Ana içeriğe atla

Perşembe Konukları #2 : İrfan Üçtepe "Kuru Ekmeğe Demirspor Sevdası"

-------------------------------------------------------------------------------
Her hafta Perşembe günleri,"Perşembe Konukları" köşemizde demirgibiyiz@gmail.com adresimize o hafta gelenler içerisinden bir yazıyı, "konuk yazarımız"ın yazısı olarak blogumuza taşıyoruz. Tüm okurlarımızın yazılarını demirgibiyiz@gmail.com 'a bekliyoruz

Bu hafta Perşembe konuğumuz Sn.İrfan Üçtepe. İrfan Abimiz, 1956 Adana doğumlu, bir Demiryolcunun oğlu. Blogumuzu, İrfan Abimizin oğlu Hasan bulmuş. Bir yazımızda, eskilerden bir fotoğrafı kullanmışız, Hasan o fotoğrafta babasını görmüş. Bize mail atarak "Sitenizde yayınladığınız Demirspor köşesi fotoğrafında ortada duran benim babamdır. Kendisinin adı İrfan Üçtepe. Şimşekler Grubu'nun kurucularındandır. İyi günde kötü günde takımını asla yalnız bırakmayan öz Adanalı ve Demirsporludur." demişti. Ardından İrfan Abimizden bir yazı elimize ulaştı. Hem kendisine hem oğluna teşekkürlerimizle, yazıyı aktarıyoruz

-------------------------------------------------------------------------------
KURU EKMEĞE DEMİRSPOR SEVDASI
İrfan Üçtepe


Sevgili Ankara Tayfası;

Adım İrfan Üçtepe 09-03-56 Adana doğumluyum. D.D.Y. kondoktörü bir babanın en küçük oğlu olarak dünyaya geldim. Daha 6 yaşındayken hayal meyal maçlara gittiğimi hatırlıyorum. Mahallemizdeki büyükler ve ağbim maçlara sürekli gider, mahallemizdeki esnaflar bir hafta boyunca maçlar hakkında yorumlar yaparlardı.

İlk stadyuma gittiğim de şimdiki Gençlik Stadı’nın bulundugu yer ve stad çevresi okaliptus ağaçlarıyla çevriliydi. Simdiki Maraton tribününün olduğu yerde tahta tribünler vardı. Ne zaman beni maça götürseler hep Adana Demirspor maçlarına denk geliyor veya götürenler hep Demirsporlu oluyorlardı. 8 ya da 10 maç sonra Adanaspor'u tanıdım renkleri sarı-lacivertti ve Adana Demirspor Adanaspor ayrımcılığı yoktu. O yıllarda Adanademirspor’un renklerini koyu mavi-açık mavi olarak nitelendirirdim.

Stadın kenar duvarları çevrilip trübünler yapılınca kendi başımıza stadyuma girmeye çalışmaya başladık. Biraz büyümeye başlayınca akşamları stada gider duvarın briketlerini merdiven haline getirir maç günü oradan tırmanırdım, ta ki para kazanıp da bilet alana kadar bu böyle devam etmiştir. Benim fanatik Demirsporlu olmamda rahmetli annem “Oğlum Demirspor, Devlet Demir Yolları’nın takımı babanın maaşından her ay belirli bir miktar para kesilirdi” demesi de etkiliydi. 1970 yılına kadar Demiryollarına bağlılığı da devam etmiştir.

Hiç unutamadığım 60'lı yıllarda yasanan bir anım vardır. Adana Demirspor-Feriköy maçı vardı. 90 dk olmuş maç Demirspor’un 1-0 üstünlüğüyle devam ediyor ama hakem bir türlü maçı bitirmiyor. 97'inci dakikalarda Feriköy golü buluyor ve hakem golden sonra maçı bitiriyordu. Durum 1-1 olunca sinirler geriliyor kapalıdan atlayan bir genç hakeme saldırarak yumrukluyor tel örgüler yerde, o zaman tahta olan kale direkleri yakılıyordu. Demirspor bu olaydan sonra 2 ay saha kapama cezası almıştır.

Yine bir Feriköy maçı Füze Selami ağbi Demirspor’da Teknik direktör olarak görev yapıyor. 1-0 yeniliyoruz. İkinci yarı Selami ağbi oyuna giriyor. İki duran toptan(frikik) attığı golle macı 2-1 kazanıyoruz.

60’lı yıllarda Samsunsporla Adana’da oynuyoruz. Yine bir duran top oldu Selami abi geçti topun başına bir vurdu ki kaleci yerinden kımıldayamadı hakem ağları kontrol ederek golü verdi. Kaleci ben topun nereden gittiğini göremedim diye açıklama yapmış maçtan sonra.

Neydi o güzel günler Miço, Bahri, Çaça Yüksel, Ayhan Karataş, Haşimo, Kadıköylü Selahattin, Karayılan Halis, Kasap Burhan, Kaleci Mehmet, Andelip İhsan...Daha aklıma gelmeyen yüzlerce aslan yürekli ağbilerimiz hep kalbimize altın harflerle yazdılar isimlerini.

Yüzlerce deplasman maçına şahit oldum bu takımla. Kaza atlattığımız, kaza geçirdiğimiz günler oldu o yolculuklarda. Beş para olmayan, kuru ekmeğe Demirspor sevdası…Demirspor sevgisi yüzünden aç gidip gelenlere tanık oldum.

1960-1961 yılında Demirspor 1.ligde oynuyor. Fakat Demiryollarına bağlı olduğu için maçlarını Ankara’da oynatıyorlar. Ne harika milletvekillerimiz varmış simdiki gibi...

O yıllarda taraftar desteğinden yoksun Demirspor yine de 3 büyüklere kök söktürüyor futbolcular kıvrak hareketleriyle beğeni topluyordu. O yıl Galatasaray’ın teknik direktörü bunlar nasıl kıvrak oynuyorlar diyerek Demirspor antremanına bir gözlemci gönderiyor. Sular’ın orada şimdiki alt yapının yeri çamur deryası, tek antreman yerleri orasıydı. Hatta maç günü orada formalar giyilir, kramponlar ellere alınır stadyumun yolunu tutardı futbolcular. Galatasaray’ın gözlemcisi minyatür sahaya geliyor bakıyor ki ne görsün Demirsporlu futbolcular sahaya tavuk atıp kovalıyorlar. İdmanlarını tavuk kovalayarak sürdüyorlar. Bu da kendilerine kıvraklık kazandırıyordu. Ertesi gün gazetelerin spor sayfalarında “Tavuklu İdman” diye yazı cıkıyor.

Şunu kimse unutmasın; Demirsporlu olunmaz Demirsporlu doğulur ve de Demirsporlu ölünür. Bizler yaşamımızı Demirspor sevgisine adadık. Siz gençler de bizim geleceğimizsiniz.

Saygı ve Sevgilerimle,
İrfan Üçtepe

Yorumlar

Adsız dedi ki…
arkadaslar yazı için cok tsk ederim ben serefli bir işçinin onurlu bir emekcinin Adanalı Demirsporlu bir babanın oglu olmaktan gurur duyuyorum.. Saygılarımla Hasan..
Alpaslan KUŞVURAN dedi ki…
Yazı çok güzel olmuş, yüreğine sağlık İrfan bey.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Adana Demirspor: 3 - Sivasspor: 0

Geçen sezonun tersine bu yıl süper bir başlangıç yaptık; üçer gollü, iki de iki. Geçen sezon Giresun'a karşı deplasmanda, Sivas'a da içeride can sıkıntısı yenilgiler almıştık. Onları da düşününce ayrı bir güzellik oldu... Böylece ilk kez Süper Lig'e iki galibiyetle başlamış olduk. Pazartesi maçlarıyla kesinleşecek olsa da yine ilk kez Süper Lig'te birinci sırayı gördük.  Takım cumartesi akşamı makine gibi çalıştı. Oyunu sürklase etti. Genelde sezon başı klişelerinden olan "henüz takım oturmadı/hazır değiliz" mazereti bu sene bize uğramamış oldu. Aynı teknik adam ve tamamen değişmemiş kadronun bunda payı büyük. Vargas'ın yokluğunda 11'e yerleşen Belhanda şansını iyi kullanıyor. Onyekuru-Akintola ile desteklenmiş hücum hattı iyi işliyor. Genelde maçlarda gol yeriz ama bu kez rakibe kaleyi kapattık, o açıdan da iyi bir performans oldu.  Geçen sezondaki çıtayı yukarı taşımak için mücadeleye devam!

Sezon Değerlendirmesi-II

 Oyuncular üzerinden bu sezona bakacak olursak, öncelikle yaz transferlerinde ses getiren Balotelli ve Belhanda ikilisinden başlamak gerekli sanırım.  Balotelli bütün tacizlere, önyargılara ve maç içinde hakemlerin veya rakip oyuncuların kışkırtmalarına rağmen verimli bir sezon geçirdi. Son haftadaki patlamasıyla beraber hem takımı hem ligin en golcü oyuncularından oldu. 18 lig ve 1 kupa golüyle iyi bir performans sergiledi. Golleri dışında da atakları yönlendirmesi, şut tehdidi ve rakip savunmayı yıpratmasıyla iyi bir forvetin yapması gerekenleri büyük oranda yaptı. Ama Malatya maçında olduğu gibi çok pozisyon kaçırdığı maçlarda da canımızı sıktı.  Belhanda ile ilgili duygularımı önceki yazılarda belirtmiştim. En son GS maçındaki yaptıklarıyla iyice gözümüzden düştü. Transfer olduğunda 10 gole ulaşsa yeter diye düşünüyordum; çok uzak kaldı o beklentiden. Onun dışında maç içindeki pas tercihleri, istikrarsızlığı ile bu sezonun en büyük hayal kırıklığı oldu diyebilirim. Benzer şekilde A

Fenerbahçe: 4 - Adana Demirspor: 2

 Yine hakemin hatalı kararlarının damga vurduğu maçta sezonun ilk yenilgisini aldık. Aleyhimize verilen yanlış penaltı, lehimize önce verilip sonra yanlış ofsayt kararı ile verilmeyen penaltı, rakip oyuncuya gösterilmeyen kartlarla birlikte iyi oynadığımız maçtan puan alamadık. Deplasman takımı gibi oynayarak hızlı hücumlarla ilk yarıda farkı ikiye çıkaran rakibe karşı ev sahibi gibi oynadık; iyi top yaptık, ilk dakikalardaki baskıyı iyi kırdık. İlk yarıda bir gol bulabilsek skor farklı olabilirdi. Yine de 3-0'dan sonra oyundan kopmayıp skoru 3-2'ye getirmek başarıydı. Tek kaleye döndürdüğümüz maç son dakikalardaki kırmızı kart ve 4. golle tamamlandı. Fenerbahçe'nin bu sene iyi yaptığı kolay skor bulma işini, zaten aksayan defansımızla durdurmamız kolay olmadı. Ligin en iyi top oynayan takımını izlemek için tribüne koşan Fenerbahçeliler, müthiş bir deplasman tribünü görerek evlerine döndüler; hafta içi maçta taraftarımız gece 1'e kadar tribünde bekletildi. Hafta içi bir