Takımdaki kötü gidişin nedeninin bana göre kaynağını daha önce yazmıştım: Takımın devre arası kampında üstüne hiç birşey koymayarak, işleri idare etmesi. Boluspor maçından itibaren, "zaten küme düşmeyecek puanı topladık, başarılıyız" havasının camiada yayılması. Ne Başkan'ın ne de teknik ekibin ilk iki ya da play-off'a dair inandırıcı açıklamalarının ve hedeflerinin olması.
Buraya kadar futbolcuların kendi iradeleri, istekleri ve inançları ile geldik. Ama onlarda da artık "bizden bu kadar" havası seziliyor. Balık baştan kokar. Yönetim işareti verirse, futbolcular da bunu kendince yorumlar.
Lawal'ın, Gökhan Kaba'nın, İrfan'ın, Emre Balcı'nın yerleri doldurulamadı. A2'nin golcüsü Muhittin'in Maraş'a gönderildi. Dar kadro, "idare ederiz" durumunun bir yansımasıydı.
Erman'a dair eleştirilerimi ikinci yarının başından beri dile getiriyorum; bu haftalık bir durum değil. Kendisine birkaç kez twit atarak da bunu ilettim. Belki görmüştür. Kaptan, devre arasından hazır dönmedi. İlk yarıda hepimizi şaşırtan performansı orada bıraktı. Evet, belki Mustafa Hoca'nın hatalı oyun planından belki ona yardımcı olacak kimsenin olmamasından... Bu tip tespitler doğru. Ama Erman'ın ilk yarı performansının normal değil, ekstra olduğu ortadaydı. Şimdi kendi normallerine döndü.
Başarılı futbolcunun, paralarının ödenmesi, daha iyisi için teşvik edilmesi doğru olandır. İvme kötüye dönünce, hataların söylenmesi de öyle... Şimdi bu noktadan sonra yönetim gitsin-hoca gitsin-kaptan gitsin demenin bir alemi yok. Yönetim-teknik ekip ve futbolcuların bir araya gelip, hedefimizi küme düşmemek mi yoksa play-off mu sorusunun cevabını net biçimde dermeleri gerekli. (Henüz matematiksel olarak küme düşmemeyi garantilemedik!)
Bunu kamuoyuna duyurmanın yolu da Manisa'dan alınacak sonuç!
Buraya kadar futbolcuların kendi iradeleri, istekleri ve inançları ile geldik. Ama onlarda da artık "bizden bu kadar" havası seziliyor. Balık baştan kokar. Yönetim işareti verirse, futbolcular da bunu kendince yorumlar.
Lawal'ın, Gökhan Kaba'nın, İrfan'ın, Emre Balcı'nın yerleri doldurulamadı. A2'nin golcüsü Muhittin'in Maraş'a gönderildi. Dar kadro, "idare ederiz" durumunun bir yansımasıydı.
Erman'a dair eleştirilerimi ikinci yarının başından beri dile getiriyorum; bu haftalık bir durum değil. Kendisine birkaç kez twit atarak da bunu ilettim. Belki görmüştür. Kaptan, devre arasından hazır dönmedi. İlk yarıda hepimizi şaşırtan performansı orada bıraktı. Evet, belki Mustafa Hoca'nın hatalı oyun planından belki ona yardımcı olacak kimsenin olmamasından... Bu tip tespitler doğru. Ama Erman'ın ilk yarı performansının normal değil, ekstra olduğu ortadaydı. Şimdi kendi normallerine döndü.
Başarılı futbolcunun, paralarının ödenmesi, daha iyisi için teşvik edilmesi doğru olandır. İvme kötüye dönünce, hataların söylenmesi de öyle... Şimdi bu noktadan sonra yönetim gitsin-hoca gitsin-kaptan gitsin demenin bir alemi yok. Yönetim-teknik ekip ve futbolcuların bir araya gelip, hedefimizi küme düşmemek mi yoksa play-off mu sorusunun cevabını net biçimde dermeleri gerekli. (Henüz matematiksel olarak küme düşmemeyi garantilemedik!)
Bunu kamuoyuna duyurmanın yolu da Manisa'dan alınacak sonuç!
Yorumlar
Karşıyaka maçına kadar futbolcuların çabasından şüphem yok, ellerinden geleni yaptılar. Bundan sonrası yine onların karakteri ve yeteneklerine bağlı. Erman Özgür olayında kaptana haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Evet belli ki devre arasında iyi hazırlanmamış ya da hazırlanamamış ama kötü gidişatın faturasının Cumartesi günü ona kesilmesi hiç olmadı, ayıp edildi. Mustafa Uğur'un saçma sapan mantalitesi yüzünden 35 yaşındaki bu adam lig başından beri hem ofansif hem defansif orta sahanın bütün yükünü üstlendi hem de hiç dinlendirilmeden. Ama buna rağmen maçların sonlarına doğru ceza sahasından top çıkardığı bile çok oldu. Son yıllarda hem futbol kalitesi, hem karakter olarak özlediğim futbolcu tipiydi. Mustafa Uğur'la devam edeyim, aslında Mustafa Uğur ve takıntıları gibi bir yazı da düşünmüştüm ama burada toparlayım. 1. devrenin sonuna doğru ( galiba Linyit maçından sonra) yazı yazmıştım ve bazı konularda eleştirmiştim. Geldiğimiz noktada eleştirilerimin hafif kaldığını görüyorum. Bir teknik adam hiç mi rakibinin analizini yapmaz hep mi ezber oynatır takımı. Olmayan kanat oyuncularıyla, formsuz bek oyuncularınla her maç 4-4-2 düzeninde oynamaya çalışmanın mantığı nedir? Bu kadar savunma zafiyeti varken içerde, dışarda çift forvet oynatmanın mantığı ne? Samet Kartal, M. Uğur'un akrabası mı? Bir teknik adam hiç bir maçı çeviremez mi? Yanlış oyuncu tercihleri yapabilirsin ama oyuna soktuğun oyuncuyu 15 dakika sonra oyundan çıkarıp tribünlerin önüne atamazsın. Bence elimdeki kadro bu kadar demeye de hakkı yok. Cumartesi günkü Karşıyaka devre arasında bir çok oyuncusunu kaybetti, toplama bir takımla devam ediyorlar ama bir oyun stratejileri var, kapasitelerini biliyorlar ona göre oynuyorlar. Bizim sağ taraftan Erçağ'nın bindirmelerinden, yaptığı ortalardan başka bir oyunumuz yok. Yönetim rezil bir şekilde yönetebilir, ilk devrenin sonunda bence şampiyonluğa gidebilecek Lawal'lı, Gökhan Kaba'lı kadroyu bozarak kötü gidişattaki başrolü oynadı ama Mustafa Uğur'da saha içinde hiç bir şey üretemedi. İlk devredeki güzel oyun ve sonuçların tamamen futbolculara bağlı olduğunu görmüş olduk. Sezon sonunda ne olursa olsun kaçıncı sırada olursak olalım, ne Mustafa Uğur'u ne de onun futbolcularını takımda görmek istiyorum.