"Tarihte Adana Demirspor" yazıları için Milli Kütüphane'de arşiv taraması yaparken 1961 yılının Ocak ayında Güney Postası gazetesinde yayınlanmış bir köşe yazısına rastladım. Yazanı kimdir, bilemiyorum ama Hokey lakabını kullanıyor köşe yazılarında. Yüzme hakkında kaleme aldıklarını bir ibret belgesi olarak aynen aktarıyorum. Bulunduğumuz noktayı düşünecek olursak ilave bir yorum yapmayı da düşünmüyorum.
"Birdenbire aklıma geliverdi. Bugün Türkiye'nin en kuvvetli yüzme ve sutopu elemanlarına sahip bulunan Adana, bu işe nasıl başladı ve bugün Balkanlarda dahi eşi bulunmıyan yüzme havuzumuz kim tarafından yaptırıldı ve bugünkü hale nasıl getirildi?...
Öyle ya, dört başı mamur bir havuzun etrafına toplanarak en ince kaidelere riayet etmek suretiyle yapılmakta olan müsabakaları seyrederken bunlar kimin aklına gelir. İşte ben bu yazımla başımızı gene biraz geriye çevirerek geçmiş günlerden birkaç yaprak karıştırmak istiyorum. Eğer sizde benimle bu yapraklara göz atacak olursanız Adana yüzme sporuna ilk hizmeti dokunanları öğrenmiş olursunuz.
Atatürk Yüzme Havuzumuz, rahmetli Turhan Cemal Beriker'in belediye reisliği zamanında ve bu zatın spora olan alakası neticesi olarak yapılmış kıymetli bir eserdir. Buna rağmen ne kadar hazindir ki, yapmış olduğumuz teklife rağmen havuzun hiç olmazsa kulesine ve tramplenlerinin birisine rahmetli Beriker'in adı verilmemiştir. Bunu böylece geçelim.
Turhan Cemal beyin belediye reisliğinden çekilmesini müteakip yüzme havuzumuz yeni gelen belediye meclisleri tarafından istenilen alakayı göremedi ve bir zamanlar muattal (atıl, kullanılmaz) vaziyette bırakıldıktan sonra hatta bir arada toprakla doldurulup kapatılma tehlikesi bile atlatmıştı. İşte bu sırada o zamanki Adana bölge müdürü ve şimdiki yüzme federasyonu başkanı Rıza Salih Saray işe müdahale ederek, sağı gördü, sola başvurdu, allem etti, kalem etti bu muazzam tesisi 50 sene müddetle Beden Terbiyesine devrettirerek gençliğe maletti. Havuz bundan sonra derhal temizlettirildi, etrafı mümkün mertebe tanzim edildi, tahliye motörleri sipariş yapıldı ve bir taraftan da sular idaresi ile anlaşmaya varılarak havuza lüzumlu suyun şehir suyundan temini başarıldı. İlk su sporları ajanımız olan çinkoğraf Ahmet Rifat Çelikkol ağabeyimizin kabiliyetli gençleri şehrin dört bir tarafından üşenip bıkmadan arayıp, bulup yetiştirmesi hakikaten takdire layık bir hizmet olmuştu. Bugün Adanamızın en kıymetli yüzücüleri arasında isimleri daima anılacak olan Muharrem, Lütfi ve Nihat kardeşler, Recai, Doğan ve daha birçok kıymetler hep onun alakası ile şöhret sahibi olan yıldızlardır.
Her şeyi tamam olan havuzumuza birde antrenör lazım idi. Bunu da düşünen ajan ile bölge müdürü bir kadirşinaslık olarak havuzun hazırlanmasında büyük emekleri geçen Neşet Sürer'i antrenör ve hakem kursuna yollayarak bu memleket çocuğunu ilk diplomalı antrenör ve hakem olarak Adanamıza kazandırmış oldular. Halen serbest ticaret işleriyle meşgul bulunan kıymetli arkadaşım Neşet Sürer işte Adanamızın ilk yüzme antrenörü ve hakemi olarak vazifeye başladıktan sonra yüzme sporumuz da ilk meyvelerini vermeye başladı ve onun mütevazi fakat disiplinli çalışması sayesinde ilk meyvelerini veren Adana Yüzme Havuzu işte bugünkü seviyesine ulaşmıştır. Yazıma burada son verirken bu hususta emeği geçmiş olan eski ve yeni bütün idareci, sporcu arkadaşlarıma ve bilhassa Ahmet Rifat Çelikkol ile Neşet Sürer'e hürmetler ederim."
Kaynak: Güney Postası Gazetesi, 02.01.1961
Yorumlar
"selamlar,
bir süredir takip edemiyordum. Etmeyeli güzel gelişmeler olmuş :) Arşivlerden alıntılar ekleme fikri çok hoş. Teşekkürler hepinize.. "
Biz de kendisine teşekkür ediyoruz.
Yazıda bahsi geçen, hepimizce malun Atatürk yüzme havuzunun bugünkü durumu konusunda ne desem şaibeli olur; zira geçen haftalarda Adana'ya gittiğimde havuz ve çevresinde hummalı bir yıkım çalışması vardı. ancak bu çalışma komple yıkım için mi yoksa bir yenilenme için mi bilemiyorum.. ŞEHİRDE OLUP DA BU KONUDA BİLGİ SAHİBİ OLAN ARKADAŞLAR VARİSE, BİLGİLERİNİ PAYLAŞIRLARSA SEVİNİRİZ..
O zamanın şartları şehrimize böyle bir imkan tanımış ve bu şansı iyi kullanmışız.. ancak şimdiki kapital ortamda ve sporun böylesi ''endüstriyelleştiği'' bir ortamda bu atılımlar çok zor.. Adana'da büyüyüp de bu havuzun suyunu yutmayan 30 yaş civarı genç yoktur ama bu havuz şimdi allemi-cihan olup yenilense bile yeni nesilden kaç kişi havuza çekilebilirki?!:(
bu konu daha çok ''SU'' götürür.. işallah çok acayip bir şey olur da yeniden yüzmeye başlar ADANALI..
Saygılar..
Ozan Baysal...
Biliyorsun genç ve tek yüzücümüz Seda'yı yazdık burada. Abi kulübü arıyorum Seda'nın yüzeceğini bilen bir kişiye ulaşmak yarım saatimi alıyor. Yarım saat sonra ulaştığım kişiye soruyorum. Bugün Seda'nın yarışması vardı ne oldu diyorum, (kişi bu işle ilgilenen kişi olduğunu belirtiyor) bana evet bir turnuva var ama henüz tebliğ edilmedi diyor, yüzecek bir ara diyor. Kızın o gün yarışı var abi. Yüzme federasyonunun listesinde kızın adı var. Yarışlar neticeleniyor, kızımız o havuza girdi mi, girmedi mi bir türlü öğrenemiyoruz. O kişiyi arıyorum zaten habersiz. Federasyonun listesinde yarışı tamamlayamayanlar dahil herkesin adı var, Seda'nın adı yok. Büyük olasılıkla yüzmemiş kızcağız. Biz kendimizi parçalıyoruz.
Şimdi 5 tane genci alsan, başına 1 hoca versen, bir havuzda (hangisi olursa olsun) bunlara periyodik olarak idman yaptırsan sonra da yarışmaya göndersen (varsınlar son 5'te olsunlar) bunun maliyeti ne kadar olur abi. Bu takım kimlere ne kadar para döktü. Geçmişe göz ucuyla bakamıyorsa, biz suya yazı yazmaya devam ederiz abi.
Belki sıkıyoruz okurlarımızı ama bizim geçmişimizde bunlar var ve ben bunlardan kopmak istemiyorum. Bir başlayalım abi, bir adım atalım. Adım atmak çok önemli.
Küçük bir bilgi vereyim yüzme ile ilgili Ankara Üniversitesi'nin olimpik havuzunun kişi başı yıllık ücreti günde 1 saat 20 dakika kullanmak koşuluyla her şey dahil 350 TL. Yüzme ayırılmasını istediğimiz kaynağın büyüklüğünün anlaşılması amacıyla veriyorum bu örneği.
Adanalı yüzer mi yüzmez mi, bilmiyorum abi ama sembolik de olsa Demirsporlu yüzsün be abi.
Bir de geçen gün uzun bir yazıyla değiniştim. Spor Kulüplerine ilişkin kanun taslağı yasalaşırsa kamuya yararlı kulüp kavramı gündeme gelecek. Bunun için de en az 3 tanesi olimpik veya paralimpik alanda olmak üzere 5 ayrı alanda faaliyette bulunma şartı aranacak. Biz adımlarımızı erkenden atalım bu açıdan da iyi olur.
spor'un ülkemizde futbol ile eş anlamlı olması en küçük unsurlara bile sirayet etmiş artık..
senin de söylediğin gibi 5 tane adamı yarıştırmanın maliyeti bir şey değil ama külüplerin ''zoraki'' yöneticleri artık harcanan para ile gelen reklama ve kasaya girecek olan paraya( kasa dediysek külüp kasası değil :) ) bakıyorlar.. orda 5 değil 55 adam yüzse ne karı olacak ''işbilir'' yöneticilerin..
Külüpteki arkadaşların bilgisizliği ve ilgisizliği ise zaten ayrı bir kitap konusu olur, insan gördükçe, yaşadıkça çıldırıyor.. bu külüp bir gün adam gibi yönetilir işallah..
Michael Phelps DEMİRSPORLUDUR...:)
Ozan Baysal
Öyle nano-teknolojik, hidrodinamik, NASA'nın bilmemne kumaşından mayolarla rekorlar kıran Michael Phelps Demirsporlu olmasın abi. Çıplak döşle Manş'a atlayıp, zamanının en iyi, tüm zamanların en iyi 10 derecesinden birini yaparak Manş'ı geçen Erdal Acet Demirsporlu zaten.
Erdal Acet, Michael Phelps'i sutopu diye oynar Allahıma...