Ana içeriğe atla

Madrid: Estadio Santiago Bernabeu

Madrid'deki gündüzümüzün özeti; hostel, Prado Müzesi, togepy'nin Türkiye'den gelişi, maç biletlerini alma, yolda Feldkamp'ı görerek sıcak bir selamlaşma, KFC'de tıkabasa yeme ve stadın yolunu tutma...

Stadın önünde onlarca güzel fotoğraf çektik. Togepy'nin özenle oluşturduğu kareler,ertesi sabah çalınan çantamın içinde o fotoğraf makinesinin de gitmesiyle tarihin derinliklerine gömüldü ki, gidenlerin içinde en çok üzüldüğüm(üz) buydu. İşin trajikomik tarafı, maç akşamı başka bir arkadaşımızın da cüzdanının çalınmasıydı.

Stad tek kelimeyle muhteşemdi. Nou Camp'ta titrediğimi düşününce, Bernabeu tribünlerinin üzerinde bulunan devasa sobalar hayat kurtardı diyebilirim. Beni en çok kızdıran şey ise, sadece bizim bulunduğumuz tribün önüne gerilmiş file idi.

Yenildik ama ezilmedik denir ya, hem öyle oldu (1-0), hem de bence İspanyolları elimizden kaçırdık :) Biraz daha inanmamız mı gerekiyordu, bilemiyorum...

Maçtan sonra çalınan cüzdan için polis aramak, sonrasında karakol aramak ve bulamayınca pes ederek hostela dönmek şeklinde saatlerimizi harcadık. Sabah kahvaltı için Sol Meydanı'nda bir kafede oturduk. Sandalyeye astığım çantamın çalındığını ancak mekandan ayrılacakken farkettik, ruhumuz duymamış ya da bu kadar profesyonellermiş... Karakol, tutanak ve bol gözyaşının ardından, trenle Toledo'ya geçtik.

Toledo'yu en iyi aşağıdaki fotoğraf özetliyor. Endülüs'e gitmişseniz Toledo'yu görmek şart değil, ama Madrid'e gitmişken de hızlı trenle yarım saat mesafedeki bu bakir şehri görmeden dönmemenizi tavsiye ederim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem paramparça oldu. Ta

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti

Demirspor Taraftarı Ayakta

 Adana Demirspor taraftarı, kendisini küme düşürmekle tehdit eden eski Başkanlarına karşı yaptığı açıklamalarla tavrını gösterdi. Umut Düşkün'ün başlattığı açıklama silsilesi, Şimşekler Grubu 'nun diğer liderleri, Ankara Tayfası , İzmir Tayfası ve diğer oluşumların net tavırları ile güçlendi. Ortak ses, kimse Demirspor'dan üstün değildir ve Demirspor tribünüyle vardır şeklindeydi. Yıllardır alt liglerde mücadele etmiş bir camiaya bu tehdit sökmedi.