Kendi sahasında bu kadar puan kaybeden takımın başarılı olması çok zor. Ligin vasat takımlarından Sarıyer'i rahat rahat yenemiyorsak, işimiz çok zor. Direk, şansızlık vs. Bunlar her yıl sığındığımız klişeler...
Oyuncular üzerinden bu sezona bakacak olursak, öncelikle yaz transferlerinde ses getiren Balotelli ve Belhanda ikilisinden başlamak gerekli sanırım. Balotelli bütün tacizlere, önyargılara ve maç içinde hakemlerin veya rakip oyuncuların kışkırtmalarına rağmen verimli bir sezon geçirdi. Son haftadaki patlamasıyla beraber hem takımı hem ligin en golcü oyuncularından oldu. 18 lig ve 1 kupa golüyle iyi bir performans sergiledi. Golleri dışında da atakları yönlendirmesi, şut tehdidi ve rakip savunmayı yıpratmasıyla iyi bir forvetin yapması gerekenleri büyük oranda yaptı. Ama Malatya maçında olduğu gibi çok pozisyon kaçırdığı maçlarda da canımızı sıktı. Belhanda ile ilgili duygularımı önceki yazılarda belirtmiştim. En son GS maçındaki yaptıklarıyla iyice gözümüzden düştü. Transfer olduğunda 10 gole ulaşsa yeter diye düşünüyordum; çok uzak kaldı o beklentiden. Onun dışında maç içindeki pas tercihleri, istikrarsızlığı ile bu sezonun en büyük hayal kırıklığı oldu diyebilirim. Benzer şekilde A
Yorumlar
Ancak bir yandan da o eski, yerleşmiş, kalıplaşmış Demirspor hastalığının getirdiği soru işaretleri oluyor. Neden puan kayıpları (sadece bu sezon için değil) parasızlık söylemleri ile örtüşüveriyor? Futbolcuların morali neden bu kadar çabuk bozuluyor ve bu durum skora yansıyor? Neden beş kuruşsuz dahi olsak galip geldik diyemiyoruz? Neden parasızlık var? Ödenemeyecek yükler altına, kime güvenerek giriliyor? Madem bu yükün altına girildi, neden gelir kaynaklarına dört elle sarılınmıyor?
Bir gün Demirspor'dan ve yönetim anlayışından emin olmak ve artık kaybetsek dahi savaştık diyebilmek, soru işareti taşımamanın rahatlığını hissetmek istiyorum. Belki her şey süperdir de benim psikolojim hazır değildir :)