Ana içeriğe atla

iki gerçeklik ve taraftarın gücü

Blog'un ruhu olayları daha ivedi vermekle ilgilidir ama ben ancak oturabiliyorum bilgisayar başına.

Pazar günü yaşananlara dair iki gerçeklik var: Biri hukuki; diğer fiili. Hukuki olan, rakip takım taraftarına yüzde 5'lik yer ayırma durumu. Yani bize o stadda ayrılan yer, 250-300 kişi civarında... Fiili olan da memleketin öbür ucundaki maçlara 7-8 otobüs giden Demirspor taraftarının 30 km mesafedeki deplasmana 300 kişi gitmeyeceğidir.

TİY-Adana Demirspor maçında yaşanan ve sonucunda taraftara fatura edilen olayların baş rolünde,Tarsus yönetiminin işbilmeziliği ve daha fazlası polisin olayları bastırmadaki yetersizliği-kitle psiklojisinden uzaklığı-daha net söylemek gerekirse hiç birşey olamayanın, çocuk yaşta polis olması bulunuyor.

Tüm bir hafta içi maç biletlerine ve kapasiteye dair net bir açıklama gelmedi; 6 gün boyunca her iki tarafın yöneticileri de konuya açıklık getirmedi. Oysa ki yönetimler bir araya gelip basına duyuru yapılsaydı ve bu işin bir olurunu bulsalardı bu manzaralar yaşanmayacaktı.



Eğer duyuru yapılsaydı, gelecek kişi sayısını Şimşekler Grubu kontrol edebilirdi, ya da Demirspor yönetimi kendi taraftarına çağrı yapabilirdi. Ancak doğal olarak, futbolu seven, takımına herşeyi üstünde bağlılık gösterdiğini bundan önce defalarca sergilemiş Demirspor taraftarı, gerekirse Tarsus tribünlerine geçip, bu maçı seyretmek istedi.

TİY yönetimi, aşırı sayıda taraftarın getirildiğini söylüyor. Demirspor taraftarı "getirilmez" kendi gelir; takımını nerede olursa olsun yalnız bırakmaz.

Ben stada yaklaşık iki saat öncesinde gittim; daha Adana'dan grup gelmemişti ve stad çevresinde 200'e yakın Demirsporlu vardı; her biri kendi imkanları ile gelen; yani Adana'dan "getirilmeyen"...



Grup geldiğinde, sadece biletli olanların içeri alacağı duyruldu ve ondan sonra pazarlıklar başladı; o an, tahminim yaklaşık 1500 Demirsporlu vardı ki ben içeri girdiğimde gelmeye devam ediyordu Mavililier...

Burada açık bir hak ihlali yapıldı ve Adanalıların Tarsusluların içinde maç seyredemeyeceği, kimlik kontrolü yapılacağı duyuruldu. Bu da yeni bir taktik: Babasının dedesinin kütüğü nedeniyle maç izleyememek. Bu konuda dava açılsa kesin kazanılır diye düşünüyorum. Kütüğüm nedeniyle maç izleyememek açıkça ayrımcılık.

Bir şekilde ikiye bir de olsa içeri girildi ancak Demirspor taraftarı, dışarıdaki yoldaşlarını içeri sokmadan bu maçı başlatmamaya kararlıydı, ısrarlı tezahüratlar, Tarsus yönetime çağrılar işe yaramadı önce dışarıda fırtına koptu sonra içeride.



Tarsus polisi üstü kapalı bu ortamda ve bu sıkışık kitleye biber gazı sıktı... İçeriye girenler daha çok sıkışarak dışarıdakilere yer açtı ancak sözler tutulmadı ve bir çok kişi dışarıda kaldı. Aslında yapılması gereken, bir kısım taraftarın Tarsusluların içine alınmasıydı-ki gerek yöre olarak gerekse futbol kulübü olarak arada bir husumet,tatsızlık yoktu öncesinde-geçen yıl da böyle olmuştu... Hatta bizim karşımızda yer alan diğer kale arkasında Tarsuslularla karışık oturan Demirsporluluar vardı...

Ya da grubun yan tarafında, "güvenlik" nedeniyle boş bırakılan kısım açılabilirdi. Böylece hem Demirspor taraftarının güvenliği hem de maçın güvenliği tehlikeye atılmazdı. Ancak yapılmadı.

Biber gazını yiyen Demirsporlular o can havliyle kaçacak ve nefes alack yer olmadığı için, kendini sahaya attı.



Tarsus yönetimi o kadar hınç doluydu ki çevredeki apartmanların damlarına çıkan Demirsporluları bile aşağı indirdi.

Olay böylece, Demirspor taraftarının azgınlığına ve taşkınlığına fatura edilebilir hale geldi. Evet, arkadaşları dışarıda cop yerken sessizce çekirdeklerini çintip, top bizim takımın ayağına gelince alkışlayıp karşı tarafa geçince ıslıklamalıydı!!

İşin özü, fiili gerçeklikle hukukiki gerçeklik bir yerlerde örtüşmeli. Futbol ve özellikle Akdeniz kıyılarında futbol soğuk kurallarla çevrelenemez. Biz sizin istediğiniz tipte taraftar olmayacağız!

Küçük olsun benim olsun mantığı ile yönettiğiniz kulüplerin asıl sahibi taraftarlardır ve taraftarı olmayan kulüpler bu gerçeği anlayamaz.

Tribündeki kitle bir güç olarak orada durmaktadır ve harekete geçtiğinde önünde ne siz kodaman yöneticiler ne de polis durabilir, duramadı da. Olaylar yatıştıktan sonra ısrarla devam eden tezahüratlar sonucunda önümüzdeki polis ekibi gitti; yerine jandarma geldi.

Evet, olaylar çıktı, evet ceza alacağız. Ama kusura bakmayın, yumurtaları kırmadan menemen yapamazsınız! Taraftarın gücünü hesaba katmak zorundasınız!

Yorumlar

mustava dedi ki…
Daha bir hırslıyız şimdi! Ama bizi çekmek istediğiniz çukurun da farkındayız. Sezon sonunda görüşürüz ağalar-paşalar-başkanlar...
vertumnus dedi ki…
hepinize cümleten geçmiş olsun kaptan. bu ülkenin, tribün kültürünü oturma tarihinin karanlık çağlarını yaşamak bize düştü maalesef. torunlarımız "yok artık, dedem de abartıyor, copmuş, biber gazıymış, 90 dakika küfürmüş...bunadı bu" diyecekler...umarım, diyecekler.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem paramparça oldu. Ta

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti

Demirspor Taraftarı Ayakta

 Adana Demirspor taraftarı, kendisini küme düşürmekle tehdit eden eski Başkanlarına karşı yaptığı açıklamalarla tavrını gösterdi. Umut Düşkün'ün başlattığı açıklama silsilesi, Şimşekler Grubu 'nun diğer liderleri, Ankara Tayfası , İzmir Tayfası ve diğer oluşumların net tavırları ile güçlendi. Ortak ses, kimse Demirspor'dan üstün değildir ve Demirspor tribünüyle vardır şeklindeydi. Yıllardır alt liglerde mücadele etmiş bir camiaya bu tehdit sökmedi.