Adana Demirspor takım olamadı. Sadece sahadakiler için değil, saha dışındakiler için de geçerli bu. Şu kriz ortamında inandırıcı bir ses, ikna edici bir açıklama duyamadık. Zaten bu yüzden kriz devam ediyor. Şu anda taraftarın sabrı zorlanıyor. Bu kadar sabır, hayra alamet değil; patlarsa fena patlar haberiniz olsun.
Bu bölük pörçük resme baktığımızda, yönetimde iki isim görüyoruz. Tuncel ve Gökoğlu. Sezon başında Tuncel'le toplanıp görüşlerimizi aktardık. "Geçmişten öğrenmemiz gerekli" dedik. Tuncel'in gösterdiği ilgi şaşırtıcıydı ve buradan bir şeyler çıkacağını umduk. Ama olmadı. Takım için para buldu ama onun dışında hiç bir konuda adım atmadı ya da atamadı. Kalıcı gelir, altyapı, takım içi disiplin konularında hiç bir etkisi yok. Hocayla yaptıkları sözleşmedeki tazminatın ağırlığı bile geçmişten bir şey öğrenmediğimizi gösteriyor.
Gölge başkan Gökoğlu'nun taraftarla arası iyi değil. Tuncel'le nadiren de olsa temas kuran, azıcık da olsa güvenmek isteyen tribünün Gökoğlu'ndan bir beklentisi yok gibi. Ama tersine Gökoğlu'nun takıma etkisi daha fazla. Bu noktada da teknik direktör Yücel İldiz'le olan temas sorunları başlıyor. İldiz tecrübeli bir hoca olarak yönetimin kendisine karışmasını istemiyor. Onun doğrudan getirdiği birkaç kilit oyuncu sürekli sahada. Ama Gökoğlu'na yakın olan isimler kesik yiyor ya da yeterli zamanı almıyor.
Futbolcuların yönetime ya da hocaya yakın olmasına göre yaşadıkları ayrımda artık sona geliniyor. Muhakkak ki bu ilk defa yaşanmıyor. Ama durumu idare edebilecek, derleyip toparlayacak birileri çıkardı her zaman. Bu kez yok. Bu takım olmama hali bizi küme düşme potasına getirdi. Hoca/yönetim ayrımının somut bir göstergesi olarak Birol Hikmet'in kötü performansı gösterilebilir. Neredeyse bütün duran topları kötü kullanan Birol, Juninho'un küstürülmesinde de pay sahibi. Kaptan Efe saha içinde takımı toplamaya çalışıyor ama yetersiz. Herkes kafasına göre takılıyor. Bir gerginlik anılarında reaksiyon gösteren topçu neredeyse yok. Mehmet Eren'in, Erçağ'ın kişisel çabaları dışında bir umut verici bir hareket yok takımda. Hırsla oyuna asılan, dişlerini sıkmış bir inanç göremiyoruz.
Bu bölünmüşlük içinde taraftar Gökoğlu'nu görmezden gelip Tuncel'in verdiği sözleri tutmasını beklerken İldiz'in de tecrübesini konuşturmasını bekledi. Ama olmadı, işler yolunda gitmedi. Tribünün de kafası karışık. Teknik direktörün gitmesi yeterli olur mu, bazı futbolcular bilerek mi oynamıyor, tümden yönetimin değişmesi gerçekçi bir talep mi, parası varsa gelsin diyen yönetime alternatif var mı?
Mersin maçında gösterilen tepkinin daha fazlası çarşamba günkü Karşıyaka maçında gösterilebilir. Olası bir galibiyet ise sadece devre arasına kadar zaman kazandırır. Eğer istifa da olmayacaksa bu gidişatı çevirmek için bir araya gelip inandırıcı açıklamalar yapması gerekiyor.
Bu durumda yönetim-kaptan-teknik direktörün toplu bir resim verememesi, ortak bir basın toplantısı yapmaması bir araya gelme ve sorunu çözme ihtimalini azaltıyor. Geçen sezon, taraftarın tepkisine rağmen, yönetim-hoca-topçu dayanışması iyi kötü bir aşarı getirmişti. Bu sene daha birlikte bir basın açıklaması bile yapılmadı.
Hocayla devam edileceğini öğrendik bugün (http://www.mavisimsekler.com/adana-demirspor/mustafa-tuncel-ildizle-devam-dedi.html#axzz2jiD97c00) ama bu söze inanmamız için acilen birlik bütünlük görmemiz lazım. Saha dışında ve tabii ki içinde.
Bu bölük pörçük resme baktığımızda, yönetimde iki isim görüyoruz. Tuncel ve Gökoğlu. Sezon başında Tuncel'le toplanıp görüşlerimizi aktardık. "Geçmişten öğrenmemiz gerekli" dedik. Tuncel'in gösterdiği ilgi şaşırtıcıydı ve buradan bir şeyler çıkacağını umduk. Ama olmadı. Takım için para buldu ama onun dışında hiç bir konuda adım atmadı ya da atamadı. Kalıcı gelir, altyapı, takım içi disiplin konularında hiç bir etkisi yok. Hocayla yaptıkları sözleşmedeki tazminatın ağırlığı bile geçmişten bir şey öğrenmediğimizi gösteriyor.
Gölge başkan Gökoğlu'nun taraftarla arası iyi değil. Tuncel'le nadiren de olsa temas kuran, azıcık da olsa güvenmek isteyen tribünün Gökoğlu'ndan bir beklentisi yok gibi. Ama tersine Gökoğlu'nun takıma etkisi daha fazla. Bu noktada da teknik direktör Yücel İldiz'le olan temas sorunları başlıyor. İldiz tecrübeli bir hoca olarak yönetimin kendisine karışmasını istemiyor. Onun doğrudan getirdiği birkaç kilit oyuncu sürekli sahada. Ama Gökoğlu'na yakın olan isimler kesik yiyor ya da yeterli zamanı almıyor.
Futbolcuların yönetime ya da hocaya yakın olmasına göre yaşadıkları ayrımda artık sona geliniyor. Muhakkak ki bu ilk defa yaşanmıyor. Ama durumu idare edebilecek, derleyip toparlayacak birileri çıkardı her zaman. Bu kez yok. Bu takım olmama hali bizi küme düşme potasına getirdi. Hoca/yönetim ayrımının somut bir göstergesi olarak Birol Hikmet'in kötü performansı gösterilebilir. Neredeyse bütün duran topları kötü kullanan Birol, Juninho'un küstürülmesinde de pay sahibi. Kaptan Efe saha içinde takımı toplamaya çalışıyor ama yetersiz. Herkes kafasına göre takılıyor. Bir gerginlik anılarında reaksiyon gösteren topçu neredeyse yok. Mehmet Eren'in, Erçağ'ın kişisel çabaları dışında bir umut verici bir hareket yok takımda. Hırsla oyuna asılan, dişlerini sıkmış bir inanç göremiyoruz.
Bu bölünmüşlük içinde taraftar Gökoğlu'nu görmezden gelip Tuncel'in verdiği sözleri tutmasını beklerken İldiz'in de tecrübesini konuşturmasını bekledi. Ama olmadı, işler yolunda gitmedi. Tribünün de kafası karışık. Teknik direktörün gitmesi yeterli olur mu, bazı futbolcular bilerek mi oynamıyor, tümden yönetimin değişmesi gerçekçi bir talep mi, parası varsa gelsin diyen yönetime alternatif var mı?
Mersin maçında gösterilen tepkinin daha fazlası çarşamba günkü Karşıyaka maçında gösterilebilir. Olası bir galibiyet ise sadece devre arasına kadar zaman kazandırır. Eğer istifa da olmayacaksa bu gidişatı çevirmek için bir araya gelip inandırıcı açıklamalar yapması gerekiyor.
Bu durumda yönetim-kaptan-teknik direktörün toplu bir resim verememesi, ortak bir basın toplantısı yapmaması bir araya gelme ve sorunu çözme ihtimalini azaltıyor. Geçen sezon, taraftarın tepkisine rağmen, yönetim-hoca-topçu dayanışması iyi kötü bir aşarı getirmişti. Bu sene daha birlikte bir basın açıklaması bile yapılmadı.
Hocayla devam edileceğini öğrendik bugün (http://www.mavisimsekler.com/adana-demirspor/mustafa-tuncel-ildizle-devam-dedi.html#axzz2jiD97c00) ama bu söze inanmamız için acilen birlik bütünlük görmemiz lazım. Saha dışında ve tabii ki içinde.
Yorumlar