Ana içeriğe atla

Kadınlar Futbol Ligi

Futbol federasyonumuz inatla kadınların futbol oynadıkları ligin adına "Bayanlar Ligi" demeye devam ediyor. Sözcük olarak, "bay" ın karşılığında kullanıldığında hani bir nebze olsun kabul edilebilir "bayan". Lakin ortada bir "bay" karşılığı mevcut değil.

Sorun, temelinde bir bekaret sorunu. Dilimizde "kadın" sözcüğü, "kız"lık döneminin ardından gelinen erişkin seviye için kullanılmakta ikinci anlamıyla. Bu nedenle, birinci anlam olan "dişi insan" es geçiliyor. Güya kibar hitap edilmek uğruna "bayan" sözcüğüne sığınılıyor. "Kadın" demekten utanıyor insanlar. Geçmemiz, aşmamız lazım bu utancı. Biz erkeksek, onlar kadın. Korkmayalım artık kadın demekten. İnsanın iki cinsiyet halinin isimleri bunlar...

Neyse, dil tartışmalarını şimdilik bir kenara koyacak olursak, konumuz Kadınlar Ligi. 2003 yılında sona erdirilen lig, 06-07 sezonunda yeniden kuruldu. Bu yıl da oynanmaya devam ediyor. Ligin ilk ayağı bitmiş durumda. 25 takımdan 15'i yollarına 3 grup halinde devam edecek. Merak edenler için, Adana'dan "Adana İdman Yurdu" ve Ankara'dan "Gazi Üniversitesi" gruplara kalmayı başardılar.

Kuralar bugün çekildi, fikstür de bugün belli oldu.

http://www.tff.org.tr/default.aspx?pageID=341&ftxtID=3716

Blogda zaman zaman yer vereceğiz bu lige de. Ankara'da oynanacak bir maçı izleyip değerlendirme girmeyi planlıyorum şimdilik. Ancak, bu işi bizden önce üstlenip, çok da güzel yapan bir blog var halihazırda. Sağ taraftaki bağlantılar kutumuzda da yer alıyor: Kombine Bilet. Takip edilesi...

http://kombinebilet.blogspot.com

(Yukarıdaki fotoğraf, Yusuf Darıyerli'ye ait. 2003 yılında Pamukova lunaparkında çekilmiş. Ben, fotoroportaj.org 'dan aldım. Altına da Erol Babaoğlu şöyle yazmış :

"Yaşamları daha küçük yaşta belirlenen panayır insanları... Penaltı kalecisi kızlardan birinin yeğeni Seçil, İstanbul’dan film çekmeye gelmiş ekibin “Büyüyünce ne olacaksın ?” sorusuna avukat, doktor, mühendis gibi alışılagelmiş cevapları aşan geleceğini sunuyordu: “Ya halkacı olurum ya da penaltı kalecisi. Başka ihtimal zor”.

Yeri gelmişken, fotoroportaj.org da enfes bir site... Göz atmak isteyen olursa: http://www.fotoroportaj.org )

Yorumlar

Baris dedi ki…
abi zahmet olacak sana. Bizim Adana takımı nerede oynuyor acaba ? bir öğrenebilsen çok çok iyi olur gider destek olurduk..

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...