2024 Avrupa Şampiyonası'nda yer alan Türkiye Milli Futbol Takımı'nın teknik direktörü Vincenzo Montella, yaptığı kadro tercihleriyle ülkenin gündeminde. Kadro tercihleri her zaman tartışılır; beğenilir, beğenilmez... Futbol takımındayken menajerin, başkanın, medyanın; Milli Takım'da da ona yakın görevdeki kişilerin etkisi her zaman olur. Bunun bir denge içinde sürdürülmesi gerekir. Teknik direktör bu dengeyi kurabiliyorsa başarılıdır. Asıl "sorun" ise Türkiye'deki futbol ortamı. Montella'nın tercihleri, bir teknik direktör tercihi olmaktan ziyade, birilerinin hoşuna gitmediği için bir "sorun".
Benim "İstanbul'u 3 büyütülmüşleri" dediğim, İstanbul'un malum semt takımlarının domine ettiği futbol ortamımızda, aslında milli takım diye bir şey yok. Onların oyuncuları, onlara yardımcı olan diğer oyuncular ve onların gündemi var. Bu gündemi parlatan medya mensupları, günümüzde sosyal medya azmanları, gündemi belirliyor. Bu gündem, futbol değil. Kişisel dert. Klişeler, ezberler, kısa vadeli dertler üzerine kurulu bir kör döğüşü. Bu karmaşanın içinde hakem yumruklanıyor, maç sonuçları etkileniyor, lig sıralaması belirleniyor. Ama onun karşılığında hiç bir ülkenin televizyonlarında bu lig yayınlanmıyor...
Arda Güler'in oynaması-oynamaması üzerinden başlayan tartışmaya unutulmuş eski pop starlar, aklı başında sandığımız tiyatro oyuncuları bile dahil oldu. Herkesin her konuda görüşü var. Çünkü bu klişeleri yeniden üretmek çok kolay. Zor olan, nedeni nasılı düşünmek. Montella'nın bir oyun planı olduğu, bunun bir turnuva olduğu, turnuvanın her maçı kazanarak ilerlemediğine dair şeyleri "düşünmek" gerekir. Son Dünya Kupası'nın şampiyonu Arjantin, Suudi Arabistan'a yenilmişti. Boş verin, düşünmeyin bunu.
Biz Demirsporlular olarak, tabii ki Montella'ya sempati duyuyoruz. Çünkü İstanbul dışından, çünkü iyi işler yaptı, çünkü Murat Sancak gibi biriyle iki sene çalışabildi, oynattığı oyunla kendinden söz ettirdi.
Nefesi tükenmiş Milli Takım'ı Avrupa Şampiyonası'na çıkardı ve orada da net bir skorla ilk maçı aldı. Grubun son maçında da 1 puan alırsa gruptan çıkar. Çıkmasa bile ego savaşları içinde boğulan oyuncuları belli bir dizgeye sokmuş gibi görünüyor. Maç öncesi sonu açıklamaları aklı başında.
Turnuva sonrası bu "sorun" çözülür veya çözülmez, onu bilemem ama bildiğim şey, sorunun kaymağı, çözümü olamaz. Sorunun kaynağı, İstanbul takımları, medyası ve sosyal medya goygoyu...
Yorumlar