dışında pek yolu düşmeyen, Demirspor için çaba harcamayan, Türk futbolundaki ağırlığını azıcık da olsa Demirspor için kullanmayan bir Terim var. O, Galatasaraylı Terim. Benim açımdan onun dışında bir sıfat yok. Adana ve Demirspor ile bağlantısı gönül düzeyinde olabilir ancak somut olarak gördüğümüz bir gerçeklik, lehimize bir durum yok. Bunun dışında, Adana'nın ötesinde, Milli takım ve Galatasaray'daki sportif başarılarına rağmen, futbolun daha iyi şekilde yönetilmesi noktasında Terim'in öncü olmadığını söylemek mümkün. Tersine, futbolumuzdaki garip ilişkiler ağının merkezinde yer alan isimlerden biri. Milli maçtan bu yana yapılan Terim güzellemeleri nedeniyle böyle bir notu kendimce

Ankara Tayfası Burs Ödemesi

Bugün oldukça önemli gördüğümüz bir organizasyonun ilk adımını attık. Binbir yokluk içinde bir avuç Demirsporlunun küçük destekleri ile hatırı sayılır bir havuz oluşturduk. Aylık 360 TL toplama taahhüdü aldık ve bunu ilk ay için başardık. Bu havuzdaki parayı Ankara'da okuyan dört Demirsporlu kardeşimize 90'ar TL olarak dağıttık. Sürekli olmasını ve büyümesini umut ediyoruz. Burs dağıtımı konusunda havuza katkı koyanları Pazartesi günü bilgilendireceğiz. Çok teşekkür ederiz. 

Adana'da Milli Maç

Cuma günü Adana'da Milli Takım'ın Kuzey İrlanda ile hazırlık maçı var. Pek çoğumuzu heyecanlandırmayan bri durum. 5 Ocak gibi yakın zamanda tarih karışacağı anlaşılan bir statta, bir veda niteliğinde uyduruk bir hazırlık maçının oynanması Adana'nın üvey evlat muamalesi görmesinin somut bir örneği. Resim olarak 16bin kapasiteli ve en azından içerideki her maçını bu kapasiteyi zorlayan bir takımın bulunduğu şehirde epi topu 5. kez milli maç oynanması, milli takımı neden milli olmadığının; neden pek kişiyi heyecanlandırmadığının göstergesi. Yeni yaptıkları birbirinin aynı statlarda, mesela şampiyonluk maçlarında bile dolmayan Kayseri'de ısrarla oynatılan maçlar varken futbola ilgisi belli Adana'nın ve 5 Ocak'ın kenarda köşede unutulması, bu kentin temsilcilerinin vekillerinin belediye başkanlarının ayıbıdır. Maç biletlerinin en ucuz 20 tl olması, maratonun 35, kapalının 60 tl olması da, bu hazırlık maçına Adanalıların ilgi göstermesinin beklenmediğinin bir kanıt

Kupada Rakip Bursaspor

Kupada 4. turda Bursaspor ile eşleştik. Maçlar, 3-4-5 Aralık'ta oynanacak.   http://www.tff.org/default.aspx?pageID=267&ftxtID=19354 Bursaspor'la doğrudan olmasa da Adana'da oynanan Beşiktaş maçı üzerinden bir gerginlik var. Yıllardır karşılaşmayan iki takımın taraftarları, internet üzerinden gerilimi artırıyor. Tribün yasaklarının tam da bu sanal gerginlikler bahane gösterilerek uygulandığı düşünülürse, kendimiz için biraz daha sukunet talep etmekte fayda var.

Vali Coştu

1930'larda Valiler, CHP'nin il başkanları olarak atanmıştı. Yeni kurulmaya çalışılan düzenin eli olu her yere uzanmalıydı. Parti eliyle yürütülen siyasetin devlet-hükümet çizgisi kalmamıştı. Her şey tek bir bütünün parçasıydı. Günümüzden baktığımızda pek de demokratik gelmiyor bu uygulama. Zaten demokrasi götürmek için yapılmış hamleler değildi bunlar, henüz cumhuriyet kuruluyordu. Demokrasiden artık birlik bütünlüğü değil farklılığın gözetilmesini anlıyoruz. Ama gelin görün ki devlet-hükümet ayrımının birbirine geçmesi, Valilerin merkezin emir eri olması durumu aynen devam ediyor. AKP'nin hükümet olmaktan çıkıp devletleşmesi ile birlikte, o çok eleştirdikleri 1930 Türkiyesi'ne geri dönüyoruz. Hem de ileri demokrasi iddasını yaşarken. Bunun son örneği, bizim toprklarda oldu: Adana Valisi Coş, vatandaşına gavat deme cüretinde bulunuyor. Hani bir zamanlar halk denize saldırdığı için vatandaş denize giremiyordu ya, aynı mantık. Vatandaşın sesini çıkaranı, protesto eden

Üni-Adana Demir Anıtkabir'de

Üniversiteli Adana Demirsporlular yeniden Üni-Adana Demir adıyla harekete geçti; ilk etkinliklerini de bugün 10 Kasım'da Anıtkabir ziyaretiyle yaptı. 

Manisaspor:1 - Adana Demirspor:1

İkinci Mustafa Uğur galibiyeti yine bir ilkle başlayabilirdi; ucundan kaçırdık. Aslında ilk kez 90 dakika gol yemedik, uzatmalarda puanı verdik! 7 maçtır kazanamıyoruz; 5'inde berabere kaldık. Zirve mücadelesindeki bir rakipten deplasmanda puan almak kağıt üstünde iyidir ama artık takımın kazanmayı öğrenmesi gerekli. Bu maçta 1-0'ı korumak adına çok geri çekildik. İkinci yarı sol tarafımız felç oldu; rakibin hiç bir atağını kesemedik. Son 10 dk.daki baskı golü getirdi. Topu biraz ileride tutmayı başarsak böyle olmazdı. Ancak topu ileride tutmayı, korner çizgisinde zaman geçirmek olarak anlıyor topçularımız, artık bunun modası geçiyor. Zaman, pas yaparak geçirilir. Takımı 10 kişi bırakan Rostand'ın artık yedek kulübesine oturma zamanı geldi. Her ne kadar kart konusunda maçın hakemi tam bir acemilik örneği gösterip, Manisalı topçuların baskısıyla bu kararı verse de topa el uzatmanın profesyonellikle hiçbir ilgisi yok. Rostand, yeni hocasına mesajı verdi, ben Yücel İldiz&#

İkinci Mustafa Uğur Dönemi

Demirspor eski teknik direktörlerini göreve getirmeye alışkındır. Geçen yıl görev yapan ve aslında gönderilmesi için bir neden bulunmayan Mustafa Uğur da geri döndü. Takım yeniden dibe vurmuşken, tıpkı geçen yılki gibi, ondan takımı toparlamasını bekliyoruz. Bizden ayrıldıktan sonra takım çalıştırmayan Uğur için aslında değişen bir şey yok. Aynı kötü yönetim mantığıyla, kendi kurmadığı bir takımla çalışacak. Geçen yılki performansını göstermesi bizim için yeterli olur. Her teknik direktörün yapması gerektiği gibi öncelikle takım içi disiplini sağlaması ve oyuncular arası adaleti sağlaması, başarı yolundaki ilk adımlar olarak görünüyor. Umarız ki Demirspor-içi oyunlara karşı da mesafeli olur ve sadece işine odaklanır.

Ya basta...

Oğuzhan kardeşimiz Yücel İLDİZ'in görevinden ayrılması sonrasında biraz da Hoca'nın ilk günlerine giderek düşüncelerini anlatıyor. Bu takımda taraftar haricindekilerin emanetçi olduklarını hatırlatarak önemli bir noktaya temas ediyor. Yücel İLDİZ'in hatalarında ısrar etmekle birlikte karakterli bir insan olduğuna kanaat getirdim çalıştığı dönemde. Bu vesile ile kendisine teşekkür ediyorum. "Sezonun ilk maçında Bolu'daydık hep birlikte..Uzun süren bir aranın ardından kaldığımız yerden devam ederek armanın peşinden gitmiştik. Yine olsa yine gideriz.   Maç sonucunda skor olarak gerideydik. Hep birlikte takımı ve hocamızı çağırmıştık trübüne. Onlara olan inancımızı aktarmak için. Futbolcular bir an için duraksamıştı ne yapsak diye. Çoğu alışkın değillerdi çünkü bu duruma. Daha yeni tanışıyolardı Şimşek Yürekli Çocuklarla…   Yücel Hoca da aynı keza. Hoca’yı da çağırdık yanımıza ama o ilk önce uzaktan el sallamayı tercih etmişti... Sonrasında ısrarımız so

Uğur Ali -forzache- Yıldırım: "Yanıldım, Yanılmadım"

Uğur Ali -forzache- Yıldırım, Yücel İldiz'le ilgili son yazısının ardından durum güncellemesi yapıyor: "Daha önceki yazımda ( http://www.adanademirspor.net/2013/10/ugur-ali-yldrm-hocaya-sabr.html )  Yücel İldiz'in takımın başında kalması gerektiğini söylemiştim ama kabul etmem gerekir ki yanılmışım. Bunu artık istifa ettiği için değil yazıyı yazdıktan sonraki iki maçta Yücel İldiz'in oyuncu seçimlerinde ve hatalarında ısrar ettiği için söylüyorum. Açıkçası maça Raşit ile başlayıp daha ilk yarı bitmeden Juninho'yu oyuna alması tam bir iflas göstergesi gibi geldi bana. Raşit'in yeri orası mıdır madem orası olarak belirlendi neden sabır göstermeyip ilk yarıyı bile tamamlamasına izin vermedin? Rostand bence formunu tutmaya başlıyor ama Birol'da neden boşuna ısrar ediyorsun? Ve gol yollarına Rostand ve Juninho dan başka bir M.Eren destek verirken neden diğer oyuncuları da katamıyorsun vs. Tabii artık Yücel hoca eskide kaldı ve hatalarının bedelini ödedi. Bu

İstifa Gecesi

Demirspor yine karanlık bir döneme giriyor. Artık aydınlığa ulaşılacak bir yol olsun bu! Tribünün 10 haftalık sabrına ve desteğine rağmen başarılı olamayan yönetim ve teknik direktör Yücel İldiz yolun sonuna geldi. Karşıyaka maçında tribünlerin büyük tepkisiyle, en az iki hafta önce yapması gerekeni daha yeni yaptı İldiz ve istifa etti. Bir iddiaya göre tazminat da almayacak. ( http://www.demirsporplatformu.com/haberler/son-dakika-yucel-ildiz-hangi-kosullarda-istifa-etti.html ) Başarısızlığa "şansızlık" demekten başka bir analiz yapamayan ve aynı oyuncularında ısrar eden İldiz, kariyerine kara bir leke ekledi. Maç sonunda taraftarın tepkisine sözlü cevap veren ve tribünle küfürleşen Tuncel, twitter hesabından da istifa ettiğini açıkladı. Resmi açıklamayı beklemek gerek; geri dönüş olabilir. Geriye Gökoğlu kalıyor. Tribünün büyük çoğunluğunun sevmediği Gökoğlu, artık bu yolu zorlamaktan vazgeçmeli. Gökoğlu'nun başkanlığı kulüpte hiç bir şeyi değiştirmeyecek, ters

Bölünmüşlük

Adana Demirspor takım olamadı. Sadece sahadakiler için değil, saha dışındakiler için de geçerli bu. Şu kriz ortamında inandırıcı bir ses, ikna edici bir açıklama duyamadık. Zaten bu yüzden kriz devam ediyor. Şu anda taraftarın sabrı zorlanıyor. Bu kadar sabır, hayra alamet değil; patlarsa fena patlar haberiniz olsun. Bu bölük pörçük resme baktığımızda, yönetimde iki isim görüyoruz. Tuncel ve Gökoğlu. Sezon başında Tuncel'le toplanıp görüşlerimizi aktardık. "Geçmişten öğrenmemiz gerekli" dedik. Tuncel'in gösterdiği ilgi şaşırtıcıydı ve buradan bir şeyler çıkacağını umduk. Ama olmadı. Takım için para buldu ama onun dışında hiç bir konuda adım atmadı ya da atamadı. Kalıcı gelir, altyapı, takım içi disiplin konularında hiç bir etkisi yok. Hocayla yaptıkları sözleşmedeki tazminatın ağırlığı bile geçmişten bir şey öğrenmediğimizi gösteriyor. Gölge başkan Gökoğlu'nun taraftarla arası iyi değil. Tuncel'le nadiren de olsa temas kuran, azıcık da olsa güvenmek isteye

Siz Kalın, Biz Gideriz...

Sizler padişahlarım sizler, sizler kalınız, başımızdan eksik olmayınız.   Yüksek tazminat maddeleri koyarak gönderilemeyen hocaları, yapılamayan müdahaleleri biz siz ve sizin gibilerin döneminde gördük.   Hoca torpili ile kadroda sürekli kendine yer bulanları ve doğal sonucu olarak hak edenlerin maç başlarını ve primlerini çalanları biz siz ve sizin gibilerin döneminde gördük.   Taraftara kulak verir gibi yapıp kendi atını oynatmaları biz aynı dönemlerde gördük.   Sürekli yüksek yaş grubu kadrolar oluşturmayı sizlerde gördük.   Bunun sonucunda önce ayak oyunu, ayaklara masaj varsa mücadeleyi sizlerde gördük.   Gençlerin çürüyüşünü sizlerde gördük.   Borçları, darboğazları sizlerde gördük.   Kombine satmak için, destek almak için yüzümüze söylenen yalanları sizlerde gördük.   Devasa bütçeler yapıp, paraları saçıp, devre arasında bir daha saçmaları sizlerde gördük.   Sayenizde gözümüz gönlümüz açıldı.   Aman ha padişahım gitmeyin, sizsiz biz

29 Yıl Sonra

1984'ten beri ilk kez karşılaşıyoruz Orduspor'la. Hep Super Lig'te oynamışız, eski 1. Ligte. İlk kez bir alt ligte kesişiyor yollar. Zaten 86'dan sonra 2011'de Süper Lige yükselmişlerdi ve iki yıl orada kaldılar. Geçen sezon düştükleri bu lige iyi başladılar ve bu hafta işimiz zor. Demirsporlular yine yollarda arma için ve artık futbolculardan bu sezonu çevirecek oyunu bekliyorlar, bekliyoruz. Futbolcular ve teknik heyet son şanslarını ve belki de fazladan verdiğiz şansı kullanacaklar. Çok eskileri hatırlatan bu maçta biz de futbolcularımıza diyoruz ki "bitir bu hasreti, yaşatın maziyi, o eski günleri".