Ankaragücü-Rizespor maçı sonunda sahada hakeme yumruklu saldırıda bulunan Ankaragücü başkanı Faruk Koca'nın bu eylemi nedeniyle liglere ara verildi, biliyorsunuz.
Türkiye'de işlerin yolunda gitmediği, futbolda hiç ama hiç iyi gitmediği ortadayken böyle bir sonuca şaşırmamak gerekiyor ama her şeyin çığırından çıktığı da bir gerçek. Sahada hakeme yumruk, ısrarla yükseltilen şiddet söylemlerinin, kabadayılığın, sahte erkeklik gösterilerinin bir sonucu. Sokakta şiddeti, mafyatik çözümleri övdüğünüz sürece sahada da birilerinin dövülmesi kolaylaşıyor. Dışarıda ne yaşanıyorsa, içeride de onu görüyorsunuz. Paraya endeksli siyasi çekişmelerinizin yansımaları, birinin yumruğu oluyor, başkasının sallanan parmağı.
Öte yandan olay sonrası yapılan açıklamalar, olayın kendi kadar vahim. Memleket futbolunu özenle bitiren İstanbul'un 3 büyükleri, senaryonun yazarı kendi değillermiş gibi sahnede gerçekleşen gösteriye üzülüyor. Timsah gözyaşları, sanki ilk defa böyle bir şey oluyormuş gibi yükselen ah'lar vah'lar, bir türlü aşamadığımız "dışarıya rezil olduk" kaygılarına dönüşüyor... Bir tür "el alem ne der" semptomu. Biliyoruz ki pek çoğu o yumruğu kendi atmak isterdi ama elim acır diye üşenirdi belki de, o yüzden başka elleri devreye soktuğunu akıl edemedi.
Resmi netleştirmek gerekirse, Halil Umut Meler ve diğer hakemler çok kötüler; TFF kötü yönetiliyor; eski AKP vekili Faruk Koca'nın saldırısı, kötülüğün somutlaşmış hali. Bütün bunlar iyi niyetle kötü niyetle mi böyle oluyor, bilerek mi yoksa yanlışlıkla mı yapılıyor, orasını bilemem. Ama sonuç o ki bu yaşanan, sadece bir sonuç. Nedenlerini aynaya bakarak bulabilirler.
Ayrıca Adana Demirspor başkanı üzerinden fırtına koparan kamuoyu da başkanların ne menem olduğunu gördü. Eski vekiller, Bakan kardeşleri, gemileri Güney Amerika'da uyuşturucu işine bulaşanlar... Ama sorsan sadece bizimki mimli. Demirspor başkanı değil, Demirspor kulübü umurumda. O kulüp de tribünden ve taraftardan ibaret. İstedik ki tribünün gücü gibi sahada da güçlü bir takımımız olsun. Kısmen bu hayalimize ulaştık. Ama ona ulaşmamızı sağlayan şey, inatla ve sabırla tribünde sıkılı bir yumruk gibi olmamızdı.
Stadyumda sadece bir yumruğa saygı duyarız; o da tribündeki pankartta asılı Şimşekler Grubu'nun yumruğudur; onun peşinde tezahüratlarda havaya kalkan yumruklardır.
Yorumlar