Soner Tolungüç ile telefonda konuştum.
Biliyorsunuz, birkaç yazı aşağıda, hocanın bazı gerçekleri açıklayarak gitmesi gerektiğini savunmuştum. Yaptığı basın açıklamasında karanlıkta kalan noktaları açıklamasını istemiş ve ardından da bazı sorular sıralamıştım. Görüşmemizde aklımıza takılan soruları kendisine sorma imkanı buldum. Aldığım cevaplar, yaptığımız tespitlerin doğruluğunu ortaya koyuyordu. Burada tüm isimleri ve detayları açıklama imkanımız yok. O yüzden hocanın sözlerinde "bazı kişiler-bazı isimler" diye belirsiz ifadeler eklemek zorunda kaldım.
Aşağıdaki yazıda, Göktuğ'un yaptığı yoruma benzer birşey söyledi hoca ve konuşmamızın özeti de buydu:
"Takımı karıştıran isimleri bu camiadan elemeniz lazım."
Bunun üzerine kendisine, blogta yazdığım gibi, "ayrılışınız Demirspor'da birşeyleri değiştirmeliydi. Bence bu isimleri afişe etmelisiniz" dedim.
"Ben detaylı bir rapor yazdım ve yönetime verdim. Orada herşeyi anlattım. Umarım yeni gelecek hocaya yardımcı olur" dedi.
Tabii ki ilk sorum, "neden bu kadar çok transfer yaptınız ve buna rağmen başarılı olamadınız" şeklindeydi.
Hoca sözlerine, "herşey kulüp yapısı ile ilgili" diyerek başladı. Devamında, "Asıl amacımız uzun vadeli bir şekilde takımın iskeletini oluşturmaktı. Kendi mukavelesi olan en az 17-18 oyuncu ile, tabii arada başarısız olanların eleneceği bir şekilde, temelleri atmaktı. Sezon başındaki sıkıntılardan dolayı, ilk devrenin sonuna kadar idare edecek bir takım kurabildik. 600 bin tl bütçe ile, ortalama 10ar bin tl peşinatlarla takım kurduk. İkinci yarının başında Başkan Tuncel kadroyu genişletmek istedi. Ben fazla transfere gerek olmadığını söyledim. Ancak kendisi yeni finans kaynakları yaratacağını söyledi. Başkan daha rahat bir takım izlemek istediğini söyledi. Öyle olunca yeni isimleri belirledik ve listeyi verdik. Ancak bu konuda da geç kalındı, yönetimde bazı kişiler işini iyi yapamadı. Bazı futbolcularla görüşme olanağı bulamadım. İkinci yarının planlamasında ilk 4 haftanın önemli olduğunu oyunculara da söyledim. Onlara, sizin tempo kazanmanız 5-6 hafta sürebilir ancak ilk 4 haftada sonuçlar kötü olursa planlarımız tutmaz dedim. Ne yaızk ki öyle oldu" dedi.
Hocaya menajerlerle olan ilişkilerini ve bu süreçte kafalarda soru işareti kaldığını söyledim. Cevabı netti: "Menajerlere kesinlikle para verilmedi. Biz futbolcularla anlaştık, menajerlerinize siz para verin dedik. Kimse aksini ispatlayamaz" dedi.
"Peki neden başarı gelmedi" diye sordum. "Takımı ikiye bölmeye çalışanlar oldu. Oyuncu ve teknik heyet arasındaki güven sarsıldı. Bazı gazeteciler futbolcularla temas kurdu. Sezon başında güvendiğimiz kişiler, oyuncularla aramıza girdi. Onların takımla ilişiğini kestik. Böyle olunca hakkımda dedikodular başladı ve söylemediğim sözler futbolculara söylenmiş gibi aktarıldı" şeklinde cevap verdi.
"Futbolcularla sorununuz neydi" diye sordum: "Oyuncularla hiçbir sorunum yoktu. Oyuncu en masum insan ama onların aklına girip işlerini yapmalarını engelliyorlar" dedi.
Tecrübesizliğiniz de çok eleştiri konusu oldu dedim. Cevabında kendine güveni tamdı: "Ben çeşitli takımlarda, farklı isimlerle çalıştım. Milli takımın her kategorisinde görev yaptım. Yüzlerce oyuncu bulup yetiştirdim. Tecrübe konusunda eksiğim yok" dedi.
"Bu takıma yıllardır onlarca isim geldi geçti, futbolcusu hocası, neden hiçbiri başarılı olamadı" soruma verdiği cevap ise çok önemliydi: "Plansızlıktan dolayı oluyor. Başarılı olmak için sabır gerekli ama plansızlıktan dolayı bu olmuyor. Bu takımın belli isimleri temizlemesi ve içinden atması lazım."
Tolüngüç son olarak, oyuncuların kendisine havaalanına kadar eşlik ettiğini, onlara yeni teknik direktörleri için sonuna kadar mücadele etmelerini söylediğini belirtti ve bu takımın playoff'lara kalacağına inandığını sözlerine ekledi.
Biliyorsunuz, birkaç yazı aşağıda, hocanın bazı gerçekleri açıklayarak gitmesi gerektiğini savunmuştum. Yaptığı basın açıklamasında karanlıkta kalan noktaları açıklamasını istemiş ve ardından da bazı sorular sıralamıştım. Görüşmemizde aklımıza takılan soruları kendisine sorma imkanı buldum. Aldığım cevaplar, yaptığımız tespitlerin doğruluğunu ortaya koyuyordu. Burada tüm isimleri ve detayları açıklama imkanımız yok. O yüzden hocanın sözlerinde "bazı kişiler-bazı isimler" diye belirsiz ifadeler eklemek zorunda kaldım.
Aşağıdaki yazıda, Göktuğ'un yaptığı yoruma benzer birşey söyledi hoca ve konuşmamızın özeti de buydu:
"Takımı karıştıran isimleri bu camiadan elemeniz lazım."
Bunun üzerine kendisine, blogta yazdığım gibi, "ayrılışınız Demirspor'da birşeyleri değiştirmeliydi. Bence bu isimleri afişe etmelisiniz" dedim.
"Ben detaylı bir rapor yazdım ve yönetime verdim. Orada herşeyi anlattım. Umarım yeni gelecek hocaya yardımcı olur" dedi.
Tabii ki ilk sorum, "neden bu kadar çok transfer yaptınız ve buna rağmen başarılı olamadınız" şeklindeydi.
Hoca sözlerine, "herşey kulüp yapısı ile ilgili" diyerek başladı. Devamında, "Asıl amacımız uzun vadeli bir şekilde takımın iskeletini oluşturmaktı. Kendi mukavelesi olan en az 17-18 oyuncu ile, tabii arada başarısız olanların eleneceği bir şekilde, temelleri atmaktı. Sezon başındaki sıkıntılardan dolayı, ilk devrenin sonuna kadar idare edecek bir takım kurabildik. 600 bin tl bütçe ile, ortalama 10ar bin tl peşinatlarla takım kurduk. İkinci yarının başında Başkan Tuncel kadroyu genişletmek istedi. Ben fazla transfere gerek olmadığını söyledim. Ancak kendisi yeni finans kaynakları yaratacağını söyledi. Başkan daha rahat bir takım izlemek istediğini söyledi. Öyle olunca yeni isimleri belirledik ve listeyi verdik. Ancak bu konuda da geç kalındı, yönetimde bazı kişiler işini iyi yapamadı. Bazı futbolcularla görüşme olanağı bulamadım. İkinci yarının planlamasında ilk 4 haftanın önemli olduğunu oyunculara da söyledim. Onlara, sizin tempo kazanmanız 5-6 hafta sürebilir ancak ilk 4 haftada sonuçlar kötü olursa planlarımız tutmaz dedim. Ne yaızk ki öyle oldu" dedi.
Hocaya menajerlerle olan ilişkilerini ve bu süreçte kafalarda soru işareti kaldığını söyledim. Cevabı netti: "Menajerlere kesinlikle para verilmedi. Biz futbolcularla anlaştık, menajerlerinize siz para verin dedik. Kimse aksini ispatlayamaz" dedi.
"Peki neden başarı gelmedi" diye sordum. "Takımı ikiye bölmeye çalışanlar oldu. Oyuncu ve teknik heyet arasındaki güven sarsıldı. Bazı gazeteciler futbolcularla temas kurdu. Sezon başında güvendiğimiz kişiler, oyuncularla aramıza girdi. Onların takımla ilişiğini kestik. Böyle olunca hakkımda dedikodular başladı ve söylemediğim sözler futbolculara söylenmiş gibi aktarıldı" şeklinde cevap verdi.
"Futbolcularla sorununuz neydi" diye sordum: "Oyuncularla hiçbir sorunum yoktu. Oyuncu en masum insan ama onların aklına girip işlerini yapmalarını engelliyorlar" dedi.
Tecrübesizliğiniz de çok eleştiri konusu oldu dedim. Cevabında kendine güveni tamdı: "Ben çeşitli takımlarda, farklı isimlerle çalıştım. Milli takımın her kategorisinde görev yaptım. Yüzlerce oyuncu bulup yetiştirdim. Tecrübe konusunda eksiğim yok" dedi.
"Bu takıma yıllardır onlarca isim geldi geçti, futbolcusu hocası, neden hiçbiri başarılı olamadı" soruma verdiği cevap ise çok önemliydi: "Plansızlıktan dolayı oluyor. Başarılı olmak için sabır gerekli ama plansızlıktan dolayı bu olmuyor. Bu takımın belli isimleri temizlemesi ve içinden atması lazım."
Tolüngüç son olarak, oyuncuların kendisine havaalanına kadar eşlik ettiğini, onlara yeni teknik direktörleri için sonuna kadar mücadele etmelerini söylediğini belirtti ve bu takımın playoff'lara kalacağına inandığını sözlerine ekledi.
Yorumlar
Ancak yönetimde çıkıp gerekli yerlerde gerekli açıklamaları yapıp taraftarı aydınlatabilmeliydi.Sanki 20 yıl öncenin iletişim sistemi varda doğru düzgün bilgi alamadık.
Soner hocayada bundan sonraki yaşamında başarılar diliyorum
kulübü temizleyecek olan yönetimdir...soner hocaya ahlaksızca belatından vuranlar bugün hala demirspordan ekmeğini kazananlardır ne yazık ki...gazetecisi olsun.kulüp çalışanı olsun, taraftarı olsun bu kirli isimler yüzünden bugün ligde bu sırada bu takım...hoca burda da çok düzgün davranmış ve kendisine kötü davransalar da futbolcuyu taraftarın kucağına atmamıştır...röportaj için teşekkürler...
Hocanın başarısız olduğu konusunda hemfikiriz. Kendi de bunu kabul ediyor ki takımdan ayrıldı. Hoca başarılıdır, gitmesi yanlıştır demiyoruz. Demirspor'un kendi camiasını parazitlerden temizlemesi gerekli diyoruz.
Demirspor kötü yönetiliyor. Bu kötü yönetimin nedeni, değişen futbolcular, değişen hocalar, değişen yönetimlere rağmen hiç değişmeyen ve kulübün içine çöreklenmiş kişilerdir. Bence öfkenizi bu insanlara yöneltin. Bize yada Soner Hoca'ya değil.
soner hoca cephesi cevabını verdi...şimdi soner hocanın bahsettiği kulüp çalışanları konuşsun, nifakçı gazeteciler konuşsun, dedikoducu futbolcular konuşsun, hocayı satan yöneticiler konuşsun ve bölünme yaratan basının sesine kulak verip hocaya yüklenen taraftar konuşsun... mehmet bey spor01 bünyesinde bir yazarsa öyle davransın..onların içinde durup onlardan ayrı gibi konuşmasın...spor01deki son 5 aydaki bütün haberlerin altına imzasını atıyor mu ? atmıyor mu ? onu da söylesin...
soner hocanın söylediklerinin hepsinin sağlam tabanı var...mehmet beyin söyledikleri ise havada uçuşan cümleler olmuş...tokat deplasmanından başlayıp ads benim olsun demiyelimle bitmiş ???
Güncel olarak değerlendirme yapma noktasındaysanız ve eğer gerçekten Demirspor'un düştüğü durumdan üzgünseniz, hocaya öfkenize rağmen açıklama yapmasına destek verirsiniz, çıksın söylesin yanlış gördüğü kişileri ve olayları. Başarısızlığı tek kişiye yüklemek kolaydır. Dünyaya tek çerçeveden bakmak da öyle. O halde korkmayalım hatalı olduğunu da düşünseniz, kulüpte yanlış bir şeyler gördüğünü söyleyenlerin beyanlarından.
Eğer güncel değerlendirme yapmak yerine tarihsel değerlendirme yapmak istiyorsanız, elinizde varsa spor01'in arşivine ininiz. Spor01'in gençlerimize yaklaşımlarını okuyunuz, daha önemlisi bu yaklaşımları KİMLERİN SERGİLEDİĞİNİ okuyunuz. Spor01 üzerinden hangi oyuncuların alınması yönünde sinyaller gönderildiğini okuyunuz. İsim kullanmışlarsa KİMLERİN YAZDIĞINI bu yazıları okuyunuz. Spor01 ile ilgili değil sadece. Diğer basın organlarının da arşivlerine ininiz. Aynı şeyleri göreceksiniz çoğunlukla. Yine ininiz spor01'in arşivlerine, hatır gönül ilişkileri ile olduğu izlenimi veren ve duyumları da birçok farklı kaynaktan alınan kaç tane ısmarlama (izlenimi yaratan!!!) haber olduğuna bakınız. Bunları KİMİN YAZDIĞINA bakınız.
Sözün özü, bir gemidesiniz, mürettabatta kimler var imiş ve şu anda kimler var, geçmişleri ile iyice bakınız.
Yok ben arşivlere o kadar inemem, zaten arşiv de fazla yok derseniz, blog herkese açık. Blogu kurcalayınız. Ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.
Ayrıca, Adana Demirspor takımını, Adana'dan izlememekle suçlayarak kimlere benzemeye başladığınızı ben size söylemek istemiyorum. Yaratma ümidi doğurduğunuz farklılıkları kendi söylemlerinizle öldürmenin anlamı yok. Ha derseniz ki; Ankara'dan bu takımı izleyenler, İstanbul'dan izleyenler veya diğer yerlerden, hata ediyorlar, o halde o hataları çıkarın ortaya ne teşhis koymuş da bu takımını şehir dışından izleyenler, baştan aşağı yanlış olmuş. Neye çabalamış da kendisinin nemalandığı izlenimi doğurmuş. Bulun böyle şeyler, ondan sonra sorgulayın bu takım hakkında üretme tekelinin Adana'da olup olmadığını. Gerçek şu ki Mehmet Bey, Adana'nın gerçekleri dediğiniz şey, Adana'nın korkuları ve kokuşmuş düzenidir. Ankara'dan, İstanbul'dan veya herhangi başka bir yerden bu düzene baş kaldıranların seslerini yaşama geçirecek irade camiamızda yoktur. O nedenle siz iyisi mi öfkenizi yöneltmek için kendinize Adana içinden adresler bulun. Şehir dışı karmaşıktır, kaybolursunuz alimallah.
Sinerji ateşi yandı,dilerim yansımları güzel olur..
"Gerçek şu ki Mehmet Bey, Adana'nın gerçekleri dediğiniz şey, Adana'nın korkuları ve kokuşmuş düzenidir. Ankara'dan, İstanbul'dan veya herhangi başka bir yerden bu düzene baş kaldıranların seslerini yaşama geçirecek irade camiamızda yoktur."
ben de ek olarak uçuk bir cümle atayım ortaya: bu takımı gerçekten sevenler adana dışında yaşayanlardır, dışarıdaki adana demirsporlulardır. en azından bu takıma hiç ihanet etmemiş olanlar, zarar vermemiş olanlar onlardır. adana şehri horul horul uyurken demirspor isimini yüceltmek için mücadele edenler de bu gurbetçilerdir...