Ana içeriğe atla

Utanmayı İsterken...

Altınordu maçı öncesinde futbolcular idmana çıkmazken parasızlıktan, başkanlık söz konusu olunca muslukları açanı unutmuyoruz.

Taraftarın sesini, paramla döverim tarzı yaklaşımla bastırmaya çalışanları unutmuyoruz.

Plaka projesinin baltalanışını, destek verilmeyen, rafa kaldırılan kredi kartı projesini unutmuyoruz. 

Kendi taraftarına dava açanları unutmuyoruz.

'Adana' kazansın diyenleri unutmuyoruz.

Taraftarın istifa yürüyüşünde bastıracağı afişleri diplomatik manevralarla engelleyenleri unutmuyoruz. 

28 Mayıs yardım gecesinde telefonlara çıkmayanları, üç kuruşu bu kulüpten esirgeyenleri unutmuyoruz. 

Renkten renge giren kravatları, flamaları unutmuyoruz.

Kimseden fikir almam, kendi bildiğimi okurum yaklaşımlarını unutmuyoruz. 

Unutamadıklarımız voltranı oluşturmuş başımıza gelmiş. Amacım köstek olmak değil, zaten gücüm de yetmez. Unutmadığımızı, unutulmayacağını unutturmamak adına bir kez daha yazıyoruz hepsi bu.

Adana, silkelenip boyunduruğundan kurtulamadı. Eskinin kötü aşçılarından bugün yine iyi yemek bekliyoruz. Başka da yapabileceğimiz bir şey yok, can-ı gönülden utanmak istiyorum.  

Yorumlar

Onur BİÇER dedi ki…
Gece yazdım yazıyı, üstelik de Altinoluk'a giderken yolda. Altınordu taraftarları basta olmak üzere tüm okurlardan özür dilerim
yavuzy dedi ki…
Ben de başlığı sürekli unutmayı isterken diye okuyordum, üçüncü kere de gördüm utanmayı... Algıda yönlendirme; herkes kendi istediği yerden görüyor demek ki! :) "Unutmak, bugüne getirir" diye bir söz var; bugün yeni baştan oynamak için uğraşalım, çabalayalım.
coulibaly dedi ki…
Eline sağlık çok güzel olmuş ;

''Adana, silkelenip boyunduruğundan kurtulamadı. Eskinin kötü aşçılarından bugün yine iyi yemek bekliyoruz. Başka da yapabileceğimiz bir şey yok, can-ı gönülden utanmak istiyorum. ''
göktuğ dedi ki…
Tuncel; Ben futbolu iyi bilmem bilen kişilere sorarım. Onların önerdikleri ve dedikleri ile hareket ederim mantığıyla Demirspor'u yönetmiştir.

Gökoğlu; Ben futboldan anlarım, oyuncuyu seçer en iyi hocayı bulurum mantığıyla Demirspor'u yönetmiştir.

Şimdi iki fikir yanyana geldi. Eğer Tuncel ben anlamam der ve herşeyi Gökoğlu'na bırakırsa Gökoğlu'da her şeyi ben bilirim der öyle hareket ederse vay halimize.

Metin Yıldız'ı arar Yasin Sülün'ü özler. Gelen-Giden oyuncuları hafızamızda tutabilmek için devreleri yakabiliriz.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...