Ana içeriğe atla

Adana Demirspor'un Kaşar Taraftarı

Adana Demirspor'da "kaşar" tipte diyebileceğimiz bir taraftar tipi var. Bu kaşar taraftarlar artık mevzuya uyanmış, takım hakkındaki gelişmelerden, basına verilen demeçlerden olayların nereye gittiğini, sonraki aşamaları tahmin edebiliyor. Artık bu işin kurdu olmuş ama hala başkalarınca "süt gibi saf" zannediliyor.

Bilirsiniz, kaşar yapmak için sütü bir kalıba koyup iyice sarmak lazım. Güneş göstermemek lazım, nefessiz bırakmak lazım. Böylelikle dışarıda güllük gülistanlık bir hava varken, o tertemiz süt, içindeki bakteriler sayesinde ve karanlıklar içinde kalarak kaşar oluverir.

Süt artık o kadar temiz ve saf değildir. Başka bir boyuta geçer. Artık kaşarlaşmış olsa da içinde minicik bir umut ışığı taşımaktadır. İşte Demirspor'un bu kaşar taraftarı da eskiden süt gibi safken onbeş senedir kapatıldığı tenekesinde güneşli günler göreceğini ummuştur. Bu umut ışığı çok kırılgandır, geçmişin tecrübeleri hep hüsranı göstermiştir çünkü. Her sene karanlıklar artar, temiz taraftarın isyanı da büyür ama nafiledir. Demirspor babaların, emilerin, dayıların, efsanelerin malı olmuştur, tepe tepe kullanılmaktadır. İyi giden şeylerin arasında minicik bir terslik bile kaşar taraftarı endişelendirmeye yeter. Demirspor adına her zaman güzel şeyler olmalıdır artık, basit mağlubiyetler ise elbette önemli değildir. Kaşar taraftar Demirspor'un sıkıntısını galibiyetler-mağlubiyetler ekseninde aramaz, derdi daha derindedir.

Bu sürecin değişmeyeceğini anlayan taraftar artık kaşarlaşmıştır. Sesinin duyulmadığını, duyulan sesinin ise zamanla aleyhine döndüğünü görmüştür. Halbuki bu kaşar taraftar en ufak gün ışığına muhtaçtı, yine de gidişatı göre göre mevcut gün ışıklarının nasıl boğulacağını görebiliyor. Dünden bugüne atılan adımların, açıklamaların, tavırların, yaklaşımların Demirspor'a nasıl zarar verdiğini objektif, yalın, yalansız anlatabilecek bir taraftardır O.

Adana Demirspor'un kaşar taraftarı artık çok tecrübeli. Öyle ki kahvaltı sofralarında kaşar peyniri gibi birilerine ikram ediliyor. Bunu çok iyi biliyor ama sorun etmiyor. Biliyor ki zaman yine kendisini haklı çıkaracak yeniden.

Kaşar eskidikçe kıymeti artar. En çabuk bozulan ise beyaz peynirdir, bir ara ondan da bahsetmek lazım belki.

Adana Demirspor bu gidişle bir çok taraftarını "eski kaşar" mertebesine ulaştıracak. Tenekelerin kapaklarını böyle tutmaya devam ederlerse olacak olan budur.

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Şimdi ben bu yazının ne anlatmak istediğini anlamadığımı söylersem kaşar mı olurum aptal mı:) . Vallaha anlamadım . devamlı sizin ve Onur beyin yazılarını okurum ama ilk defa bu kadar gizemli yazmışsınız ne demek istediğinizi daha açık yazarmısınız ?
mustava dedi ki…
kaşar olabilirsiniz. ama daha kaşar olduğunuzun farkında olmayabilirsiniz. :)

aptal yerine falan koyma gibi bir düşüncem olamaz. kimse kimseyi aptal yerine koyamaz, koymamalı ;)

aslında söylenen çok açık bir şey var: kaşar taraftarı dinleyiniz, ona kulak veriniz. onlar çok görmüş geçirmiştir. hatta şunu da diyebiliriz; herkes geçmiş-gitmiş-bırakmıştır, ama o aynı yerdedir. ölene kadar da demirsporundan ayrılmayı düşünmemektedir.
Adsız dedi ki…
Biz eski kaşar mertebesini bile aştık sevgili Mustava. Bir kimse karısına bile bu kadar uzun bir süre aşık kalamaz iken biz bu takıma yaklaşık 45 yıldır gönül verdik, halen de kalbimiz onunla.Ama ümidimiz hiç bitmedi, bitmez de. Güzel günler göreceğiz, güneşli günler. Tam bağımsız Demirspor ya olacak, ya da olacak.

Merih Güvenç
Onur BİÇER dedi ki…
Merih abi, en kaliteli kaşar, en değerli kaşar eski kaşardır. Taze kaşarı tost yapıp yersin ama eski kaşar tost içinde tüketilmez. Öyle kolayca tedarik edilmez, pahalıdır. Eski kaşar iyidir. Nice taze kaşarların dilim dilim tostlara konulup harcandığını görmüşlerdir.

O nedenle abi, markette ne zaman eski kaşar görsem saygı duyarım :)
Adsız dedi ki…
Ozaman topçunun kaşarı kötü, taraftarın kaşarı iyi sonucu çıkıyor burdan :) Kaşar konusunda pozitif ayrımcılık yapılmış hhh
Adsız dedi ki…
Beşinci yorumu bırakan sevgili Adsız.Peynirden pek anlamam ama peynirin sütü bozuk olursa, o bozuk sütten yapılan eski kaşar da bozuk olur. Biz ne yaşlılar gördük (Muharrem Gülergin gibi,Füze Selami gibi, Kartal Yaşar gibi) Hepsinin de mayası sağlam olduğu için yaşlılıklarında da aslan gibiydiler.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...