Ana içeriğe atla

Tek Kurtuluş Neymiş? Neden?

Adana Demirspor Kulübü başkanı Önder SERİN maç öncesinde bir açıklama yaptı, 9 milyon TL civarında bir borç ile takımı devraldıklarını, transfer bütçelerinin 4-4,5 milyon TL olduğunu, borcun 20 milyon TL civarında olduğunu ileri sürenlerin söylediklerinin gerçeği yansıtmadığını, bu yönde yazı yazanlara dava açacaklarını, halihazırda borcun 13-13,5 milyon TL civarında olduğunu, ancak gelirler tahsil edildikçe borçların yeniden azalacağını ve yılsonunda devralınan borç tutarı ile sezonun kapatılacağını belirtti ve sonra ekledi, Demirspor'un tek kurtuluşu şirketleşmedir.
 
Bu yazıda bu kurtuluşun tek yol olup olmadığına ilişkin yönetim tarafından cevaplanmayacağına emin olduğumuz sorular sorulacak ama önce şirketleşme konusunda tavrımızı bir hatırlatalım. Demirspor halkın takımıdır ve halkın takımı şirket mantığı ile patronların oyuncağı haline getirilemez. Öte yandan yasal süreç takımlar için şirketleşmeyi orta vadede zorunlu hale getirecektir. Bu nedenle sonuna kadar karşı olsak da şirketleşmeyi engelleyemeyeceğimizi düşünüyorum. Bu durumda halkın takımı olma özelliğini yitirmediğimiz bir ana sözleşmesi olan şirketleşme modelidir yapılması gereken ve bu iş meşruiyeti tartışmalı yönetimlerle değil, genel bir konsorsiyumla yapılır, yapılmalıdır. Tayfamızın bu konuda -istemeyerek de olsa- hazırlıklı olma adına somut düşünceleri bulunmaktadır. Bu düşünceler hayata geçmeksizin atılacak herhangi bir adıma karşı üslubu dairesinde en sert mücadeleye girişeceğimizi belirtmek isterim.
 
Gelelim şu kurtuluş meselesine... Demirspor'un tek kurtuluşu şirketleşme değil, borçların eritilmesi ve kalıcı gelirlere kavuşulmasıdır. Demirspor'u kalıcı gelire kavuşturma potansiyeliniz yoksa istifa edebilirsiniz. En sağlam kalıcı gelir futbolcu üreten altyapıdır, daha siz profesyonel yaptığınız Muhittin'e fırsat vermiyorsunuz. Yani kurtuluşu elinizin altında aramak yerine adres değiştiriyorsunuz.
 
Biraz da rakamlara bakalım. 4-4,5 milyon TL transfer bütçesi ile borç 13-13,5 milyon TL olmuş ve eski seviyesine inecekmiş. Bu verinin doğru olması için tüm transferlerin cepten karşılanması ve hiç gelir elde edilememiş olması gerekir. Oysa
 
-Mehmet Gökoğlu 100.000 TL hibe etti
-650.000 TL kombine geliri açıkladınız
-162.500 TL tek maçtan stat geliri açıkladınız (130.000 TL'si borca gitmiş yani borç azaltıcı kalemdir)
-Diğer maçlardan stat gelirleri var (100.000 TL varsayalım).
-400.000 TL forma reklamı aldınız
-İddaa gelirleriniz var (borca gitmesi borcun azaldığını gösterir, her maç İddaa'da var, ayda 200.000 TL civarında gelir demek, bu da takriben 6 maçta 300.000 TL oluyor)
-Belediyeden 350.000 TL civarında para geldiğini açıklamıştınız (daha gelecek olanları saymıyorum)
-TRT 6 maçımızın 5'ini yayınladı, bu hafta da yayınlayacak, yayın gelirleri var
-Yanlış bilmiyorsam alınan her puan karşılığında da gelir elde ediyoruz.
 
Nereden baksak daha sezon başında 2 milyon TL'nin üzerinde gelirimiz var. Borcun 13,5 milyon TL'ye çıkması için yönetim cebinden 6,5 milyon TL harcamış olmalı. 
 
Bir şey daha var. Takım Türkiye Kupası'nda rezil oynamasa oradan da sağlam gelir elde edecektik, aynı sığ zihniyetle sırt dönüldü bu gelire.
 
Demek ki; neymiş kurtuluş şirketleşmeden değil, doğru bir gelir gider yönetiminden geçiyormuş. Kimsenin kafasını bulandırmaya gerek yok. Şeffaf mali tablo ve yaptığımız analize cevap bekliyoruz, umarız yine kapı duvar olmazsınız.  

Yorumlar

cinobili01 dedi ki…
Birde bu kongre üyeliği konusu var abi, kulüpten arayan bayan, kongre üyeliği ücretinin tek seferde ve bir hafta içinde ödenmesi gerektiğini söyledi. Ayrıca hesaba yatırma ve kredi kartı gibi ödeme şekillerini kabul etmiyorlar. Hesaplar temlikliymiş. İlla elden ödeme yapmak gerekiyormuş.
Onur BİÇER dedi ki…
Doğru söylüyorsun, onu unutmuşuz. Kongre üyelikleri var. Kongreden hemen önce 146 üye yapıldı. 5 taksitte ödeniyor üye aidatları. Kongre 27 Haziran'da yapıldı. 3 ay geçti üzerinden. Oradan da gelir elde ediyoruz. Ben de şahsen istemeyerek de olsa yatırdım üyelik aidatımı.
ugur-forzache dedi ki…
hayır yapılacak ola aynı hatalarla şirketleşmeye gidilse ne olacak anlamış değilim. Vanspor ve İstanbulspor gibi kulüpler var daha önce şirketleşmiş ama iflas etmiş kulüpler. Burada şirketleşmenin yegane çözüm yolu olmadığına dikkat etmek lazım. Şu an ki ortamda özellikle uzun vadede şirketleşmenin kaçınılmaz olduğunu kendi adıma görebiliyorum. maliye bakanlığı kulüpleri şirketleştirmek için nasıl bir çalışma yapıyor bilmiyorum ama şirketleşmeye zorlamak gibi bir niyetlerinin olduğunu biliyorum. burada maliyenin amacı kulüp gelirlerini vs. kayıt altına almak ve vergi işlerini takip etmek. bunun doğru yönetilmesi halinde kulübe KALICI GELİR kazandırma merkezli bir şirketleşme süreci elbette kulübe yararlı olacaktır ama kalıcı gelirler olmayacaksa durumumuz adanaspor'un geçmişte yaşadıklarına döner ve a.ş. uzatması sadece gıcık bir süs olarak kalır.
ugur-forzache'nin ikinci yorumunu yanlışlıkla sildim; yeniden yayınlıyorum:

"bir de halka arz konusu var ve önder serinin kastettiği şirketleşme: borç batağından kurtulma için hisse senedi satmak galiba...bu bir gelir kazanma yoludur ve türkiyede kulüpler şirketleşme ve halka arzı genelde bunun için kullanırlar. halka arzı sürekli gelir yoluna çevirmek elbette bu işin uzmanları ile olur, ama unutmamak lazım beşiktaş gibi stad ve sponsor gelirleri yüksek bir kulup bile şirketleşmiş ve halka arz edilmiş olmasına rağmen yanlış hamlelerle ne halde görüyoruz. bizim gibi bir anadolu kulübünün bu süreçte daha dikkatli olması gerekir."
ugur-forzache dedi ki…
lafı çok uzattım ama şirketleşme denilince şunu demeyi unuttum. şirketleşme ŞEFFAFLIĞI gerektirir.her hareketinizi bildirmek zorundasınız. ama kulüpleri kendi egemenliğine almak isteyen koca göbekli yöneticilerin kulüpleri borçlandırarak egemenliklerini sürdürmelerine engel değil hatta hukuki yollarla egemenliklerini daha sağlamlaştırmaları için bir fırsata dönüşebilir. böyle bir durumda da iş taraftara düşer ama hatırlatmak isterim R.MADRID ve BARCELONA hala dernek statüsünde

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Demirspor Taraftarı Ayakta

 Adana Demirspor taraftarı, kendisini küme düşürmekle tehdit eden eski Başkanlarına karşı yaptığı açıklamalarla tavrını gösterdi. Umut Düşkün'ün başlattığı açıklama silsilesi, Şimşekler Grubu 'nun diğer liderleri, Ankara Tayfası , İzmir Tayfası ve diğer oluşumların net tavırları ile güçlendi. Ortak ses, kimse Demirspor'dan üstün değildir ve Demirspor tribünüyle vardır şeklindeydi. Yıllardır alt liglerde mücadele etmiş bir camiaya bu tehdit sökmedi.