Ana içeriğe atla

Çöküş Öncesi

Demirspor'un yeni dönemine dair birkaç şey söylemek için biraz bekledim. Transfer çılgınlığının biraz dinmesi ve özellikle Pote dellenmesinin bitmese de durulması mümkün mü bilmiyorum. İki yıldır düşme potasında dolaşan ve kötü oyunculara sabır gösteren taraftarın bu dellenme halini anlıyorum. Başarı isteği gayet doğal. Ama yıllardır öğrenemediğimiz bir şey var: Çok para harcamak, başarının garantisi değildir. Tersine çöküşün başlangıcıdır. Bu yıl Demirspor'un olası başarısı, Pirus Zaferi olacaktır. Yani büyük yenilgiden önceki zafer.

Türkiye'deki pek çok örneğe baktığımızda, başarının sabırla ve adım adım geldiğini, çöküşlerin ise aniden geldiğini görüyoruz. Akhisar, Altınordu bunun en iyi örnekleri. Karşıyaka, MİY, Ordu da öyle. Demirsporluların bugünden itibaren zafer çığlıkları kadar olası çöküşün nasıl engelleneceğini de düşünmeye başlaması gerekli.

Biz Demirspor'u yönetimleriyle sevmedik. Futbolcusuyla da sevmedik. Biz Demirspor'u yarattığı havayla, ruhuyla, tribünüyle sevdik. Ne yazık ki Demirspor zamanın ruhuna uydu. Yani teslim oldu. Başarı için bunları geri planda bıraktık. Hangi yönetim olursa olsun onlara eleştiriler yapıldı, az veya çok fark etmez gidişattan memnun olmayanlar vardı. Bugün ise kimsenin ağzını açamayacağı, sadece zafer sarhoşu twitler atmasına izin veren bir ortam var. Neden? Çünkü memleket bu havada. Yani biz de herkes gibi olduk.

Yerel secimler nedeniyle siyasi görevle takımın başına getirilmiş bir başkan ve ne olduğu belirsiz bir Tanju Çolak'la kurulan takım, sahada başarılı olsa da benim gönlümde yer edinemez.

Ben yönetimden ziyade hep tribünle ilgilendim. Aktif olduğum 2005-2015 arasında tribünün takimi ve yönetimi etkilemesini bekledim. Gelinen durumda tam tersi oldu. Üzüntümün nedeni bu.

Karamsarlık en kolay duygudur ve bugüne kadar da karamsarlık satanlara karşı olmaya çalıştım. Ben de bir daha Çankırı, Tokat, Uşak deplasmanlarında dolaşmak istemem. Ama gidişat oraya doğru yeniden. Kötü gün dostu olarak uyarmak isterim.

Yorumlar

Unknown dedi ki…
bir tane delikanlıda çıkıp şuraya yorum yazmamış. kötü günde demirspor herkesin ama iyi günde sadece birilerinin. ötekilerin düşüncesinin, kaygılarının bir önemi yok. bugüne kadar demirspor'u tekelinde yanlış yönetenlere gösterilen hemde defalarca gösterilen sevginize göz yumduk saygıdeğer tribünün önde gelenleri. onca şeye ses etmediniz nedenine girmiyorum, girmeyeceğim. bu saatten sonra demirspor öyle bir yola girdi ki bu yol çok korkutucu. sadece başınızı yastığa koyun düşünün uyurken. murat sancak'ın ne kadar demirspor'lu olduğunu düşünün.daha düne kadar sovdugunuz tanju çolak'ın demirspor'da ne aradığıni düşünün. gerçekten ne alaka diye sormuyormusunuz ? bu kadar mı gözünüz kör oldu. başarı diyeceksiniz açız diyeceksiniz evet hepimiz süper lige açız. ama o süper ligi bir defa görürüz bir daha da ptt 1.ligi bile göremeyiz. 100 milyon borçla belediyeye yalvarmaya gider bu işin sonu. olmaz olsun böyle basari, gelmez olsun böyle süper lig. demirspor'da kültürel olarak hiçbir şey kalmamıştır. buyrun tanju çolak diye tezahürat yapmaya devam edin. sonuçta duygusal insanlarsınız. duygusal bakıyorsunuz ne diyelim. ama birgün murat sancak ve tanju çolak a kufretmeye baslayacaksiniz ve iş işten geçmiş demirspor tarihe gömülmüş olacak. işte o zaman muharrem gulergin, orhan demirdal, bekir çınar ve daha niceleri sizi affetmeyecek. bu takım o hale gelirde kim buna çanak tutmuşsa mavinin lacivertin içinde boğulsun.
Unknown dedi ki…
dünkü yorumumu yayinlamadiginiz için kızmadım. çünkü ne zaman objektif olsanız hep taşlandınız. 2 yıl sonra yine beraber ağlamak üzere, teşekkürler
Unknown dedi ki…
Eline sağlık. Ama sessizce takip etmek en faydalısı çünkü alternatifi yıllardır Aytaç Durak dahil aynı zihniyetin devam etmesi sıralı şekilde o bakımdan mevcut yönetim o başarı denen olayı kısa vadelide olsa sağlayacak maalesef tek yönetim.
yavuzy dedi ki…
Sayın Kuzey Güneş, yorumun yayınlanmaması sadece teknik bir detay; gözden kaçmış yaz trafiğinde. Teşekkürler.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...