Ana içeriğe atla

Seçimlerin Gölgesinde Spor...

Yerel seçimler yaklaştıkça seçimlerde önemli bir belirleyiciliği bulunan spor da sıkça dillendirilmeye, adayların vaatlerinde ön plana çıkmaya başlıyor. Seçimler bitince de bunların çoğu genel seçimlere kısa bir süre kalana değin unutuluyor. Sonrasında yeniden buzluktan aynı yemek çıkarılıp bu kez milletvekillerince pişirilip önümüze sunuluyor. Döngüsel olarak süreç kendini yeniliyor, dişliler gıcır gıcır ve tıkır tıkır çalışıyor.

Bu vaatlere bir örnek de AKP Belediye Başkanı Adayı Mehmet Ali BİLİCİ tarafından verilmiş. Kim seçilirse seçilsin şu zinciri kırsın isterim ama kim neden kırsın ki bu zinciri?!! Kendisine bağlı ve muhtaç takımlar her zaman oy potansiyeli oluştururken, güçlü, ayakları üzerinde duran takımlar el açma ihtiyacı duymayacaklarından siyasete de mesafeli yaklaşma "tehlikesini" taşıyorlar. Her neyse konuyu dağıtmadan tekrar başkan adayına döneyim. Demiş ki;

"Adanaspor’a Demirspor’a para aktarmakla spora hizmet verdiklerini sananlar kendilerini kandırıyorlar. Her şeyde olduğu gibi istikrarı gözardı ediyorlar. Kalıcı gelir sağlamak yerine, saman alevi gibi sönen desteklerle göz boyamaya çalışıyorlar. Çin atasözünde olduğu gibi ‘Bir adama her gün balık ikram edeceğine, ona balık tutmasını öğretirsen daha makbule geçer.’ Adana sporuna tüm branşlarda kucak açacağız, yalnızca futbolda değil. Atletizmin, Güreşin, Yüzmenin, Halterin yıllar öncesi öncülüğünü yapmış olan Adana’yı o eski anlı şanlı günlerine nasıl döndürüleceğinin bilinciyle yola çıkacağız.”

Bu vaatler henüz bir proje ile desteklenmiş değil. Vaat, konuşma, laf. Hepsini daha önce de duyduk. Uygulamaya ise aç kaldık. Ümitsizce bekleyeceğim. Bir de geçmişin siyasete alet edilmesi kısmı var verilen vaatlerde. Önce kendi sitemimi yazayım sonra da sözleri alıntılayayım.

Geçmişinden giderek kopan, umarsız ve habersiz nesillerin büyüdüğü bir kentte geçmişi kullanarak siyaset yapmak olsa olsa kemik sızlatır.

"İsmail Yoylu, Dişi çürük Kemal, Zanapalı Hanifi, Mehmet Kartal, Mehmet Çelebi, İbrahim Solmaz, Abdurrahman Çay, Mustafa Kurt isimleri gibi efsaneler unutuldular. Bunların adını anan var mı? Necdet İstanbullu, Sedat Akkaş, Atilla Binöz, Yıldıray Pağda, Turgay Kurt, hani neredeler? Mustafa Acet, Ünsal Fikirci, Ayhan Karataş, Muharrem Gülergin, yüzmenin diğer efsaneleri anılmıyorlar bile. Halter denildiğinde akla gelen Suvar kardeşlerin esamesi okunmuyor. Kim kime dum duma. Biz geçmişte spora hizmet verenleri unutturmamak için her şeyi yapacağız. Bunun çözümü de kurulacak “Adana Spor Müzesi” olacaktır. Resimler, gazete küpürleri albümlerde solup gideceğine, kurulacak spor müzesinde sergilenerek anılar, olaylar ve başarılar yaşatılacaktır. Unutmamak varolmak demektir. Yeni nesile geçmişin övünç öykülerini anlatmanız için belge gerek. Bunu da spor müzesi sağlayacaktır."

Başarılar müzelik olmuş, şehir müzelerden habersiz, birileri çıkıyor siyasetini yapıyor, oyunda hep aynı perde açılıyor, hep aynı perde kapanıyor.

Kaynak: adanafutbolum.blogspot.com

Yorumlar

serdanka dedi ki…
En azından ZANAPALI isminin burda oluşu kanımca beni çok fena yaptı, duygulandırdı...

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem paramparça oldu. Ta

NE OLDU SİZE?

En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim. Bu bir tribün yazısıdır. Tribünlere yazılmıştır. Demirspor tribünlerine.  Sasa Polyester Sanayi A.Ş.  Baştuğ Metalürji San. A.Ş.  Beyteks Tekstil San. Tic. A.Ş.  Elita Gıda San. Tic. A.Ş.  Abdioğulları Plastik Ambalaj San. A.Ş.  Dioki Petrokimya San. A.Ş.  Güney Çelik Hasır ve Demir Mamulleri San. Tic. A.Ş. Bu şirketler ISO kayıtlarına göre Türkiye’nin en büyük 300 firması içinde Adana’da faaliyet göstermekte olanlar.  Bu şirketlerden bir tane forma reklamı aldık mı?  Stad sponsorluğu?  Ne bileyim altyapı desteği?  Kim takımı fonluyor?  Murat Sancak ve ilişkili şirketleri, çevresi vesilesi ile kulübe kazandırdığı sponsorlar.  Adana bu, Demirspor bu. Bunu unutmamak gerekir. Ben Murat Sancak’ı bir başkan, bir ağabey olarak çok seviyorum ve çok takdir ediyorum. Kulübümüz üzerindeki emeklerini asla yok sayamam. Benim diyen Adanalıdan, benim diyen Demirsporludan daha fazla katkısı var kulübe.  Bugün dünya yıldızı futbolcu alırız almayız ama bekley

Adana Demirspor: 4 - Beşiktaş: 2

 Adana Demirspor varsa umut vardır. 3. kalecisi, yedek oyuncusu, sahası, tribünü fark etmez; Demirsporlu devam eder! Bugün 4-0'a getirdiğimiz maçtan iki farklı galip ayrıldık. İç sahadaki kayıpsız gidişat devam etti. 3. haftanın erteleme maçında, öncesinde hafta sonunun kaleci ve kırmız kart krizlerinin damga vurduğu, maç içinde ilk golü atan Belhanda'nın da fenalaşıp oyuna devam edemediği, 2008'li yedek kaleci, 2005'li yedek oyuncularla kadroyu tamamladığımız günde yine skor üretmeyi bildik; yediğimizden fazlasını attık. İşte kazanmanın yolu bu! Belhanda, Niang, Emre Akbaba ve Yusuf Erdoğan'la fileleri sarstık. Niang'ın dördüncü, Yusuf Erdoğan'ın üçüncü golleri oldu. Bu lige damga vuracağımızı biliyorduk; öyle olmaya devam ediyor.