Ana içeriğe atla

Mülkiye'nin 150. Yılı

Siyasi açıdan birçok tartışmanın odağında olabilecek bir yapıdadır Mülkiye. Ancak yetiştirdiği mezunlarının hangi siyasi görüşe bağlı olurlarsa olsunlar ortak paydaları her zaman tek olmuştur:

Vatan sevgisi, vatan hizmeti...

Ülkemizde demokrasinin yerleşmesine büyük katkıları olmuştur Mekteb-i Mülkiye'nin. İlk öğrenci grevlerinden biri gerçekleştirilmiş, askeri darbelere karşı direnen hocaları defalarca hapislere atılmış, görevlerinden uzaklaştırılmış, kurşunlanmış, üniversiteye sıkılan kurşunlar yıllarca şeref madalyası gibi sıkanların suratına vurulurcasına duvarlardaki yerini korumuştur.

Mülkiye öğrencileri ve yönetimi Cumhuriyet'in ve getirmeyi amaçladığı yeniliklerin kökleşmesi için eğitimine Ankara'da devam etmeyi amaçlamış ve oluşturduğu güçlü lobi sonrasında İstanbul'dan başkente taşınmıştır. Kuruluşundan 77 yıl sonra yani 1936 yılında İstanbul'daki Mülkiye öğrencileri trenlere atlayıp Ankara'ya akın etmişlerdir.
Demiryolları yıllarca Mülkiye mezunlarını ülkenin en ücra köşelerine hizmet vermeleri için taşımışlardır. Bu nedenle demiryolları ve Mülkiyeliler arasında özel bir bağ vardır. Mülkiyelilerin Ankara'ya gelişleri her yıldönümümüzde Ankara garına tren ile gelen Mülkiye mezunlarını karşılama törenleri ile canlandırılır. Hem Mülkiye yer etmiştir aklımızda hem ücra köşelere hizmet ulaştıran demir ağlar.

İşte o Mülkiye 4 Aralık 2009 tarihinde kuruluşunun 150. yılını kutladı.
İki asra yaklaşan ömrü ile koca bir çınar. Tarihi başlı başına bir gurur kaynağı. Ancak gelin görün ki; Mülkiye sıkıntılı dönemler geçiriyor. Ekonomik ve siyasi konjonktür ile devlet üniversitelerinin gelir kaynaklarının dünyanın gelişmiş ülkelerinin oldukça altında kalması maalesef bu çınara da yansımış durumda. Yakın zamana kadar Türkiye'nin en iyi %1'lik dilimindeki öğrencileri barındıran Mülkiye şu anda %3 ila %4'lük dilimlerdeki öğrencileri bünyesine katıyor. Ellerindeki tecrübeli hocalar ya emekliye ayrılıyor ya da başka üniversitelere geçiyor. Geriden gelen öğretim kadrosu her ne kadar kaliteli olsa da yanlarındaki tecrübeli isimler azaldıkça üniversite cazibesini gitgide yitiriyor. Gelirleri ile giderlerini karşılayabilmesi için öğrenci kontenjanı gitgide artırılıyor ve bu durum alınan öğrenci profilini de olumsuz etkiliyor. Yani sizin anlayacağınız, asırlık çınar 20 kişilik kontenjanlarla en iyi %1'den öğrenci almaya yetecek gücü, maddi imkansızlıklar nedeni ile kendisinde bulamıyor ve daha az başarılı 70 öğrenci (bölüm başına) almak durumunda kalıyor. Hiçbir eğitim kurumu bu tip açmazlarla karşı karşıya bırakılmasa keşke. Ama oluyor ve bir Mülkiyeli olarak bendeniz bu fotoğrafa baktığımda başka bir fotoğrafı daha anımsıyorum. Demirspor'umu. Umarım asırlık çınarlar bu zinciri bizlerle kıracaklar. Bunun için direnmek lazım. Mülkiye marşında söylendiği gibi...

Ey vatan göz yaşların dinsin "yetiştik" çünkü biz...

İdealist, üretken, düşünen, eğitimli ve bu düzeni değiştirmeye azmetmiş bireylere hem bu ülkenin hem de camiamızın fazlasıyla ihtiyacı var. Bu gözyaşları ancak bu şekilde diner.

Yorumlar

göktuğ dedi ki…
Üniversiteye alımlarda kontenjanların şişirilmesi nitelikli eğitimi malesef olumsuz etkiliyor.Öğrencilerin zar zor sığdığı anfilerde öğrencinin ismini, yüzünü hatırlamadan verilen dersler malesef amaca ulaşmıyor. Birikim sahibi alanında söz sahibi hocaları daha rahat edecekleri vakıf üniversitelerine kaçırıyor. Özellikle isim sahibi olan ülke yönetiminde etkili olan üniversite ve bölümlerde daha seçici olunmalı. Yoksa bu bölümler gittikçe amaçlarından uzaklaşacaklardır.
Taylan SOLGUN dedi ki…
Başka bir aşk istemez, Aşkınla çarpar kalbimiz, Ey ŞİMŞEK gözyaşların dinsin, Yetiştik çünkü biz...Önce Demirspor sonra Futbol..Solcusu da iyi solcu, sağcısı da iyi sağcı olur Mülkiye'nin..Bir büyük Mülkiyeli Mümtaz Soysal hocamı da anmadan geçmeyeyim şimdi.. Onun, "vuruşarak çekilmek" ve "uzlaş ama taviz verme" sözleri kulaklarımda çınlıyor.. neden acaba?.. kutlu olsun..

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem paramparça oldu. Ta

NE OLDU SİZE?

En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim. Bu bir tribün yazısıdır. Tribünlere yazılmıştır. Demirspor tribünlerine.  Sasa Polyester Sanayi A.Ş.  Baştuğ Metalürji San. A.Ş.  Beyteks Tekstil San. Tic. A.Ş.  Elita Gıda San. Tic. A.Ş.  Abdioğulları Plastik Ambalaj San. A.Ş.  Dioki Petrokimya San. A.Ş.  Güney Çelik Hasır ve Demir Mamulleri San. Tic. A.Ş. Bu şirketler ISO kayıtlarına göre Türkiye’nin en büyük 300 firması içinde Adana’da faaliyet göstermekte olanlar.  Bu şirketlerden bir tane forma reklamı aldık mı?  Stad sponsorluğu?  Ne bileyim altyapı desteği?  Kim takımı fonluyor?  Murat Sancak ve ilişkili şirketleri, çevresi vesilesi ile kulübe kazandırdığı sponsorlar.  Adana bu, Demirspor bu. Bunu unutmamak gerekir. Ben Murat Sancak’ı bir başkan, bir ağabey olarak çok seviyorum ve çok takdir ediyorum. Kulübümüz üzerindeki emeklerini asla yok sayamam. Benim diyen Adanalıdan, benim diyen Demirsporludan daha fazla katkısı var kulübe.  Bugün dünya yıldızı futbolcu alırız almayız ama bekley

Adana Demirspor: 4 - Beşiktaş: 2

 Adana Demirspor varsa umut vardır. 3. kalecisi, yedek oyuncusu, sahası, tribünü fark etmez; Demirsporlu devam eder! Bugün 4-0'a getirdiğimiz maçtan iki farklı galip ayrıldık. İç sahadaki kayıpsız gidişat devam etti. 3. haftanın erteleme maçında, öncesinde hafta sonunun kaleci ve kırmız kart krizlerinin damga vurduğu, maç içinde ilk golü atan Belhanda'nın da fenalaşıp oyuna devam edemediği, 2008'li yedek kaleci, 2005'li yedek oyuncularla kadroyu tamamladığımız günde yine skor üretmeyi bildik; yediğimizden fazlasını attık. İşte kazanmanın yolu bu! Belhanda, Niang, Emre Akbaba ve Yusuf Erdoğan'la fileleri sarstık. Niang'ın dördüncü, Yusuf Erdoğan'ın üçüncü golleri oldu. Bu lige damga vuracağımızı biliyorduk; öyle olmaya devam ediyor.