Ana içeriğe atla

Adana'da Vahşet!

Önce Mardin, sonra Şanlıurfa... Şimdi de Adana. Eline silah alan, katliam düzeyine varan cinayetler işliyor.

Bugün, Adana'da Huzurevleri Mahallesi'nde, 8 kişi silahla vurularak öldürülmüş olarak bulundu. Gün için cinayeti, evin oğlu Murat Yüksel'in işlediği ortaya çıktı. Yüksel, astsubayken ordudan atılmış. Aile, dolmuş durağı işleterek geçimini sağlıyormuş ancak son dönemlerde maddi sıkıntı içindeymiş. NTV'den takip edebildiğim kadarıyla, cinayet zanlısı Yüksel, birkaç ay önce kiraya verilen dolmuşu benzin döküp yakmış. Ölenlerden 3'ü çocuk. Biri 6, diğerleri 17 ve 19 yaşlarında.

Bu mahalle, Adana'nın görece "nezih", sakin ve eski mahallelerinden...

Bu blogtan şiddetin her türlüsüne karşı duyarlılık yaratmak için kimi zaman haberler ve fotoğraflar yayınlıyoruz. Toplumun geldiği noktada, artık duyarlık yaratmaktan ziyade, bu konuda ciddi çalışmaların yapılması, önlemlerin alınmasının gerekliliği ortada. Katliamlar, çoluk çocuk, yaşlı genç, akraba, anne-baba demeden ilerler duruma geldi. O çok övündüğümüz Türk milletinin aile yapısı paramparça olmuş durumda.

Herkesin, kendine göre mazaret üreterek, şiddeti körükleyici tavırlar takınmanın sonuçları üzerine daha ciddi düşünmesi gerekir.

Son bir not da yine Aytaç Durak'a: Tüm kanallara bağlanıp, konuyla ilgili net bir bilgi olmadan atıp tutan, bilgi kirliliği yaratan, bir de Vali'ye posta koyan büyük başkanımız; Adana'yı yönetenler olarak bizi çok iyi temsil ediyorsunuz!

Yorumlar

Adsız dedi ki…
halil ibrahimin ne sucu vardı o cocuk kendi halinde kimseye karışmayan biriydi Halil , Arif sizi unutmucaz
Adsız dedi ki…
hatırlarsanız a.durak bir önceki dönem akparti deyken bakanın birine güney adana pislik yuvası burda hergün suç işlenir cinayetler işlenir hırsızlık kapkaç burada olur deyip kuzey adanayı överek huzur dolu yer olaeak lanse etmişti ancak bu cinayetle birlikte aytaç durakın şehircilik politikasıda iflas etmiştir

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...