"Taraftar ne yapabilir?" Bu sorunun cevaplarını aramamız lazım. Sadece susarak, sadece söverek bu iş olmaz. Blogun taa ilk günlerinden beri bu işe kafa yoruyoruz, bazen yoğun bazen daha sakin olarak.
Blogun daimi konuk yazarlarından Müslüm Kavut, açık bir mektup şeklinde organize ettiği fikirlerini göndermiş; paylaşıyoruz.
----------
Sevgili Demirsporlu kardeşlerim,
Takımını düşünen elini taşın altına koyacak tüm Demirsporlular için, tribündekiler için, yani takımın gerçek sahipleri için, iki temel hedef artık apaçık ortaya çıkmıştır. Gökalpçi dille anlatırsak "yakın mefkure", Soner Tolungüç' ün bir an evvel takımdan uzaklaştırılması; ikinci hedef ve "uzak mefkure" de kalıcı gelir için mücadele etmektir.
Zaten bu hafta tribünler de gereken tepkiyi verdiler, devam da edecekler, bu sürecin dönüşü yok artık. Tolungüç’ ün günleri sayılı. neyse artık, gelen hocayla geçmişe sünger çekip gençlerimizle düşmemeye oynayarak, gelecek seneleri kurtarmaya çalışmalı; artık takımımızı bu tür rezilliklere nasıl düşürmeyeceğiz ve kalıcı gelir için neler yapabiliriz ona kafa yormalıyız.
Sekiz aydır transfer,takım kadrosu derken başka bir mesele konuşamaz olduk. Bekir başkanla yakalanan ruh kaybolmaya yüz tuttu. Ne kalıcı gelirle ilgili bir gelişme var, ne de Demirsporumuzun muhalif duruşunu gösterecek, kimliğimizi bu anlamda belirginleştirecek, atılan adımları devam ettirecek, öteye taşıyacak bir adım atılıyor. Savunmamız gereken mevzi, öncelikle Bekir Çınar döneminde tüm ülkeyi sallayan atılımların geriye çevrilmesine karşı, duruşumuz ve kimliğimiz olmalı. Demirspor adı yine geçmiş dönemde olduğu gibi, futbolun sadece futbol olmadığını gösteren, emeğin, insanca yaşamın ve mücadelenin alanı olduğunu gösteren olaylarla anılmalı yine. Yoksa transferle, komisyonla değil!
Bu hoca da, açıkçası, benim için kaçınmamız gereken, Demirsporluluk kimliğiyle çelişen her türlü anlayışın, bozulmanın somut sembolü haline gelmiştir ve bugünden tezi yok kurtulmamız gerekir. Artık mesele teknik analiz, sportif başarı filan da değil (ki onlar da ortada zaten), takımımızın ölüm kalım mücadelesidir, Demirsporluluk ruhuna sahip çıkma meselesidir.
Evet, hepimiz sadece taraftarız ama unutulmasın ki Demirspor taraftarı aynı zamanda bu kulübün tek ve gerçek sahibidir. Çünkü, Demirspor halkın takımıdır. Buna yürekten inanan herkesin şapkayı öne koyup düşünmesi gerekiyor. Zaman bilinçli olma zamanıdır, zaman birlik olup takımına sahip çıkma zamanıdır.
Sevgi ve selamlarımla...
Blogun daimi konuk yazarlarından Müslüm Kavut, açık bir mektup şeklinde organize ettiği fikirlerini göndermiş; paylaşıyoruz.
----------
Sevgili Demirsporlu kardeşlerim,
Takımını düşünen elini taşın altına koyacak tüm Demirsporlular için, tribündekiler için, yani takımın gerçek sahipleri için, iki temel hedef artık apaçık ortaya çıkmıştır. Gökalpçi dille anlatırsak "yakın mefkure", Soner Tolungüç' ün bir an evvel takımdan uzaklaştırılması; ikinci hedef ve "uzak mefkure" de kalıcı gelir için mücadele etmektir.
Zaten bu hafta tribünler de gereken tepkiyi verdiler, devam da edecekler, bu sürecin dönüşü yok artık. Tolungüç’ ün günleri sayılı. neyse artık, gelen hocayla geçmişe sünger çekip gençlerimizle düşmemeye oynayarak, gelecek seneleri kurtarmaya çalışmalı; artık takımımızı bu tür rezilliklere nasıl düşürmeyeceğiz ve kalıcı gelir için neler yapabiliriz ona kafa yormalıyız.
Sekiz aydır transfer,takım kadrosu derken başka bir mesele konuşamaz olduk. Bekir başkanla yakalanan ruh kaybolmaya yüz tuttu. Ne kalıcı gelirle ilgili bir gelişme var, ne de Demirsporumuzun muhalif duruşunu gösterecek, kimliğimizi bu anlamda belirginleştirecek, atılan adımları devam ettirecek, öteye taşıyacak bir adım atılıyor. Savunmamız gereken mevzi, öncelikle Bekir Çınar döneminde tüm ülkeyi sallayan atılımların geriye çevrilmesine karşı, duruşumuz ve kimliğimiz olmalı. Demirspor adı yine geçmiş dönemde olduğu gibi, futbolun sadece futbol olmadığını gösteren, emeğin, insanca yaşamın ve mücadelenin alanı olduğunu gösteren olaylarla anılmalı yine. Yoksa transferle, komisyonla değil!
Bu hoca da, açıkçası, benim için kaçınmamız gereken, Demirsporluluk kimliğiyle çelişen her türlü anlayışın, bozulmanın somut sembolü haline gelmiştir ve bugünden tezi yok kurtulmamız gerekir. Artık mesele teknik analiz, sportif başarı filan da değil (ki onlar da ortada zaten), takımımızın ölüm kalım mücadelesidir, Demirsporluluk ruhuna sahip çıkma meselesidir.
Evet, hepimiz sadece taraftarız ama unutulmasın ki Demirspor taraftarı aynı zamanda bu kulübün tek ve gerçek sahibidir. Çünkü, Demirspor halkın takımıdır. Buna yürekten inanan herkesin şapkayı öne koyup düşünmesi gerekiyor. Zaman bilinçli olma zamanıdır, zaman birlik olup takımına sahip çıkma zamanıdır.
Sevgi ve selamlarımla...
Yorumlar
Artık düşünce platformlarında yazıp çizmekten,yorum yapmaktan öte gücümüzü göstermeliyiz kanaatindeyim.
Artık eyleme geçme zamanı..Nasılmı? Tabiki vurup kırmadan,sövmeden,fiziksel zarar vermeden..Bazen bir duruş,bazen bir bakış,bazen sessizlik ama hepsindede güçlü bir birliktelikle..
Tribünde sessizce oturmakta,maçlara gitmemekte,sessizce yürümekte herşey ama herşey olabilir sesimizi çıkarmak için,gücümüzü göstermek için,Olanlara isyan etmek için.
Madem halkın takımıyız, o zaman nerede bu halk.Madem bu takımın en büyük özelliği taraftar, nerede bu taraftar..
Denmiyor mu bu takımın taraftarı çok büyük ve bu taraftarlar bazılarının kendi çıkarları uğruna kullandığı kesim..O halde susmaya devam mı edelim??
5728 gün veya 15 yıl 8 ay 4 günü artık yazmayalım bitirelim bu işi.
Yar saçların lüle lüle
Soner sana güle güle
şarkısının hep bir ağızdan, bağrımız yırtılırcasına söylenilmesi kanaatindeyim. Yönetim bu tepkiyle çekip gidecekse de hiç beklemesin salladığımız mendiller ve söylediğimiz şarkılar onlara da gelsin. Böyle zengin takım tutacağıma kapanmış efsane bir kulübün taraftarı olarak hikaye anlatmayı yeğlerim. ki bu kulübün kapanacağı falan da yok. kapanma fikrini ortaya atıp bizim gözümüzü korkutmaya çalışıyorlar hepsi bu. yazı çok güzel olmuş artık tepki koymamız gerek. ben şahsen bu hafta trabzondaki maç için bazı planlar yapıyorum. bakalım ne olacak.
Şimdi biz bu protestoyu planlayalım,görün bakın bu seferde hem Trabzon hemde Elazığ maçını kazanırız.O zaman protesto yine suya düşer...Zaten kazanırsak protestolarada gerek kalmaz.
O zamanda her maçımızı protesto etme planları yaparız:)
ANKARA TAYFASI....
artık sizden daha fazla şeyler bekliyoruz. Yeni bir oluşum yada vizyonla çıkış yapmalısınız.
Mesela basın toplantısı düzenlenip, kamuoyu önünde, bu sorular ve temenniler seviyeli bir şekilde sorulabilinir. Alınacak cevapların veya vaadlerin takipçisi olunacağına vurgu yapılabilinir.
Bu sayede başımızdaki yöneticiler, daha ciddi bir yol haritası çizerler. Bu şekilde sesiz bir camia hiç bir sonuç alamaz. Bize tatmin edici açıklama yaparlar, bizde destekçileri oluruz.
ANKARA TAYFASI......
Artık sizinde bu başarışlı çizgide çıtayı ve misyonuzu tükseltmenizi arzu ediyoruz. SİZİ ÇOK SEVİYORUZ
O bir şey ne peki ? Ne yapmalının peşindeyiz.
Öncelikle memnun olmadığımızın yerine alternatifini sunmalıyız.Yönetimden memnun değiliz.O zaman kulis yapıp bir isim belirleyip o ismi ikna etmeliyiz.Hocadan memnun değiliz.Demirspor duruşu diye bahsettiğimiz duruşa uygun bir hoca belirlemeliyiz.Onunla iletişime geçmeliyiz.Taraftarlar olarak takıma nasıl sahip çıktığımızı ve nerede görmek istediğimizi anlatmalıyız.
Peki bizi dinlerler mi ? Bizi dinlemeleri için işte uzun vadede senin üzerine düşen de şu Demirspor'lu.Okuluna git.Eğitimini al.Yöneticilik oku.Girişimci ol.Spor akademisyeni ol.Yabancı dil öğren.Spor hukuku oku.Sporda şiddet yasasından haberdar ol.Alt liglerin nasıl yönetildiğini incele.Başarılı örnekleri dosyala.Spor-Sen'e git.İnternetten oku.Ve yine uzun vadede o yönetime gir,sesini çıkar.Aday ol.
Somut önerilerim bunlar olacaktır.Söylediklerimi âhkam olarak görmezseniz sevinirim.Görenler olursa eğer, Yönetim Ekonomisi yüksek lisans öğrencisi ve Spor İletişimi Eğitimi sürecindeyim.
Bu protesto oturursa yerine, tüm taraftarların dikkati bu yönde olacak ve herkes buna katılacaktır.
Bu başlangıç tıpkı bir kartopu gibi gittikçe büyüyecektir.Hem taraftar arasında güçlü bir birliktelik sağlanacak hemde taraftarın neler yapabileceği ortaya çıkmış olacaktır.Önemli olan taraftar bütünlüğünü ve gücünü sahaya yansıtabilmektir..
türkayın dediği belki doğru, hep birşeyler yapmalı dedik. ama bugün artık doğru zamanda olduğumuzu düşünüyorum, bıçağın kemiğe dayandığı noktadayız. şu an için birşey yapmıyor olsak da, önemli olan hepimizin ortak bir duygu ve harekete geçme isteği etrafında birleşmesi. az uz bir şey değil bu. küçümseyerek daha baştan önümüzü kapamayalım. yapmamız gerekinin öncelikle sadece "artık ne yapmamız gerektiğini ciddi ve somut bir dille konusmak" olduğunu düşünüyorum.
yeni bir vizyon ise,illa farklı bir oluşum anlamına gelmemeli. kendi kimliğimizi koruyarak, bize omuz verecek diğer grup ve oluşumlarla ortak bir irade oluşturmaya çalışabiliriz. tabiki herkesin, her oluşumun farklı bir rengi, farklı bir demirspor tahayyülü vardır. bu noktada, hepimizi birleştirecek olan çatının, bekir başkanın temsil ettiği altyapı, istikrar, anti-endüstriyel perspektif ve amatör ruh gibi değerler ve kalıcı gelir arayışı gibi somut bir hedef olabileceğini düşünüyorum. ismi de birleşik demirspor kolektifi ya da bekir çınar girişimi olabilir.
son olarak, arkadasların dile getirdiği stada girmeme önerisi yerine, girip orada sesimizi gür bir şekilde kendi tayyiplerimize, kodamanlarımıza çıkarmak daha güzel, daha etkili olmaz mı? bence, tribünün kendiliğinden gelişen haykırışını da dikkate alarak, öncelikli protesto takımızda kanayan yara haline gelen soner hocaya yönelik olmalı.
Bunun yanında tamamen belediyeden kurtulmak gerektiğini düşünen birisi olarak. Adem Atılgan-Mustafa Tuncel- Mehmet Gökoğlu- Bekir Çınar
ve tekrar Mustafa Tuncel dönemlerinin borç miktarlarının ne olduğunu bilmekte yarar olduğunu düşünüyorum. Demirspor bağımsız yönetimler denemesinde bulunmuş malesef bunda başarısız olmuştur. Gökoğlu döneminde bağımsız olamamış, Rahmetli Bekir Çınar döneminde ise bağımsız olma yolunda taraftar sınıfta kalmıştır.
Tüm bu denemeleri, son 5-6 sezonu değerlendirelim neleri yapabildik neleri yapamadık tartalım eksik noktalarımızı ortaya koyalım. Mevcut durumda nasıl bir yol haritası çizebiliriz ona ulaşalım.Eğer böyle yapmazsak yıllarca söylediklerimiz havada kalmaya devam edecek. Temelleri olmayan fikirler yıkılmaya mahkumdurdur unutmayalım.
ne de olsa muharrem gülergin'in öğrencisi değil mi?
mustafa tuncel yönetiminin gitmesinin gerekli olduğunu düşünen arkadaşlara tuncel sonrası için ne yapılabilir diye bir soru sormak istiyorum. alternatifleri görmek istiyorum...
Mustafa Tuncel'in alternatifsiz olması, tıpkı Aytaç Durak'ın alternatifsiz olması gibi, ölümü gösterip sıtmaya razı etmektir. Evet, reel anlamda onun yerine kimseyi getireiyoruz. Ama Mustafa Tuncel'in başkanlıklarında bugüne kadar bu takım ne kazandı-ne kaybetti. Taa 2000'nin başından beri bu hesabı yapalım.
Ayrıca bu sitede herkes bildiğini anlatıyor. Az biliyor olabiliriz ama bilgimizi birilerinin tarafını tutup diğerini kötülemek üzerinden değil, durumu analiz etmek için kullanıyoruz.