Ana içeriğe atla

Kongreye Giderken - 2

Ülkemin can acıtan yoğun gündeminde, gözler buğulu iken ve yine övünürken Demirsporumun taraftarıyla, hiç mi hiç giresim yok aslında Demirspor ile ilgili çirkin konulara. Lakin yazsam olmuyor, yazmasam olmaz. Mevcut yönetimin transfer politikasına ilişkin bir şeyler de karaladım ama bu gündemde ona yer yok, bekletiyorum. 

Dün yine kongremiz vardı. Kongre tarihini duyduğum anda bir hafta ertelenir, aksini bünyemiz kaldırmaz demiştim. Demirspor artık kongre rezilliklerine, "sahiplenilme" gibi alçaltıcı kavramlara, aday olmayıp da olanlara, kulislere aşina. Bir de buna baş kaldıranlara...

Bugün Selahattin AYDOĞDU bir açıklama yapmış, yanlış hatırlamıyorsam Haberads'de okudum ama siteye erişimde bir sıkıntıları var herhalde teyit edemedim, aynı haberi Demirsporplatformu'nda da gördüm. Biraz yorumlamak istedim.

AYDOĞDU diyor ki; camia beni isterse ben varım. Diğer bir ifade ile diyor ki; benim aday olmam için camia beni istemeli. Yani Demirspor'a başkan olmak için camiadan davet bekliyor veya icazet veya her neyse artık. Bu yaklaşım bence doğru değil, Demirspor başkanlığı için kimseye davet götürülmez, başkanlığa talip olunur. Camia da kararını kongrede verir. Bunun aksi yıllardır kongrelerde cereyan eden ve kirlenmenin ilk adımını oluşturan kulislerden beslenmektir. O kulislerde kim kime ne der, gerçek anlamda kimse bilmez. Şeffaflık daha ilk aşamada kaybolur.

Bu söylediklerimde hatalı isem, yani aslında AYDOĞDU bu açıklaması ile doğrudan ben "adayım" demiş ise -ve "sözlerinin arkasında" olduğunu dile getiriyor- o halde aklıma şu soru geliyor; kongre ertelenmeden önce nerdeydiniz, neden Demirspor'u yine gecikilen bir haftaya, taraftarı belirsizliğe, daha kötüsü sıradanlaşan kongre açmazına maruz bıraktınız?

Selahattin AYDOĞDU'dan taraftar ümitli. Kulübe yeni bir soluk getireceği gözüyle bakılıyor. Ancak ilk hamleler alışıldık hamleler. Sayın AYDOĞDU sizden ricam, başkan olacaksanız, koltuk değiştiği gibi eski uygulamalar da değişsin, yoksa hiç girmeyin bu işlere, yıpratmayın kendinizi de bizi de. 

Ülke gündemi imkan verirse ilerleyen yazılarda AYDOĞDU ile ilgili birkaç değerlendirmem daha yer alacak. Bugünlük bu kadarı kafi. 

Öte yandan Mustafa TUNCEL hapisten çıktıktan sonra yine ismi anılmaya başlandı. Onunla ilgili de fırsatım olursa değerlendirmelerime yer vereceğim. Ancak Demirsporplatformu'na göre "aday değilim" dememiş, "şimdilik aday değilim" demiş. Ya adaysınızdır ya da değil. Sayın TUNCEL, şu ana kadar çizdiğiniz tablo ile yok geçmişinizden farkınız. Aday olacaksanız neden bu hafta yoksunuz? AYDOĞDU'ya yönelttiğim eleştiriler sizin için de geçerli.

Önder SERİN desek, onun da mevcut adayımsılardan farkı yok. 

Demirspor'da ne kadar zormuş arkadaş çıkıp ortaya bangır bangır "adayım" demek, planını projeni ortaya koymak. Herkeste bir eveleme geveleme.

Gidişat bende zincirin kırılmayacağı, kırılamayacağı izlenimi uyandırıyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Demirspor Taraftarı Ayakta

 Adana Demirspor taraftarı, kendisini küme düşürmekle tehdit eden eski Başkanlarına karşı yaptığı açıklamalarla tavrını gösterdi. Umut Düşkün'ün başlattığı açıklama silsilesi, Şimşekler Grubu 'nun diğer liderleri, Ankara Tayfası , İzmir Tayfası ve diğer oluşumların net tavırları ile güçlendi. Ortak ses, kimse Demirspor'dan üstün değildir ve Demirspor tribünüyle vardır şeklindeydi. Yıllardır alt liglerde mücadele etmiş bir camiaya bu tehdit sökmedi.