Ana içeriğe atla

Yeni Teknik Direktör Patrick Kluivert

 Yeni hocamız Kluivert oldu. Bizim gençliğimizin efsane forveti, gollerini çokça izlediğimiz 1976 doğumlu oyuncunun ilk teknik direktörlük deneyimi olacak. Daha önce kulüp takımı düzeyinde teknik direktör olarak çalışmayan Kluivert'in kendini gösterebileceği ilk takım olacağız. Ayrıca hem üstü üste iki yabancı teknik direktör görmemiz hem de ilk Hollandalı hocamız olması açısından tarihi nitelikleri var bu konunun. Tahminimce, daha önce alt kademelerde ve sportif direktör olarak çalıştığı önemli Avrupa takımlarındaki bağlantıları, futbolcu havuzu açısından tercih edildi. Bu imkanlarını bizim için ne derecede seferber edebilirse başlangıç açısından iyi olacak. Tabii ki lig uzun bir maraton, Avrupa deneyimiyle birleşen bu maratonu ilk kez yaşayacağız ve neler olacağını tahmin etmek çok mümkün değil.

Montella'nın gelişi ve gidişi de böyle oldu. Kötü sezon başlangıcının ardından Samet hocanın ani ayrılışı ve yine futbolcu olarak bildiğimiz ama teknik direktörlük deneyimine dair çok da bilgimizin olmadığı Montella'nın gelişi şüpheyle karşılanmıştı. Hoca herkesin belirttiği gibi beklenenin üstünde bir performans gösterdi. Bence en önemli başarısı, kolay dağılabilecek bir oyuncu grubunu bir arada tutmayı başarmasıydı. Teknik ve taktik işler daha sonra gelir. Takım olmayı başarabilmek adına havayı yaratabilmek, şimdi Kluivert için de ilk beklentimiz.

Bir kaç yazı önce Montella kalacak gibi görünüyor derken, Başkan'ın televizyonda bir canlı yayında yaptığı açıklamayla hocayla yolların ayrıldığını öğrendik. Daha önce sezon içinde hoca ile Başkan arasında futbolcu tercihleri konusunda anlaşmazlık olduğunu duyuyorduk ancak sezon sonuna doğru artan bir performans gelmesi hocanın gidişini erteledi diyebiliriz. Lig sonunda da gideceğine dair net bir ifade duymamıştık. Ama haberler aniden geldi. Fenerbahçe ile adı anılan Montella şu anda boşta görünüyor. 

İki sene içinde önemli başarılar elde eden Montella'nın yeni bir deneyim yaşamak istemesi anlaşılabilir. Aynı şey Kluivert için de söylenebilir. Onun da hem bizim için hem kendi adına yeni bir hava yaratmasını bekliyoruz. Ancak açıkçası 27 Temmuz'daki ilk Cluj maçı öncesi şapkadan tavşan çıkarmak için çok süresi yok. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...