Yine hakemin hatalı kararlarının damga vurduğu maçta sezonun ilk yenilgisini aldık. Aleyhimize verilen yanlış penaltı, lehimize önce verilip sonra yanlış ofsayt kararı ile verilmeyen penaltı, rakip oyuncuya gösterilmeyen kartlarla birlikte iyi oynadığımız maçtan puan alamadık. Deplasman takımı gibi oynayarak hızlı hücumlarla ilk yarıda farkı ikiye çıkaran rakibe karşı ev sahibi gibi oynadık; iyi top yaptık, ilk dakikalardaki baskıyı iyi kırdık. İlk yarıda bir gol bulabilsek skor farklı olabilirdi. Yine de 3-0'dan sonra oyundan kopmayıp skoru 3-2'ye getirmek başarıydı. Tek kaleye döndürdüğümüz maç son dakikalardaki kırmızı kart ve 4. golle tamamlandı. Fenerbahçe'nin bu sene iyi yaptığı kolay skor bulma işini, zaten aksayan defansımızla durdurmamız kolay olmadı. Ligin en iyi top oynayan takımını izlemek için tribüne koşan Fenerbahçeliler, müthiş bir deplasman tribünü görerek evlerine döndüler; hafta içi maçta taraftarımız gece 1'e kadar tribünde bekletildi. Hafta içi bir
Yorumlar
bundan 7-8sene sonra bugünleri çocuklarımıza anlatacağız.aşık olduğumuz,tribünden sevdiğimiz bu kentin bizi nasıl yalnız bıraktığını anlatacağız demir yürekli evlatlarımıza.o zaman bugünler geçmiş gitmiş olacak...O zaman anlayacak o çocuklar Demirsporluluğun nasıl bir duruş olduğunu,o zaman anlayacaklar neden Demirsporlu olduğumuzu... Ve soracaklar kendilerine:"Bizim suçumuz halkın takımı olmak mı?" Bizde bir borsa kağıdı gibi gezseydik elden ele...UZANsaydık şöyle paralı birinin elinde!sonra AKGÜLler açardı belki gönüllerde? Hayır işte öyle olmazdı...Öyle olsaydı Demirsporluluğun bi anlamı olmazdı.