En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim. Bu bir tribün yazısıdır. Tribünlere yazılmıştır. Demirspor tribünlerine.
Sasa Polyester Sanayi A.Ş.
Baştuğ Metalürji San. A.Ş.
Beyteks Tekstil San. Tic. A.Ş.
Elita Gıda San. Tic. A.Ş.
Abdioğulları Plastik Ambalaj San. A.Ş.
Dioki Petrokimya San. A.Ş.
Güney Çelik Hasır ve Demir Mamulleri San. Tic. A.Ş.
Bu şirketler ISO kayıtlarına göre Türkiye’nin en büyük 300 firması içinde Adana’da faaliyet göstermekte olanlar.
Bu şirketlerden bir tane forma reklamı aldık mı?
Stad sponsorluğu?
Ne bileyim altyapı desteği?
Kim takımı fonluyor?
Murat Sancak ve ilişkili şirketleri, çevresi vesilesi ile kulübe kazandırdığı sponsorlar.
Adana bu, Demirspor bu. Bunu unutmamak gerekir. Ben Murat Sancak’ı bir başkan, bir ağabey olarak çok seviyorum ve çok takdir ediyorum. Kulübümüz üzerindeki emeklerini asla yok sayamam. Benim diyen Adanalıdan, benim diyen Demirsporludan daha fazla katkısı var kulübe.
Bugün dünya yıldızı futbolcu alırız almayız ama bekleyebiliyorsak başkanımızın sayesinde.
Bugün Roma’da, Bükreş’te tüm endamı ile otobüsümüz en güzel pozları veriyorsa hacizli olmadığı için. Yine aynı adamın eseri.
Bugün biliyoruz ki futbol kazandırmıyor. Ne tribün geliri, ne futbolcu satışı, ne yayın geliri, ne sponsorluklar birkaç kulüp dışında hiçbir takım yöneticisine kazandırmıyor. Buna rağmen Demirspor taraftarı bu kazandırmamanın etkisini üç yıldır hissetmiyor.
Bugün TFF nezdinde de en iyi şekilde temsil ediliyoruz.
Bugün gerekirse ekran kırıp isyan ediyoruz.
Başkan Demirspor’u gönülden temsil ediyor. Bunu hissediyorum ben.
Kendisine çok ama çok teşekkür ederim. Bu teşekkürü de bu duygularımı da her zaman paylaşıyorum.
Yani bu geri bildirimleri her zaman alıyor başkanımız.
Ama işte bu işin aması da var.
Cluj maçının ilk beş dakikasında ağlamaktan sahayı göremedim ben.
Adana Demirspor’umun ilk Avrupa maçı idi. Çok değerli idi. Sizce örneğin Başakşehir taraftarları ilk Avrupa maçına bu denli önem atfetmişler midir? Bence hayır. Evet mutlu olmuşlardır ama bu denli yaşamamışlardır.
Neden peki böyleyim, böyleyiz?
Çünkü çok emek verdik.
Bugün önemsenmiyor o emekler, hatta bizzat başkanımız tarafından o emeklerin yarattığı zihniyete eski zihniyet deniyor ama çok emek verdik. Çok emek verdik.
Benim ayaklarım buz tutmuştu donmuş tribünde ayakta ayazda bağırırken. Botumdan çıkardığımda mosmordu ayağım.
Ben Demirspor adı en ücra köşelerde duyulsun diye kütüphaneler kurdum insanın unuttuğu yerlerde. Ve içine bir kartvizit bile koymadım kitap kolilerinin. Sadece bir atkı. Mavi lacivert bir atkı sahibi dedi o kitapları okuyan çocuklar.
Ben bir tarihi yaşatmak, güçlendirmek için Milli Kütüphane’nin tozlu raflarına girdim, satır satır 1940’lı yılların gazetelerini taradım. Bir kelime Demirspor’u ortaya çıkarmak için. Tek bir kelime için.
Ben yıllarca öğrencilere burs verdim. Ülkesini seven, Demirspor’unu seven, bilinçli bir taraftar kitlesi yaratmak için.
Demirspor’u Demirspor yapan yüzme takımı idi. Kurmayı deneyeceğiz dediler, bone yaptırdım verdim.
Göz göre göre ayak oyunlarına gidiyordu takımım. Prim topladım kendi çapımda, anlamsız bir prim.
Çocuklarımla görüşebileceğim zamanlar kısıtlı idi. Demirspor’a koştum ben.
İtibarımı, kariyerimi sarsma pahasına para aradım Demirspor’a.
Yıllar geçecek, hepimiz öleceğiz, Demirspor bizden bir satır daha fazla yaşasın diye Demirspor hakkında yazdım, çizdim. Bakın her dergide, her fanzinde, her kitapta benden bir iz var Demirspor’a dair.
Yahu ben hukuk kitabı yazdım. Verdiğim tüm örnekler mavi lacivert. Yazdığım kitabın kapağı lacivert.
Besteler yazdım kendimce tutmayan.
Pankartlar astım.
Çok emek verdim Demirspor’a ben. Ben Demirspor’a bir hayat harcadım.
İnsanların karşısında her an milyonlarca farklı seçenekler vardır. Bir tanesini seçerler ve o yaşadıkları hayatları olur. Ben hep mavi yolu seçtim. Seçmemiş olsaydım, bu emeği başka bir şey için vermiş olsaydım ne olurdu bilemiyorum. Ama ben bu yolu seçtim.
Şimdi bu kadar mı değersiz benim görüşüm?
Bu kadar mı değersiz benim emeklerim?
Yazımda bireysel yazıyorum ama her Demirsporlu’nun kendisine göre bir Demirspor öyküsü var. Hepsinin kendine göre çok emeği var.
Bu emeklerin arasında parasını ve zamanını Demirspor için ayıran başkanımızın emeği kutsal, bizimki değersiz mi?
Gerçekten cevabını çok merak ettiğim bir soru var.
Ben (biz) bu emekleri vermeseydim, Demirspor’un başında Murat Sancak gibi biri mi olurdu? Ben içten içe bu sorunun yanıtını biliyorum.
Konu Yukatel, Akın Çorap, Öznur Kablo vs. değil.
Kapitalist sistem en şiddetli, en acımasız hali ile çalışıyor futbol sektöründe. Un ufak olup gidiveriyorsun. Üstüne basıyorlar. Acımıyorlar. Yok ediyorlar, görmezden geliyorlar.
Para ve güç çok ama çok önemli.
Bunun yolu isim hakkını almak ise içimize sinmese dahi bunu bile konuşabiliriz.
Ama bu çok önemli bir karar. Biz yok muyuz?
Bizim emeğimiz bu kadar mı değersiz?
Bunu bize anlatmanın zahmetine bu kadar mı değmezdik?
Bu kadar mı çöpe attık yıllarımızı?
Bunu yönetime söylemiyorum. O ekonomiyi yönetmek zorunda.
Ya tribün.
Ya bu kadar mı Demirspor, dostlarım?
Bu kadar da mı sızlamadı içiniz?
Bu kadar mı sessiz kalmalıydık?
Severken haykıran yüreklerimiz bu biraz ağır oldu diyemiyor mu?
Ne oldu size?
Ben Demirspor’a dair örgütlü mücadelemi çoktan devrettim. Aslan gibi kardeşlerim var. Ama eski bir emektar olarak, yol arkadaşı olarak sorma hakkım var.
Ne oldu size?
Yorumlar