Ana içeriğe atla

Her Şey Senin Uğruna - 12

(Dün, Onur "Her Şey Senin Uğruna" başlığıyla bir yazı yazdı...Okudukça tüylerimi diken diken eden, dayanamadım üzerine Her Şey Senin Uğruna - 2'yi yazdım...Ardından 3 geldi, 4 geldi...Her biri farklı bir kişiden. Birbirimizle sözleşmeden, "şöyle şöyle yapalım" diye karar almadan, anlaşmadan, tamamen içimizden gelerek oldu...Ne de güzel oldu!!! Bugün, bir de mail geldi, aynı hissiyatı devam ettiren: Her Şey Senin Uğruna - 12...Yazan, Hakan Hoşcan kardeşim...Tüylerim yine diken diken...Devam!!! )

Keskin hava, buz tutan çubuklu atkı, iç cepte sprey, dış cepte düzmece bir kart. Sokak köpekleri eşlik eder otogara kadar, beraber fısıldarız yoldaşlarımla;

Her şey senin uğruna, katlanmak boyun borcu…

Kardaşım gelir Çay’ dan, yerimiz orta kapı arkası 22-23… Atkının yeri hazırdır, 3saat 15 dakika perdede asılı sırayla gördüğü her memlekete püskül sallar, İscehisar, Bayat, Sivrihisar, Polatlı… İlk durak merhaba der türkü ve bira kokan akşamıyla… ikinci harekât için sabah hazırlıklar başlar Ankara’nın soğuk ve kül kokan havasında. Yer, Sıhhiye köprüsü.

Her şey senin uğruna, katlanmak boyun borcu…

Otobüs durur, hayat durur, … Her şey durur, pencerenin önünden yollar hareket eden yollar ve gençliğim hariç… Kısık ateşte söylenir besteler yol boyu, yürekler dimdik, hayaller masmavi…

Her şey senin uğruna, katlanmak boyun borcu…

Off Allah’ ım çimen kokusu bu kadar mı güzel olur? Geliyor futbolcular, içi boş sıkılmış yumruklarla… Yok yok bu sefer olacak…

Her şey senin uğruna, katlanmak boyun borcu…

Sayılı cesur bilek ve sayısız cesur yürek… Orkestra başlar… Hani olur ya, tarak kemiklerin sızlar, boğazın yanar, beyin damarların açılır, iliklerine kadar hissedersin sevinci, iki omzunda iki kol, avuçların kıpkırmızı, vites yükselterek sıcak su üretimine devam…

Herşey senin uğruna, katlanmak boyun borcu,
ŞAMPİYON OLACAKSIN BAŞKA YOLU YOK BUNUN…


Allahım...Çok özledim!

Hakan Hoşcan

Yorumlar

cemşit abdullah kermes dedi ki…
çok acıklı bir yazı yazmışsın abi yüreğine sağlık..diline sağlık..
Kutal dedi ki…
Hakan özlemişiz seni
H.KATI KETME KARATAŞ dedi ki…
Gardaş ağlattın bu yazıyla beni ya.Cemşite kermes kardeşime katılıyorum.Bu kadar acıklı yazma içimiz parçalanıyor.
Onur BİÇER dedi ki…
Sevgili Mehmet Tunçöz, yorumunuzu genel kurallara uygun olmasına rağmen polemik yaratabilecek bir tarzda olması nedeniyle yayınlayamıyorum. Ama Hakan'a yorumunuzu aktaracağım.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...