Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu. Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar. Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek. Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem paramparça oldu. Ta
2008'den Beri...
Yorumlar
"Bu hazin şeyi yapan insan kendince sebeplere sahipti" cümlesi bana daha da hazince geliyor. O adamın bir şeyleri yok etme çabası bana çok sevimsiz geliyor. Her ne nedenle olursa olsun öldürmek bana hiç güzel gelmiyor...
Faşizmin her türlüsüne karşıyım ama nedense her faşizm denince hedefe konan kitle belli bir kesim ile kısıtlı kalıyor. Bu ülkede yıllardır belli bir etnik tabana dayalı faşizm yaşandığını da unutmamak gerekir düşüncesindeyim.
Neyse blogumuz spor üzerine olunca çok fazla şey söylemek de istemiyorum açıkçası.
Bu tür cinayetlerin sona erdiği bir ülke olmak dileğiyle.