Ana içeriğe atla

Sancak'ın Tribünle Kavgası

 Geçen sezon bıraktığımız yerden devam ediyoruz, demiş miydim? Futbolcular ayrılmaya ve Başkan tribünle kavgaya devam ediyor. İranlı sol bekten sonra geleceğin yıldızı olarak sunulan Fransız genç oyuncu Michut da takımdan ayrılıyor. Geçtiğimiz gün TRT'nin Şampiyonlar Ligi yayın lansmanında canlı yayında "bir yere gitmiyorum" yönündeki açıklamasından sonra (arada hocaya oyuncuları yanlış oynattı diye çaktı) bugün de X hesabından, tam olarak kimi kast ettiğini anlamasak da büyük ihtimalle tribün liderlerini kast ederek, birilerinin ona bilerek isteyerek saldırdığını yazdı; "onların ağa babaları"na seslendi ve 25 milyon euro getirirlerse kulübün yüzde 50'sini devredeceğini belirtti. Kendine cevap yazan bazılarına yine çok sert yanıtlar verdi; geçen maçtan sonra da çeşitli küfürleşmeler olmuştu. Şimdi de banka dekontlarından, kime ne kadar para verildiğinden vs bahsediyor, bunlara dair açıklama yapacakmış. Komedi farsa doğru evriliyor. Oradan da trajedi...

Samimi eleştirilere açık olduğunu söylese de Başkan'ın pek de eleştiriye tahammülü yok gibi. Sadece kendine destek mesajlarını öne çıkarıyor. Yalnızlığından bahsediyor. Bu konuda haklı olabilir ama başarıyı da tek başına sahiplenmişti. Şimdi eurolar, dolarlar havada uçuşuyor ama futbolculara ödenen bir şey yok. Taraftarla kavga devam ederken takımın durumunda bir düzelme olacak mı, buna dair hiçbir detay yok.

Sizden beklenti açıktı: Transfer cezalarını kaldırmanız. Bunun için bir ödeme planı, para akışlarına dair inandırıcı bir açıklama. Çünkü en nihayetinde burası bir şirket. Parasal durum nedir, buna dair bilgi istiyorduk. Tamam durum kötü ama kötüden kast edilen ne?

Anlaşılan o ki Murat Sancak ödemeleri yapmayacak ve transfer cezası kalkmayacak. Bunun sonunun ne olduğunu biliyoruz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...