Ana içeriğe atla

Masada Ölün, Bu Maçı Alın!!!

Hani futbolculara hep diyoruz ya, sahada ölün bu maçı alın, diye, sanırım aynı söylemi yönetim için de kullanmamızda sakınca yok. Hatta belki uzunca dönemler bu söylemleri yönetimlere yöneltmeyerek hatayı taraftar yaptı. Çünkü hatalı transferi yapanlar da onlar oldular, hatalı transferlerin paralarını ödeyemeyenler de... Bu dönemde de aynı hatalı transfer politikası ve parasızlık krizi başgösterdi. Davullarla zurnalarla girdiğimiz ligde küçücük bir ıslığa kadar düştü sesimizin tonu. Gerçi bilenler bilirler ıslıkla başlar "haykırış oluyoruz" tezahüratımız. Şimdi haykırış olmak için hamle yapma zamanıdır.

Bu hamlenin yapılamamasının acısını çektik durduk sezonlar boyu. Mersin maçını hatırlayın. Mağlubiyette yönetsel ataletin rolü çok büyüktü. Ama o kadar uzağa gitmeyelim, daha doğrusu artık o hatıralar bizden uzaklaşsın, uzak dursun, biraz yakından örnek verelim. Tarsus ile 2-2 berabere kalmışız. Morallerimiz alt üst olmuş. Takımda bir yıkım var, taraftarda bir yıkım var, ama ortada büyük bir umut var. İskenderun'u yenersek aynı şansı yeniden yakalıyoruz. Bu dönem içerisinde defalarca yazdık, dedik ki; tamam Tarsus maçı bitti, kendinize gelin, toparlayın şu takımı ve camiayı. Umut verici, güven kazandırıcı açıklamalar yapın. Sallayın ve kendine getirin. Bu maçı almamız ve almamamız arasında gelir açısından da iki kata yakın fark var. Yönetime sesimizi duyuramadık. Belki maddi imkansızlıklardan prim bile açıklayamadılar maçta. Ne büyük hataydı oysa ki. Şimdi kaçırdığımız balığın büyüklüğüne bakacak olursak 10 bin TL prim taahhüt edilse ne kaybedilirdi ki... Yapılmadı, yönetim çok büyük bir atalet, durağanlık gösterdi. Takımın moralini ne yönetim ne de teknik heyet toparlayabildi. İkisi de bu açıdan sınıfta kaldı. Sonrasında ne oldu, takım baston yutmuş gibi oynadı, KAYBETTİK. Sadece bir maç değildi kaybettiğimiz. Tabi burada küçük bir parantez açalım ki yazıdan nasiplenmeyen kalmasın... Taraftara linç politikası güderken İDÇ maçını neredeyse ağzına almayan, maç için kamuoyu yaratmayarak atalete katılan basın da her zamanki gibi Demirspor'a ne kadar faydalı (!!!) olduğunu bir kez daha kanıtladı o dönemde de.

Şimdi önümüzde Tarsus maçı var. Tarsus maçı hiç ummayacağımız güzellikler sonrasında önümüze çıkıyor. Küme düşer denilen takımın gençlerin de katkısı ile tırnaklarıyla kazıyarak kaptığı galibiyet takımın moralini yükseltti. O hafta diğer rakipler de puan kaybetti. Üstelik bir sonraki hafta maçımızın olmaması yeni teknik heyetin takıma alışması açısından şanstı. Gençler ağabeyleriyle hiç çalışma fırsatı bulamamıştı. Bu 15 günlük ara onlara da yarayacaktı. Kahramanmaraşspor maçından hemen önce futbolculara kongrede taahhüt edilen tutarın ödenmesi de moralleri maddi boyutuyla da yükseltmişti. Maçın önemini küçümseyenler dahi mücadele gücüne ağızlarını açamıyorlardı. Güzellikler bunlarla bitmedi. BAY olduğumuz haftada rakiplerin hepsi yine puan kaybetti.

Şimdi bu güzellikler arasında Kahramanmaraşspor maçından bugüne 8 günü geride bıraktık. Yönetim yine inanılmaz derecede durgun. Yaptıkları tek olumlu şey var; o da ısrarla çatışmanın dışında durmak. Yetmez sayın Bekir ÇINAR yönetimi. Bakın sizin en ufak bir hamle yapmadığınız 8 gün içinde gençlerin antrenman performansları hemen eleştiri konusu yapıldı. Kaleci Murat'a özenli yıpratma politikası uygulandı. Ben sizi uyarayım, 8 günlük ara öncesinde ortaya çıkan büyü etkisini bu gelişmelerle birlikte yitirmeye başladı.

Yapmanız gereken şey çok basit aslında. Çıkın meydana ve takımınıza güvendiğinizi haykırın. Kulaklara bunu kazıyın. Futbolcularınıza sahip çıkın, onları kollayın ve onlar için her türlü özveride bulunacağınızı tekrar tekrar söyleyin. Gençlere laf ettirmeyin. As kadromuzu, tecrübeli arkadaşlarımızı yüceltin.

Bakınız o arkadaşlar, koca bir sezon boyunca maddi sıkıntıyı hep enselerinde hissettiler. Ancak bizler bu adamların maddi sıkıntıda olduklarını sahada hissetmedik. Hissettirenler belliydi. Bu arkadaşlar görevlerini yaptılar. Üstelik bu arkadaşların çoğu yaş olarak belli bir noktaya gelmişler. Yarın futbolu bıraktıklarında hayatlarını aynı gelir düzeyi ile sürdürmelerinin imkanı yok ya da çok zor. Bu yaş grubundaki çoğu futbolcu geleceğini garantiye almak için parayı ön şart olarak hayatına koyarken bizim takımımızın mevcut iskeleti bunu yapmadı. Bunu gördüğünüzü hissettirin bu adamlara. Onlar bu gururlandırılmayı hak ediyorlar.

Paraları nasıl mı ödenecek? Ödenecek elbet. Bu takım moral olarak güçlü oldukça, galip geldikçe takıma karşı direnç azalacak, musluklar mecburen açılacak. Gündem mecburen değişecek. Sizlerden beklentimiz şudur. Bir süredir forma reklamı için anlaştığınız bir internet sitesi var, çıkın bunu artık açıklayın ve şunu deyin: "Buradan ve açıklayacağımız diğer projelerden elde edeceğimiz her kuruş diğer borç ve harcamalara değil sadece takımımıza aktarılacak. Örneğin küçük bir meblağ ama şu anlaşma dolayısı ile ilk etapta şu kadar gelir elde edeceğiz ve bu para futbolcularımıza ödenmek üzere bloke bir havuz hesapta birikecek. Diğer proje gelirleri de bu hesaba aktarılacak ve gücümüzün yettiği ölçüde arkadaşlarımız mahrum edilmemeye çalışılacak. Biz onlara güveniyoruz, inanıyoruz. Onlar bizim mücadelemize inansınlar, biz onların mücadelesine şapka çıkarıyoruz. Allah bize onları sezon sonunda tarihe geçirmeyi nasip etsin."

Buna benzer bir açıklama bile takımda moralleri yükseltmeye, hırsı artırmaya yetecektir. Hareketsizliğin kimseye faydası yok. Yarım kalan icraatlerinizi tamamlamayı amaçlayarak seçilmiştiniz, icraat için faaliyet gerekir. Atın şu durgunluğu üzerinizden. Masada ölün, bu maçı alın!!!

Yorumlar

tek çare altyapı dedi ki…
onur kardeş kalemine sağlık ne kadar güzel özetlemişin olması gerekenleri.ellerine sağlık.sonuç ne olursa olsun gençlere ve altyapıya sonuna kadar destek olunması gerekir.bizim gibi takımların tek şansları altyapıya işlerlik kazandırmaktır.başkada şansları yoktur.
doğu demir dedi ki…
bu dediğini yönetimler yapar onur kardeş...demirspor maçlarını kazanacaksa bunda yönetimin bir katkısı olamaz..yönetim önce kendini kurtarsın,moral versin...ben tarsus maçında takımıma güveniyorum,olmayan yönetime değil...inşallah yeneceğiz onları...hocamızla gencimizle yaşlımızla ama yönetimle değil....
saygılar
Onur BİÇER dedi ki…
Sayın adsız okuyucumuz, ince yorumunuz için çok teşekkür ederim. Önemli olan kişiler değil zihniyet. Bu camiada neler neler var ama kendi kabuklarındalar maalesef.

Yorumunuzu şaibeye fırsat vermemek için yayınlamıyorum. Anlayışla karşılayacağınıza eminim.
Volkan ADS dedi ki…
günlerce adanahaber sitesinde bu takımdan bişey olmaz ve bu yönetimle küme düşer diye yorumlar yazan 'doğu demir' adlı şahıs şimdi bu takımın tarsusu yeneceğine inandığını söylüyor. bu nasıl perhiz bu nasıl lahana turşusu. ne zaman samimi olacaksınız merak ediyorum.
ömer dedi ki…
Ben birde şu spo01 de daha önce yorum yapıp daha sonra yazarlarından biri olan (en azından onlar yazar diyor) mehmet çevik denen şahıs arabistanlı lawrence gibi. Resmi de yok. Zaten spor01 yazarlarına da yorum bırakamıyorsun. Baykal ın dediği gibi tlf da rahatlıkla bir laf diyemiyoruz, o hükümete ben yazarlara. En azından spor01 deki beyefendiler yorum yazdırma cesaretini göstersinler derim. Son söz. Ferdi Tayfur'un şarkısı gibi
"ADS YA!BENİMSİN,YA!TOPRAĞIN"
Adsız dedi ki…
Yorumlar güzel forma reklamı konusunda bende birkaç şey söyleme ihtiyacı duyuyorum.İlk önce yapılması gereken tabi bu görev adana meclis üyelerine düşüyor.Haberlerde geçen sanko grubu ceyhana rafineri yatırımı için meclisten onay almış. çalık grubu da zaten onay aldı onay verirken demirsporumuza reklam verilmesi konusunda anlaşma yapılması şartını sunmaları gerekir.Bari bu fırsatları kaçırmayalım.alt yapı konusundada gerçekten bu işi yapacaksak önce kayseri veya antalya modelini incelemek işi çözmeye yeter önce adana amatör takımlarını ve çevre illerdeki amatör takımları inceleyerek planlı proğramlı şekilde olması gerek saygılar
yergökmavi dedi ki…
Adsız arkadaşım güzel bir noktaya değinmişisin.Ben şöyle bir örnek vereyim,Melih Gökçek Ankaragücünü destekliyor.Yaptığı flaş transferlerin parasını cebindenmi veriyor.İhalelerde "at bi siftah Ankaragücü'ne" diyor,işi bitiriyor..Bizde "Bana mahkum olmalılar" düşüncesi hakim olduğu için,göstermelik yapılan para yardımları dışında hiçbir şey olmuyor.Öncelikle gönülden istemek gerekir.Çünkü her türlü imkan var.
"Ben" egosu olduğu sürece bu iş olmaz.Zaten Adanademirspor artık bu adamın desteğinide istemiyor.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...