Ana içeriğe atla

Ankara Tayfası'na Dair...

"Adana Demirspor Ankara Tayfası" adı, bu blog ve "Gurbette Demir Gibiyiz"  pankartıyla ilişkili bir kavram. Bu blogu yok sayan ya da pankartın arkasında olmaktan çekinenler açısından, Ankara Tayfası'ndan başka bir şeyden bahsediyoruz demektir. Herkesin Demirsporluluğunu istediği gibi yaşamaya hakkı var; kimseye bugüne kadar bizimle olacaksınız diye bir baskı yapmadık, yapmayız.

Demirspor tribünlerinin en büyük gücü olan Şimşekler Grubu ile de güçlü bir temasımız var; her ne kadar bir dönem kısa süreli bir sorun yaşasak da, hala bir çok organizasyonda -örneğin Bekir Çınar Turnuvası'nın organizasyonunda ya da Taraftar İlkeleri'nin açıklanması konusunda- sıkı bir muhabbete sahibiz.  En son Kartal maçında da görüldüğü gibi, deplasman biletleri konusunda -sağolsunlar- doğrudan bilgilendirme içinde olan kişileriz. Çünkü onlarla da açık açık konuşup derdimizi anlatıyoruz.

2007'den bu yana Ankara Tayfası'nın yaptıkları, açık ve ortadadır; Adana Demirspor tribünlerinde birçok kavramı bu blog aracılığı ile genelleştirdiğimizi biliyoruz; en basitinden "altyapı" ve "mali disiplin!" Uzak deplasmanlara gitmek gibi bir huyumuz var; Çanakkale, Kırklareli ya da Trabzon, bizim için Adana'da olmaktan daha çekici.

Biz de kendi aramızda sıkıntılar yaşadık. Kamuya açık bir organizasyon olmanın dertlerinden biri bu. Kapalı bir grup olsaydık ya da bir kişinin yürüttüğü bir sayfa olsaydık her şey daha kolay olabilirdi. Biz iyiyi kötüyü, her şeyi, açık bir şekilde tartıştık ve buna devam ediyoruz.

Bu açıklamayı kişisel olarak yapıyorum; nedeni bir süredir büyüyen ve değişen taraftar kitlesine bazı geçmiş bilgileri ve ne durumda olduğumuzu ortaya koymak içindir.

Yorumlar

Unknown dedi ki…
sizi seviyoruz ankara tayfasi

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...