Ana içeriğe atla

Mayıs...

Milattan Önce 2,600 yılında piramitleri inşa etmek için dünyanın ilk raylı sistemini oluşturan mühendisin zekasıyla, o raylarda kayaları ittiren işçi kölelerin alınterlerini fark gözetmeksizin sevenler,

1738’de İngiltere’de dünyanın ilk demir rayı ile ocaklardan çıkan maden işçilerinin, boğazlarına yapışan kömür tozları gitsin diye içtikleri biraları, bugün onların şerefine kaldıranlar,

1856’da bu toprakların ilk demiryolu kızgın güneş altında “Symrna – Aidin” hattında inşa edilirken, demiryollarını sömürü ve işgali arttırmanın bir aracı görenlere inat, o tabelaların bir gün “İzmir” ve “Aydın” olarak değişeceğine sonsuz inananlar,

1886’da demirden raylar ilk kez Çukurova’ya uzandığından bu yana, Adana’dan pamuk işçilerinin emeğini taşıyanlar,

1940’ta dünyaya gelenler,
1940’ta konuşmayı, Demirspor’un adıyla öğrenenler,
1940’ta bir demiryolu emekçisinin Muharrem ismindeki oğlunun Mavi – Lacivert formayı giymesinin gururunu sonsuza dek taşıyacak olanlar,

1947’de 10 yaşındayken evden kaçıp Adana’ya gelen küçük bir delikanlının, o kavruk topraklarda bir koca Çirkin Kral’a dönüşerek bu ülkeye kattıklarını, “Bazıları Asla YILMAZ” pankartıyla selamlayanlar,

1955’de bir devin yazdığı bir olağanüstü romanı, İnce Memed’i, ancak dışını gazete kağıtlarıyla kaplayıp okuyabilenler,

Ve bugünlere gelindiğinde, cümle aleme “bir başka tribün mümkün” şiarını kanıtlayan, Demirsporluluğun Şeref – Onur – Gurur olduğunu dünyaya ilan eden; solcusu, sağcısı, zengini, fakiriyle bir bütün olarak Demirsporlu duruşunu oluşturanlar,

Etle tırnak misali tüm demiryolcuları kendinden, kendini tüm demiryolculardan sayanlar,

Her demiryolu işçisinin damla damla terini, onuru olarak görüp sahiplenenler,

Demirsporlular,

Demiryolcular,

İşçiler, köylüler, memurlar, öğrenciler, kardeşler,

Hepinizin, hepimizin 1 Mayıs’ı kutlu olsun…

Yaşasın Adana Demirspor !
Yaşasın 1 Mayıs !

Yorumlar

türkayADS dedi ki…
Bu nasıl bir duygudur,bu nasıl bir histir..ağzına sağlık abi harbi harcanıyorsun buralarda...teşekkürler yazı için..
ALİ DURAN dedi ki…
1 Mayıs'la ilgili bu harükulade yazı için vertumnus rumuzlu arkadaşımızı yürekten kutluyorum!

Yaşasın 1 Mayıs!
Yaşasın Emekçi sınıfların haklı mücadelesi!

1 Mayısta alanlardayız...
serdanka dedi ki…
1 mayısta evdeyim ama olsun yinede 1 mayıs :)
Herkesin bayramı, siyasi görüşleri aşmış bir bayram!

Kendini işcilerin, kendini varoşların binbir yerinde hissedenlerin, kendilerini uzak bilip özletenlerin bayramı!

1 mayıs hepimizin bayramı!

Saygılar.
göktuğ dedi ki…
jopsuz, taşsız , sopasız bir 1 mayıs geçirelim.Bari bu sene savaş gibi değil bayram gibi kutlayalım...
adanademirsporlu dedi ki…
yaşasın 1 mayıs,yaşasın işçi bayramı.umarım olaysız biter.
black_silence dedi ki…
yazı cok güzel olmuş abi yüreğine, emeğine sağlık...
Adsız dedi ki…
Sevgili Vertumnus,

1 Mayıs ancak bu kadar güzel kutlanırdı.Senin gibi Demirsporlular oldukça bizim güzel günler görmemiz yakındır.Ellerine sağlık.

Merih Güvenç
MiTo1940 dedi ki…
1 mayıs ta da yine gün bulmuşlar yaptı yapacağını... Adam gibi bayramını kutlayanların yanı sıra... Yüzünü kırmızı bir bez ile örtüp Marketlerin bankaların camlarını indirenler yine ortadaydılar...
ALİ DURAN dedi ki…
Bu ülke hala 12 Eylül hukukunun ayıbını üstünden atmış değildir. Kitlelerin kendini ifade etme özgürlüklerini elinden alırsanız elbette kırmızı bez ile yüzünü örtüp, korsan eylem yapacaktır. Türkiye'de 14 Milyon işçimiz var ancak bunların sadece 400 bin'i sendikalı. Yine milyonlarca gencimiz var fakat bu gençlerin gelecekleri ipotek altında. Hepimizin geleceği belirsiz... Sizden ricam bu ülkenin yakın tarihini biraz okuyunuz! Medya'da yapılan yorumların aynısını burada tekrar etmeyiniz. Elbette marketlerin vs. camlarını indirmek kimsenin tasvip edeceği şey değildir. Ancak emekçi sınıflar olarak bizlerin kaybettiği hakların yanında o kırılan camların ne önemi var onu anlamak güç.
Adsız dedi ki…
Kırılsın camlar, kırılmasın CANLAR

Danyal Topatan
MiTo1940 dedi ki…
Aynı kişiler...Aynı yüzler... İşçi değil onlar... Camlar ile beraber canlarıda kıranlar... Konuşmadan atılan taşlar neye yarar ki...
ALİ DURAN dedi ki…
Sevgili arkadaşım o halde bir örnekle devam edelim. Mesela geçtiğimiz sezon Tarsus maçında yaşananları bir hatırlayalım.

Adana'dan yaklaşık üçbin demirsporlu maça gitmişti, ilk başta her şey çok güzeldi fakat sonrasında Tarsus Belediye Başkanının talimatlarıyla gelişen olaylar hala akıllarımızda.

Olayların içyüzünü bilmeden televizyondan izleyen birisi ne düşünürdü Tarsus'taki maçta? Demirspor taraftarları polisle çatışıyor(!)

Siz istediğiniz kadar ortamı Tarsus Belediye Başkanı gerdi ve olaylar bundan dolayı çıktı diye açıklama yapın; kameralara yansıyan görüntüler bunun aksini söyleyecektir.

O yüzden herşeyin göründüğü gibi olmadığını da hesaba katarak düşünelim...

Son olarak; Geçtiğimiz yıl ve ondan önceki yıl DİSK üyeleri yani işçiler, ayrım gözetilmeksizin saldırıya uğradılar. Peki şimdi ne değişti de bir kısmı işçi, bir kısmı değil diye anlamsız bir ayrım yapıyorsunuz! İşçi değil(!) dediğiniz insanlar da ekonomik koşulları gereği o sınıfa mensupturlar. Bir insanın işçi olması için illa da elinde ingiliz anahtarı, üzerinde işçi tulumu olması gerekmiyor. İşçilerle birlikte öğrenciler, gençler, işsizler vs. tüm dünya ülkelerinde taleplerini 1 mayıs kutlamalarında dile getiriyorlar.

Sevgili demirsporlu kardeşim lütfen daha geniş bir çerçeveden gözlemlerimizi yazalım.
göktuğ dedi ki…
Yıllardır aynı zıtlaşmaları aynı çatışmaları görüyoruz. Polis giremezsin diyor , sendikalar gireriz diyor. Sonucunda fırsatçılara gün doğuyor.Bana kalırsa sendikalar ile polis artık bir ortak yolda birleşmeli. Birleşilmediği sürece fırsatçılara gün doğmaya devam edecek. Orada dükkan, araba taşlayan kimsenin oraya işçi haklarını savunmak için geldiğine inanmıyorum. Oraya gelme amacı olayları kışkırtmaktan başka bişey değil. Her sene lades olmaya gerek yok...
penche(kold) dedi ki…
Öncelikle bu harika müthiş ve dehşet yazı için vertumnus dostu selamlarım. Evet bu güzel yazıya ilişkin yorumlardan çok doğal olarak herkes kendi siyasi bakışıyla olayları yorumluyor. Bundan doğal ve olağan bir şey de olamaz zaten.
Öncelikle ister kişisel, ister sınıfsal hangi açıdan olursa olsun, İşçi sınıfının bu birlik-mücadele ve evrensel emeğin dayanışma gününü kutlamak isteyen herkese selam olsun. İster bilinen anlamıyla işçi, proleter, memur, emekçi,öğrenci, hizmetli, köylü, olsun isterse STK, DKÖ ya da akademisyenler, biz bu bayramın sisteme karşı, sisteme muhalif, yönetilmek istemeyen, sömürülen, ezilen, horlanan, baskı altında tutulan her kesimin yani HALKIN bayramı olduğuna inanıyoruz.

Önce şunun bilincine iyi varmak gerek. Yönetilenlerle yönetenlerin ortak hiç bir amacı asgari müşterekte birleşeceği hiç bir şey olamaz, yoktur da böyle bir şey.

Gerilimin, baskının, anti demokratik uygulamaların,işkencenin kısacası faşizmin karşısında o yüzlerini gizleyen, insanların durumlarını iyi tahlil etmek gerek. "Onlar işçi bile değil" "fırsatçılar " daha ileri gidersek provakatörler ne menem bir şeydir bunlar hiç göreniniz var mı? İşin gerçek yüzünü gizlemenin en iyi ve uygun yoludur provakatör kelimesi.
Gönül ister ki gerçekten camlar çerçeveler inmesin, arabalar tahrip olmasın, taşlar-sopalar, silahlar,gazlar bombalar tazyikli sular olmasın. Şimdi bunların olmamasını temenni etmek çokta hayatı anlatmıyor. Bunlar kişisel iyi niyetli subjektif tespitlerin ötesine gitmez, gidemez.

Diğer yandan evet camları çerçeveyi indirenlere karşı söz söyleme, yazı yazma, yorum yapma duyarlılığını gösteren iyi niyetli arkadaşlarımız aynı duyarlılığı diğer olaylarda da gösteriyorlar mı acaba ? Birkaç örnek verirsek: 12 yaşında vücudundan 13 mermi çıkan ve babasıyla öldürülen Uğur Kaymaz'da mı teröristti size göre ? Geçen yıl 1 mayıs'ta lokantada eşiyle yemek yerken maskeli polislerce tokatlanan ÖDP'li Masis Kürkçügil'mi provakatördü size göre ? Ya da aynı 1 Mayıs'ta polislerce tekmelenen kaldırımda dağılmış bir şekilde oturan kızcağızmıydı olayların sorumlusu? Daha 15 gün önce Hakkari'de özel harekatçı polisin öldüresiye dövdüğü 14 yaşındaki Seyfi Turan mıydı yoksa kışkırtıcı, provakatör...? vs.vs.
Bakın arkadaşlar gerçek teröristte gerçek provakatörlerde kim biliyor musunuz ? 1 Mayıs 1977 de 37 insanın ölümüne sebep olanları hala bulamayanlardır. Ya da 30 yakın insanın ölümüyle sonuçlanan Gazi olaylarının sorumlularını ortaya çıkartamayanlardır. Sivas'ta 37 aydının, sanatçının küçüçük Koray'ın, insanın ya insanın diri diri bu çağda yakılarak katledilmelerine göz yumanlardır provakatör, fırsatçı, hain...
Arkadaşlar çok mu safsınız, ya da eminim siz bizimle kafa yapıyorsunuz herhalde? Biz mi, o isyan ateşine bulaşmış, haksızlıklara bir şekilde karşı çıkmış insanlar mı ? Onlar ya da diğerleri Prometeden beri zaten ateş hırsızı....
penche(kold)not: Benim yürekleri dev gibi maviliklere sevdalı güzel dostlarım...Kendi yayın ilkeleriniz ve kişisel durumunuzdan ötürü bu yorumu yayınlamazsanız kırgınlık söz konusu bile olmaz.
Sağlıkla ve dostlukla kalın.
ALİ DURAN dedi ki…
Aşağıdaki linkteki video hangi durumda olduğumuzun özetidir...

Yer:İstanbul
Tarih: 1 Mayıs 2009
(Sokak ortasında işkence)

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=934027&Date=03.05.2009&CategoryID=77
Adsız dedi ki…
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=934027&Date=03.05.2009&CategoryID=77

Görüntüler insanlık dışı.Dünyanın en hızlı konuşan valisi ve CERRAH Paşa bu görüntülere ne yorum yapacaklar acaba?

CERRAH Paşaya içimden geçenleri anlatan bu videoyu armağan ediyorum.

http://vimeo.com/4423135

Danyal Topatan
Adsız dedi ki…
sendikalar bu sene makul sayıdada olsa girdi taksime.ne oldu.Vatan bölündümü parçalandımı.yasak ilgi çeker.

yusuf şahin

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sezon Değerlendirmesi-II

 Oyuncular üzerinden bu sezona bakacak olursak, öncelikle yaz transferlerinde ses getiren Balotelli ve Belhanda ikilisinden başlamak gerekli sanırım.  Balotelli bütün tacizlere, önyargılara ve maç içinde hakemlerin veya rakip oyuncuların kışkırtmalarına rağmen verimli bir sezon geçirdi. Son haftadaki patlamasıyla beraber hem takımı hem ligin en golcü oyuncularından oldu. 18 lig ve 1 kupa golüyle iyi bir performans sergiledi. Golleri dışında da atakları yönlendirmesi, şut tehdidi ve rakip savunmayı yıpratmasıyla iyi bir forvetin yapması gerekenleri büyük oranda yaptı. Ama Malatya maçında olduğu gibi çok pozisyon kaçırdığı maçlarda da canımızı sıktı.  Belhanda ile ilgili duygularımı önceki yazılarda belirtmiştim. En son GS maçındaki yaptıklarıyla iyice gözümüzden düştü. Transfer olduğunda 10 gole ulaşsa yeter diye düşünüyordum; çok uzak kaldı o beklentiden. Onun dışında maç içindeki pas tercihleri, istikrarsızlığı ile bu sezonun en büyük hayal kırıklığı oldu diyebilirim. Benzer şekilde A

Adana Demirspor: 3 - Sivasspor: 0

Geçen sezonun tersine bu yıl süper bir başlangıç yaptık; üçer gollü, iki de iki. Geçen sezon Giresun'a karşı deplasmanda, Sivas'a da içeride can sıkıntısı yenilgiler almıştık. Onları da düşününce ayrı bir güzellik oldu... Böylece ilk kez Süper Lig'e iki galibiyetle başlamış olduk. Pazartesi maçlarıyla kesinleşecek olsa da yine ilk kez Süper Lig'te birinci sırayı gördük.  Takım cumartesi akşamı makine gibi çalıştı. Oyunu sürklase etti. Genelde sezon başı klişelerinden olan "henüz takım oturmadı/hazır değiliz" mazereti bu sene bize uğramamış oldu. Aynı teknik adam ve tamamen değişmemiş kadronun bunda payı büyük. Vargas'ın yokluğunda 11'e yerleşen Belhanda şansını iyi kullanıyor. Onyekuru-Akintola ile desteklenmiş hücum hattı iyi işliyor. Genelde maçlarda gol yeriz ama bu kez rakibe kaleyi kapattık, o açıdan da iyi bir performans oldu.  Geçen sezondaki çıtayı yukarı taşımak için mücadeleye devam!

Fenerbahçe: 4 - Adana Demirspor: 2

 Yine hakemin hatalı kararlarının damga vurduğu maçta sezonun ilk yenilgisini aldık. Aleyhimize verilen yanlış penaltı, lehimize önce verilip sonra yanlış ofsayt kararı ile verilmeyen penaltı, rakip oyuncuya gösterilmeyen kartlarla birlikte iyi oynadığımız maçtan puan alamadık. Deplasman takımı gibi oynayarak hızlı hücumlarla ilk yarıda farkı ikiye çıkaran rakibe karşı ev sahibi gibi oynadık; iyi top yaptık, ilk dakikalardaki baskıyı iyi kırdık. İlk yarıda bir gol bulabilsek skor farklı olabilirdi. Yine de 3-0'dan sonra oyundan kopmayıp skoru 3-2'ye getirmek başarıydı. Tek kaleye döndürdüğümüz maç son dakikalardaki kırmızı kart ve 4. golle tamamlandı. Fenerbahçe'nin bu sene iyi yaptığı kolay skor bulma işini, zaten aksayan defansımızla durdurmamız kolay olmadı. Ligin en iyi top oynayan takımını izlemek için tribüne koşan Fenerbahçeliler, müthiş bir deplasman tribünü görerek evlerine döndüler; hafta içi maçta taraftarımız gece 1'e kadar tribünde bekletildi. Hafta içi bir