Sezon açılışımıza ilişkin sevgili D.E. çok güzel ayrıntılar vermişti. Ben de gözlemlerimi aktarayım.
Her şeyden önce, "sezon açılışı" kavramını hatırlamamızı sağlayan başkan ve yöneticilerimize çok teşekkürler. "Açılış böyle güzel olursa, şampiyonluk kutlamaları nasıl olur acaba" dedim kendi kendime. Sevdiğim bir laf var, sıklıkla söylerim: Güzele sınır olmaz - kötüden örnek olmaz, diye. Bu gecenin güzeli açılış törenimizdi. Eminim şampiyon olduğumuzda daha da güzelini yapacaktır bu yönetim.
"Kötüden örnek olmaz" kısmı ne yazık ki ilk yarıdaki arbedeye ilişkin. Bize yakışmadı demek geliyor içimden. Ama en ufak gerginlikte sahaya birileri girecekse demek ki biz buyuz. Kafamıza esince sahaya giren, koltuk kıran. Demek ki "bize yakışmadı" demek artık havada kalıyor. Dediklerimizle yaptıklarımız arasında fark olursa kimse dediklerimize bakmaz, yaptıklarımızla değerlendirir bizi. Olması gereken de bu zaten.
Tribünlerimizde organize küfür artık tarihe karışmaya başlıyor derken açılıştaki görüntüler can sıkıcının ötesindeydi benim için. Görebildiğim kadarıyla maratondan birisi sahaya atlamayı başardı. Kapalı tribünden atlayan ise yine tellerin önünde durduruldu. Allah'tan gerginliği, stresi kaldıramayan başkaları olmadı. Denebilir ki, sahaya atlayanlar münferittir, tribünlerimizin geri kalanı bu kişilere uymamıştır. Ben de derim ki atlayan o bir kişi bile kulübümüze ceza aldırabilir, adımızı lekeleyebilir. Daha sezon başlamadan, ilk gerginlikte böyle olmamalı.
Tabi olayların fitili İDÇ'li futbolcu ve teknik direktörümüz tarafından ateşlendi. Başkanımız blogumuza bıraktığı yorumda futbolcunun hocamıza küfür etmesi üzerine hocamızın sinirlendiğini söyledi. O zaman Demirspor'un sahasını kapattırmak isteyen, Demirspor'a ceza aldırmak isteyen için formül çok basit: Hocasına söveceksin, sonra kenara çekileceksin.
Edilen küfüre karşılık vermek çok kolay; bunun yasal yolları var, gayrı yasal yolları var. Şimdi burada bunları mı sayalım? Hocamız bunlardan beğendiği bir tanesini uygulayabilir. Stad içinde olmaması şartıyla tabii.
Futbol olarak da kötü bir görüntü verdi takımımız. Oyun genel anlamda seyredenler için sıkıcı geçti. Cem'in ilk yarıda boş kale yerine dışarı vurduğu kafa haricinde pozisyonumuz yok desem, abartmış olur muyum? Bir de ofsayt gerekçesi ile iptal edilen golümüzde yanılmıyorsam Tayfun'un kafa vuruşu güzeldi. Rakip futbolcularda ise öyle bir şut sevdası vardı ki, sanki şut başı prim alıyor gibilerdi. Her ne kadar kaleyi bulan şut sayıları azsa da bence doğru olanı yaptılar. Biz de her uygun fırsatta şutu düşünmeliyiz bence.
Takımımızda gözüme çarpanlar; kötü bir gol yese de kalecimiz Kaya, defansta Süleyman, ön liberoda Osman, orta sahada Aydın ve Cem ile forvette Tayfun oldu. Hocamızın Cem'i oyundan sakatlık riskinden korumak amaçlı aldığını düşünmek istiyorum. Sahada ondan daha yaratıcı bir futbolcumuz yok. Uzun maratonda kendisine iyi bakmalı ve Demirspor kaptanı olarak şampiyonluk kupasını kaldırmalı.
Sahada kötü bir Demirspor izlesek de ben yine de takımımızdan ümitliyim. Maçı beraber seyrettiğimiz D.E. ile ortak kanımız takımın maça konsantre olamamasıydı. İDÇ daha iyi konsantre oldu, öyle ki daha konserin başlarında ısınmaya başladılar. Seyircileri ise bir ara kendi aralarında tartıştılar. Ortamın gerildiği anlarda ise hiç tepki vermediler ve soğuk kanlı davrandılar.
Lig maçlarının havası elbet farklı olacak. Kariyerlerinde şampiyonluk görmüş futbolcuların tecrübeleri ile takımımız rayına oturacaktır ümidindeyim.
Son olarak tekrar başa dönersem; veteranlar maçından, Gülergin formasına, Livorno müjdesinden, havai fişek, lazer gösterileri ve Alişan konserine kadar bizlere güzel bir gece yaşatan yönetimimize bir taraftar olarak teşekkür ederim. Biz de taraftar olarak elimizden gelenin fazlasını her sene olduğu gibi yapacağız, bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Not: Şu Adana şehri için "sahipsiz" diyoruz ya bazen. Sonra bazı büyüklerimiz kızıyor, alınıyor. Dışarıdan bakanlar ise anlayamıyor, "nasıl yani, koskoca Adana sahipsiz mi?" diyorlar ya. Hakkaten sahipsiz; cefakar taraftarı ve idealist yönetimi haricinde sahipsiz. Oturduğumuz yerden protokol koltuklarını dopdolu gördük, ne güzel. Ama orada olması gerekenleri göremedik. Demirspor'a ayda bir değil, her gün sahip çıkılması gerek. Özellikle de şu bunaltıcı ağustos ayında!
Her şeyden önce, "sezon açılışı" kavramını hatırlamamızı sağlayan başkan ve yöneticilerimize çok teşekkürler. "Açılış böyle güzel olursa, şampiyonluk kutlamaları nasıl olur acaba" dedim kendi kendime. Sevdiğim bir laf var, sıklıkla söylerim: Güzele sınır olmaz - kötüden örnek olmaz, diye. Bu gecenin güzeli açılış törenimizdi. Eminim şampiyon olduğumuzda daha da güzelini yapacaktır bu yönetim.
"Kötüden örnek olmaz" kısmı ne yazık ki ilk yarıdaki arbedeye ilişkin. Bize yakışmadı demek geliyor içimden. Ama en ufak gerginlikte sahaya birileri girecekse demek ki biz buyuz. Kafamıza esince sahaya giren, koltuk kıran. Demek ki "bize yakışmadı" demek artık havada kalıyor. Dediklerimizle yaptıklarımız arasında fark olursa kimse dediklerimize bakmaz, yaptıklarımızla değerlendirir bizi. Olması gereken de bu zaten.
Tribünlerimizde organize küfür artık tarihe karışmaya başlıyor derken açılıştaki görüntüler can sıkıcının ötesindeydi benim için. Görebildiğim kadarıyla maratondan birisi sahaya atlamayı başardı. Kapalı tribünden atlayan ise yine tellerin önünde durduruldu. Allah'tan gerginliği, stresi kaldıramayan başkaları olmadı. Denebilir ki, sahaya atlayanlar münferittir, tribünlerimizin geri kalanı bu kişilere uymamıştır. Ben de derim ki atlayan o bir kişi bile kulübümüze ceza aldırabilir, adımızı lekeleyebilir. Daha sezon başlamadan, ilk gerginlikte böyle olmamalı.
Tabi olayların fitili İDÇ'li futbolcu ve teknik direktörümüz tarafından ateşlendi. Başkanımız blogumuza bıraktığı yorumda futbolcunun hocamıza küfür etmesi üzerine hocamızın sinirlendiğini söyledi. O zaman Demirspor'un sahasını kapattırmak isteyen, Demirspor'a ceza aldırmak isteyen için formül çok basit: Hocasına söveceksin, sonra kenara çekileceksin.
Edilen küfüre karşılık vermek çok kolay; bunun yasal yolları var, gayrı yasal yolları var. Şimdi burada bunları mı sayalım? Hocamız bunlardan beğendiği bir tanesini uygulayabilir. Stad içinde olmaması şartıyla tabii.
Futbol olarak da kötü bir görüntü verdi takımımız. Oyun genel anlamda seyredenler için sıkıcı geçti. Cem'in ilk yarıda boş kale yerine dışarı vurduğu kafa haricinde pozisyonumuz yok desem, abartmış olur muyum? Bir de ofsayt gerekçesi ile iptal edilen golümüzde yanılmıyorsam Tayfun'un kafa vuruşu güzeldi. Rakip futbolcularda ise öyle bir şut sevdası vardı ki, sanki şut başı prim alıyor gibilerdi. Her ne kadar kaleyi bulan şut sayıları azsa da bence doğru olanı yaptılar. Biz de her uygun fırsatta şutu düşünmeliyiz bence.
Takımımızda gözüme çarpanlar; kötü bir gol yese de kalecimiz Kaya, defansta Süleyman, ön liberoda Osman, orta sahada Aydın ve Cem ile forvette Tayfun oldu. Hocamızın Cem'i oyundan sakatlık riskinden korumak amaçlı aldığını düşünmek istiyorum. Sahada ondan daha yaratıcı bir futbolcumuz yok. Uzun maratonda kendisine iyi bakmalı ve Demirspor kaptanı olarak şampiyonluk kupasını kaldırmalı.
Sahada kötü bir Demirspor izlesek de ben yine de takımımızdan ümitliyim. Maçı beraber seyrettiğimiz D.E. ile ortak kanımız takımın maça konsantre olamamasıydı. İDÇ daha iyi konsantre oldu, öyle ki daha konserin başlarında ısınmaya başladılar. Seyircileri ise bir ara kendi aralarında tartıştılar. Ortamın gerildiği anlarda ise hiç tepki vermediler ve soğuk kanlı davrandılar.
Lig maçlarının havası elbet farklı olacak. Kariyerlerinde şampiyonluk görmüş futbolcuların tecrübeleri ile takımımız rayına oturacaktır ümidindeyim.
Son olarak tekrar başa dönersem; veteranlar maçından, Gülergin formasına, Livorno müjdesinden, havai fişek, lazer gösterileri ve Alişan konserine kadar bizlere güzel bir gece yaşatan yönetimimize bir taraftar olarak teşekkür ederim. Biz de taraftar olarak elimizden gelenin fazlasını her sene olduğu gibi yapacağız, bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Not: Şu Adana şehri için "sahipsiz" diyoruz ya bazen. Sonra bazı büyüklerimiz kızıyor, alınıyor. Dışarıdan bakanlar ise anlayamıyor, "nasıl yani, koskoca Adana sahipsiz mi?" diyorlar ya. Hakkaten sahipsiz; cefakar taraftarı ve idealist yönetimi haricinde sahipsiz. Oturduğumuz yerden protokol koltuklarını dopdolu gördük, ne güzel. Ama orada olması gerekenleri göremedik. Demirspor'a ayda bir değil, her gün sahip çıkılması gerek. Özellikle de şu bunaltıcı ağustos ayında!
Yorumlar
ŞİMŞEKLER GRUBU.....
Ankara Tayfası olarak da yönetim kurulumuzdan şu aşamada memnunuz. Geçmişi düşündüğümüzde memnun olmamak imkansız. Ha, daha da iyi olabilir mi? Elbette olabilir, iyiye sınır olmaz demiştim ya. Daha iyiyi elbirliği ile bulacağız, karşılıklı konuşarak, paylaşarak.
Blogda yer alan yorumları yayınlama işi gerçekten iğneli fıçıya girmek gibi bir şey. Çünkü burasının mümkün olabildiğince farklı seslere yer vermesi gerektiğini düşünüyoruz. Bunun içinse kendimizce kriterler koyduk, gönderilen yorumların hakaret içermemesi gibi mesela. Deneye-yanıla ilerlediğimiz blogumuzda zamanla güzel bir seviyeye ulaştığımızı düşünüyorum. Yine de bazı yorumların art niyetli olduğunu kabul ederek de olsa yayınlamak zorunda olduğumuz oluyor. Yayınlıyor, altına da kendi fikrimizi giriyoruz.
Yönetimi destekleyen, tebrik eden yorumların çokça olduğu gibi elbette başkanımızın yeri geldiğinde isyan ettiği, cevap verme ihtiyacı hissettiği yorumlar da çıkabiliyor. Şimdi, böyle bir yorumu yayınlamamak durumunda kendi kendimizle çelişmekle karşı karşıya kalıyoruz. Bu da doğru bir tavır değil çünkü.
Burada oturtmaya çalıştığımız ilkelerimiz yüzünden arada kaldığımız anlar da oldu. Tebrik mesajlarına sevinip şımarmamaya çalıştığımız da, hatalarımızdan dersler çıakrdığımız da oldu. En nihayetinde yayınladığımız yorumlarda da, girdiğimiz yazılarda da dayanağımız hep şu oldu: Yaptıklarımızı sadece ve sadece Demirspor adına, bağımsız bir şekilde ve kesinlikle "iyi niyetle" yapıyoruz. Eğer iyi niyetimizden şüphe duyulursa zaten yaptıklarımızın hiç bir anlamı kalmaz.
Sevgili ŞİMŞEKLER GRUBU, dediklerinize kendi adıma katılmakla birlikte olayın bizimle ilgili kısmına ilişkin bir şeyler yazmak ihtiyacı hissettim. 4 eylül'de tribünlerde hep beraber olmak dileğiyle.
Not : Eleştirdiğim için bana da dengesiz ve içimizdeki İrlandalı yakıştırması yapanlar olacaktır ama gerçekler bunlar.
Saygılar,
Ziya
Ziya
Her sitede olduğu gibi, burada da kimi kırmızı çizgiler vardır. Bu çizgiler, tamamen site sahiplerinin kişisel inisiyatiflerine bağlıdır. Bu sitede Demirspor menfaatlerinden başka bir kısıt düşünülmememiştir. Her konuda, tartışmanın, Demirspor'a katkı sunduğu ölçüde devam ettirilmesi arzulanmaktadır.
Ancak, başlangıçta, daha esnek olarak geliştirdiğimiz bu çizgiler, sanal ortamda "özgürce" atıp tutacağını sananlar tarafından yıpratılmış olduğu için, bazı noktaların gözden geçirilmesi gerekmiştir. Kim olduğunu, Demirspor'a nasıl bir yararı dokunduğunu bilmediğimiz kişilerin, sanal perdenin arkasından, bizi kullanarak, Demirspor bünyesindeki öğeleri karalamaya çalışması, evet sizin tabirinizle, işimize gelmemektedir. Bu saldırganlığın, Demirspor'a bir çıkar sağlamadığını, camianın menfaatleriyle uyuşmadığını düşündüğümüz anda, o yorum yayınlanmamaktadır.
Demirgibiyiz.com'dan önce, her Demirsporlunun özgürce yorumlarını yazdığı, başkana ve gruba eleştirilerini sunduğu, üyelik gerektirmeyen bir mecra bulunmamaktaydı. Eğer katılımcılar bu mecrayı kötü kullanmaya devam ederse, biz sitenin yazarları olarak, mecburen, işimize gelip gelmeme kıstasını devreye sokarız. Umarım önümüzdeki günlerde, bu durum daha az gerçekleşir.
Yavuz y.