Ana içeriğe atla

Ara Değerlendirme

 Son maçta Trabzonspor'u 1-0 yenip onların da hocasını gönderdikten sonra, milli araya girdik. Önce Beşiktaş sonra Trabzonspor'da teknik adam değişikliğine neden olduk. Sonrasında da hoca gönderdiğimiz Montella'nın Milli Takım'daki ilk maçında Hırvatistan deplasmanındaki galibiyeti geldi. Ne güzel hocamızsın sen Montella! Dokunduğun her şeyi güzelleştiriyorsun Demirspor!

Montella'nın kadro adaleti ve teknik disiplininin değişken kadrolarla mücadele eden Milli Takım için uygun olabileceğini daha önce yazmıştım. İçerideki kliklere direnebildiği ölçüde hocamız başarılı olacaktır.

Demirspor'un değiştirici gücü, birilerinin Süper Liglerini de renklendirdi. Ligin rengi kategorisinin dışına çıkıp, kendi rengimizi vereceğimiz zaman da gelecektir eminim. Ama takım Montella sonrasında Kluivert'la da aynı disiplinle işliyor. Kluivert'ın futbol aklına güvendiğimi söylemiştim. Şimdilik beni yanıltmadı hocamız; Beşiktaş'ı sürklase eden kadro Trabzon karşısında da ayaktaydı.

Geçen 7 maçta 18 gol attık 9 gol yedik. Toplamda Süper Lig maceramızda 186 galibiyet ve 668 gole ulaştık. Semih yüzler kulübünde ilerlemeye devam ediyor. Şu anda faal futbolcular içinde en çok forma giyen oyuncumuz durumunda.

Bu sezon kadroda Yusuf Sarı ile başlayan parlama Yusuf Erdoğan ile devam etti. Kırmızılar, sakatlıklar, formsuzluklar  bir takımı tamamen oyundan düşürmüyorsa orada işler iyi gidiyor demektir. Bu biraz kadro genişliği, kalitesi ve çokça da bir hafta onlarla vakit geçirip kimin ne yapabileceğini iyi sezen teknik ekiple ilgili. Kısacası kadro-kulübe dengesi önemli.

İşin diğer kanadı taraftar-yönetim dengesinde de çeşitli sallantılar yaşansa da ligin ilk düzlüğünde yine büyük bir sorun yaşanmadı. Temel konu, bilet fiyatları ve stadın dolmaması... Buna bağlı olarak tribün perfomansı.

Her şeyden önce 30 küsur binlik stadın Adana'ya fazla olduğunu düşünüyorum. 5 Ocak'ın gücü, tek vücut maratonu ve kemikleşmiş kale arkasından geliyordu. Sayıca fazla olmaktan değil. Oradaki 8- 10 binin etkisi 20 binlere çıkıyordu. Burada tam tersi oldu. 10-15 binlik stadın yerine taş çatlasın 20-25 binlik yeni bir stat 5 Ocak etkisini yukarı doğru artırırdı. Ama şimdi bölünmüş blokların yanı sıra iyice büyümüş statta tribün kontrolünü sağlamak oldukça zor. 

Bilet fiyatı asıl sorun. Malum ekonomik krizde, iki hafta üst üste maça gitmek çok zor. Kentteki herkesin aynı oranda Demirsporluluk göstermesi beklenemez. Taraftarın maç seçmesi kısmen normal. Ama kemik kitlenin orada olması önemli. Onların içinde de kombine alacak, her hafta maça gelecek gücü olmayanlar, işi izin vermeyenler, zaman bulamayanlar illa ki olacaktır. Bu kadar büyütmemek lazım.

Tribün performansı, değişen nesiller ve stadın yapısı itibariyle düşüyor. Ama öte yandan koreografilerle hala bir tavrı ayakta tuttuğumuzu görüyoruz. Ağustos ve eylül ayları Avrupa maçları, tribün şovlarına sahne oldu. Emeği geçenlerin tekrar ellerine sağlık.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Demirspor Taraftarı Ayakta

 Adana Demirspor taraftarı, kendisini küme düşürmekle tehdit eden eski Başkanlarına karşı yaptığı açıklamalarla tavrını gösterdi. Umut Düşkün'ün başlattığı açıklama silsilesi, Şimşekler Grubu 'nun diğer liderleri, Ankara Tayfası , İzmir Tayfası ve diğer oluşumların net tavırları ile güçlendi. Ortak ses, kimse Demirspor'dan üstün değildir ve Demirspor tribünüyle vardır şeklindeydi. Yıllardır alt liglerde mücadele etmiş bir camiaya bu tehdit sökmedi.