Ana içeriğe atla

Taraftar Yönetimden Daha Olgun

Bir süredir yönetim krizinin Mustafa Uğur'un apar topar getirilmesi ile başlamadan bir çırpıda bitirildiğini görüyoruz.
 
Ve yine bir süredir, insanların temelden değişmeyeceğine dair düşüncelerimizin doğru olduğu yönünde işaretler alıyoruz.
 
Açalım biraz konuyu.
 
Adana Demirspor 13 haftada 13 puan almış, kağıt üstünde iyi oyunculardan kurulu ama takım görüntüsünden uzak bir halde. Savaşanlar ve gizli işsizler var kadroda.
 
Üstelik iyi oyuncular olduğu kabul edilse de ligin en yaşlı ortalaması ile oynuyoruz.
 
Defansımızda bariz hatalar yapılmasına karşın defansa ağır yaptırımlar uygulanmazken, bu defansın yaptığı hataların yanında masum kalacak bir hata yapan gencimiz Emre ise formadan uzaklaştırılıyor.
 
Yönetime gelince kalıcı gelir projesine ilişkin ne bir adım atılıyor, atılıyorsa da açıklama getirilmiyor.
 
Gençlere önem verilmesi vaatleri yine onların profesyonel yapılması ile sınırlı tutuluyor.
 
Borçların artacağı zaten beyan edilmişti.
 
Kurumsallaşma yönünde taraftardan toplanan taleplere ilişkin herhangi bir geri dönüş de olmadı. Bir yapılanma hazırlığı var ise biz bilmiyoruz.
 
Şimdi tüm bunları taraftar yapmadı. Bu bunalımın ve hataların sorumlusu taraftar değil. Taraftar tüm bu sıkıntılara rağmen kendisini utandıracak bir harekette de bulunmadı.
 
Ne beklememiz lazım, yönetimin "tamam istifa etmesini artık beklemiyoruz" da "bari biraz mahçup olması" gerekmez mi? Yani sağlıklı, normal işleyen camialarda böyle olur.
 
Bizde ne oluyor, tribünden istifa talepleri, sataşmalar olunca, taraftarın ruh haline saygı duymak yerine, bir daha gelirsem bilmem beni ne yapsınlar diye küfürle taraftara sataşılıyor.
 
Bir basın organı çıkıyor, taraftar gitti özür diledi, diyor.
 
Yönetim kurulu açıklama yapıyor, Tuncel'in istifasını kabul etmiyor, buraya kadar normal ama ondan sonra sanki her şeyi dört dörtlük yapmışlar gibi, taraftarı ithamda bulunuyor. Hadi onu da anlamaya çalışalım istiyoruz, tüm tirbünlerden organize küfür edilmiş gibi algılanmış olsun istifa çağrısı diyoruz. Bari kendinize iğne batırmıyorsunuz, bir çimdik atın bekliyoruz yok.
 
Tuhaflıklar bitiyor mu, bitmiyor. Yine Tuncel çıkmış diyor ki; ilk karışıklıkta fitne fesat çıkarmak isteniyor. Basın (!) Tuncel sonunda dayanamadı diyor. Sanki bir şeylere sabretmekle yükümlü olan Tuncel'miş gibi.
 
Tuncel, ben istemedim ki kendimi, kamuoyu istedi diyor.
 
İki şeyi birbirine karıştırıyor. Kamuoyu kendisini falan istemedi. Aksine kendisi gelince veya geleceği kesinleşince kamuoyu kendisinden beklentilerini dile getirdi. O da bu kamuya çiçek dağıttı. İnsanlar gerilim bitsin istedi, ama adım karşılığında.
 
Biz de başkan seçildikten sonra kendisine canlı yayında yüzüne baka baka söyledik. Biz sizden özür de dileriz, zira siz muktedirsiniz. Öyle şeyler yapın, öyle şaşırtın ki bizi bir özür dileyelim. Yanıldık diyelim, Demirspor için özür dilemek de şereftir dedik. Şartlı destek verdik.
 
Bunun dışında, taraftar toplantısına katılanların dışında bir kamuoyu varsa bilelim, kim bunlar.
 
Kimse Demirspor'a kendisini lütuf görmesin. Kimse kendini Demirspor'dan da büyük görmesin. Bir şey de unutulmasın. Demirspor başarı ile değil, başarısızlıkla büyüdü. 20 yıl olacak dişe dokunur başarımız yok. Sizsiz küme düşsek, hatta amatöre düşsek ne yazar, bundan mı korkacağız, o devirler geçti.
 
Artık bu tuhaflıkları bırakın, biraz çevreye kulak verin, biraz olsun bizleri pişman edin.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sezon Değerlendirmesi-II

 Oyuncular üzerinden bu sezona bakacak olursak, öncelikle yaz transferlerinde ses getiren Balotelli ve Belhanda ikilisinden başlamak gerekli sanırım.  Balotelli bütün tacizlere, önyargılara ve maç içinde hakemlerin veya rakip oyuncuların kışkırtmalarına rağmen verimli bir sezon geçirdi. Son haftadaki patlamasıyla beraber hem takımı hem ligin en golcü oyuncularından oldu. 18 lig ve 1 kupa golüyle iyi bir performans sergiledi. Golleri dışında da atakları yönlendirmesi, şut tehdidi ve rakip savunmayı yıpratmasıyla iyi bir forvetin yapması gerekenleri büyük oranda yaptı. Ama Malatya maçında olduğu gibi çok pozisyon kaçırdığı maçlarda da canımızı sıktı.  Belhanda ile ilgili duygularımı önceki yazılarda belirtmiştim. En son GS maçındaki yaptıklarıyla iyice gözümüzden düştü. Transfer olduğunda 10 gole ulaşsa yeter diye düşünüyordum; çok uzak kaldı o beklentiden. Onun dışında maç içindeki pas tercihleri, istikrarsızlığı ile bu sezonun en büyük hayal kırıklığı oldu diyebilirim. Benzer şekilde A

Adana Demirspor: 3 - Sivasspor: 0

Geçen sezonun tersine bu yıl süper bir başlangıç yaptık; üçer gollü, iki de iki. Geçen sezon Giresun'a karşı deplasmanda, Sivas'a da içeride can sıkıntısı yenilgiler almıştık. Onları da düşününce ayrı bir güzellik oldu... Böylece ilk kez Süper Lig'e iki galibiyetle başlamış olduk. Pazartesi maçlarıyla kesinleşecek olsa da yine ilk kez Süper Lig'te birinci sırayı gördük.  Takım cumartesi akşamı makine gibi çalıştı. Oyunu sürklase etti. Genelde sezon başı klişelerinden olan "henüz takım oturmadı/hazır değiliz" mazereti bu sene bize uğramamış oldu. Aynı teknik adam ve tamamen değişmemiş kadronun bunda payı büyük. Vargas'ın yokluğunda 11'e yerleşen Belhanda şansını iyi kullanıyor. Onyekuru-Akintola ile desteklenmiş hücum hattı iyi işliyor. Genelde maçlarda gol yeriz ama bu kez rakibe kaleyi kapattık, o açıdan da iyi bir performans oldu.  Geçen sezondaki çıtayı yukarı taşımak için mücadeleye devam!

Fenerbahçe: 4 - Adana Demirspor: 2

 Yine hakemin hatalı kararlarının damga vurduğu maçta sezonun ilk yenilgisini aldık. Aleyhimize verilen yanlış penaltı, lehimize önce verilip sonra yanlış ofsayt kararı ile verilmeyen penaltı, rakip oyuncuya gösterilmeyen kartlarla birlikte iyi oynadığımız maçtan puan alamadık. Deplasman takımı gibi oynayarak hızlı hücumlarla ilk yarıda farkı ikiye çıkaran rakibe karşı ev sahibi gibi oynadık; iyi top yaptık, ilk dakikalardaki baskıyı iyi kırdık. İlk yarıda bir gol bulabilsek skor farklı olabilirdi. Yine de 3-0'dan sonra oyundan kopmayıp skoru 3-2'ye getirmek başarıydı. Tek kaleye döndürdüğümüz maç son dakikalardaki kırmızı kart ve 4. golle tamamlandı. Fenerbahçe'nin bu sene iyi yaptığı kolay skor bulma işini, zaten aksayan defansımızla durdurmamız kolay olmadı. Ligin en iyi top oynayan takımını izlemek için tribüne koşan Fenerbahçeliler, müthiş bir deplasman tribünü görerek evlerine döndüler; hafta içi maçta taraftarımız gece 1'e kadar tribünde bekletildi. Hafta içi bir