Ana içeriğe atla

5. Günün Şafağında...

Ankara'da direnişin 4.günü geride kaldı-kalıyor. Şu an itibariyle Bestekar-Tunus-Kennedy'de ve Kolej'de çatışmalar sürmekte.

Telefonla ulaşabildiğim arkadaşlara bilgiler vermeye gayret ediyorum elden geldiğince zira olur olmadık çok bilgi dolaşıyor. Durum temel olarak şudur: Ankara'da 4 gündür halka polis şiddeti uygulanıyor.

Provokatörler var mı?
Eylemciler orayı burayı söküyorlar mı?
İş amacından saptı mı?
2 Ağaç için mi?

Kimisi meraktan/endişeden, kimisi sırf kışkırtma amaçlı olarak sorulan bunlara benzer binlerce soru olduğunu biliyorum. Tekrar etmek zorundayım, işin temeli şu: Ankara'da 4 gündür hayatımıza kast edecek şekilde polis şiddeti görüyoruz. Her şeyin sorumlusu, her sorunun cevabı bu, bu kadar. Şu an bu bloga bu yazıyı girebiliyor olmamın, hayatta olmamın tek sebebi şans. Resmi olarak henüz açıklanan 3 ölüden biri de olabilirdim, olabilirdik... O nedenle lütfen özellikle anaakım medyada her ne söylenirse söylensin, güvendiğiniz, bildiğiniz, eşiniz, dostunuz, ananız, babanız "Tamamdır, Ankara'da her şey yolunda" demediği müddetçe bilin ki burada işler hala aynı.

Günüm gecem genelde eylemde geçiyor ve eve geldiğimde buralara bilgi taşıyamayacak kadar bitmiş bir halde oluyorum. Umarım her şey güzel bir biçimde bittikten sonra daha detaylı anlatabilirim.

Yarın 5.gün... Gandalf, 5. günün şafağında doğuya bakın demişti...Gözüm, doğuda...

Şafak, az sonra doğacak...

04.06.2013
03:58
Direnişteki Ankara

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem paramparça oldu. Ta

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti

Demirspor Taraftarı Ayakta

 Adana Demirspor taraftarı, kendisini küme düşürmekle tehdit eden eski Başkanlarına karşı yaptığı açıklamalarla tavrını gösterdi. Umut Düşkün'ün başlattığı açıklama silsilesi, Şimşekler Grubu 'nun diğer liderleri, Ankara Tayfası , İzmir Tayfası ve diğer oluşumların net tavırları ile güçlendi. Ortak ses, kimse Demirspor'dan üstün değildir ve Demirspor tribünüyle vardır şeklindeydi. Yıllardır alt liglerde mücadele etmiş bir camiaya bu tehdit sökmedi.