Ana içeriğe atla

Antirazzisti'den-1

Dostluk maçları;

Antifa Kickers Berlin ve Ahoi Kickers Bremen; öndeki siyahbeyaz formalı Felix, İstanbul'da pedagoji alanında staj yapmış, Delgado formasıyla oynadı.



Republica Internationale; Zapatistalar ve Filistinli direnişçilerle de maç yapmış, kadın-erkek karışık İngiliz ekibi; turnuvada Kick Sexism Kupası'nı aldılar.



Grup maçlarında oynadığımız takımlar:

İlk gün, rakip gelmediği için maç yapamadık; oynadığımız ilk resmi maç, yine grupta bir başka takımın yerine giren Pratello'ydu,2-1 kazandık.



Genova Antifa, 2-0 kazandığımız ikinci maç; Che Bayraklarının önünde foto çektirdik. Göbekli amca, defansın "bel kemiğiydi", kalecileri yeşil keleci formalı, çok iyiydi:



Mucchio Selvagio Bologna, üçlemenin son ayağı; 2-0 aldık; bu ekip rugby de oynuyor. Gayet sert bir takımdı.



Hasta Siempre, pazar sabah 10'da oynadığımız ekip; 1-0'dan 2-1 kazandık. Atalanta taraftarları... Adlarına uygun olarak, bizim pankartın önünde foto çektirdik:



Easton Cameroon, ilk gün gelmeyen ekibin yerine gruba girdi; bizle maçlarını kaçırdıkları için hükmen yenik sayıldılar, bizden sonraki 4 maçı da alınca, gidip dostluk maçı teklif ettik. İki 4 galibiyetli takımın maçıydı; resmi değildi ama kimin daha iyi olduğu ortaya çıkmalıydı! 2-0 kazandık. Filinta gibi çocuklar, maşallah!:

Yorumlar

kebabman dedi ki…
Festivalin en şık giyinen takımına ödül verilmedimi?
Mustafa, göbek üstü pozlarda festivalin en yakışıklısı seçilmedimi? :-)
mustava dedi ki…
:D

kesinlikle bir kinaye var ama görmezden geleceğim. :D

şu fotoda "nostaljik adanalı futbolcu" prototipine en uyan benim. yalnız sakal-bıyık eksik. varsın olsun, zamanla o da olur.

http://4.bp.blogspot.com/_uL3yeRubGKo/Sl2ZGeWrkmI/AAAAAAAAA6Q/8ZckeSWZqao/s1600-h/locomotive_anatolia_antirazzisti.JPG

en özgün kreasyon bizimkiydi. ama bu kategoride ödül verilmiyor, yalnızca gönüllerin şampiyonuyuz diyebilirim.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...