Ana içeriğe atla

Ara Değerlendirme

 İki milli maç arasında yaşananlar Demirspor'un gitgellerine yakışır cinsten oldu. Samet Aybaba sonrasında ilk maçta Karagümrük'e karşı alınan ağır yenilginin ardından çok umut vermeyen Rize galibiyeti nefes aldırsa da asıl kırılma, ilk yarısında dağıldığımız Beşiktaş karşısında 3-0'dan geri dönmek oldu. Üst üste alınan Antep ve Antalya galibiyetleriyle ilk dört haftadaki galibiyetsizliği bir anda tersine çevirip 12 puana yükseldik. Geçen 8 haftaya baktığımızda 4 maçı şu anda sıralamada üzerimizdeki takımlarla oynadık. Fenerbahçe ve Beşiktaş kadar Konya gibi sezona iyi başlayan takım da bunların arasında. Önümüzdeki üç hafta Malatya, Sivas ve Başakşehir gibi lige istediği başlangıcı yapamayan takımlarla oynuyoruz.

Montella'nın ilk maçından sonra, "sorun Aybaba'da değildi" diye yazmıştım. Resmi olarak dillendirilmese de Aybaba'nın yaptığı açıklamalardan anlıyoruz ki saha içinden ziyade takım içi dengeler nedeniyle görevden alındı. Takımlar lige iyi başlamayınca ipi ilk çekilen teknik direktörler oluyor; bu durum futbolumuzun bu yıl da hızlıca ve sıkça yaşadığı bir klişe oldu. Dolayısıyla hocanın gönderilmesi çok şaşırtıcı değil. Burada özellikle Aybaba'nın gönderiliş şekli ve oyuncuların teknik direktörden üstün tutulması asıl sıkıntılı noktalardı ki daha sonra başımıza iş açabilecek durumlar bunlar. Oyuncuların şu anda ilk haftalardaki sorunu kendi içinde veya hocanın desteğiyle atlattığı görülüyor. Aybaba'nın zaman verilse bu toparlamayı yapacağına inanıyordum. Kaldı ki Balotelli, yeni hocayla ya yine yedek başladı ya da 90 dk.'yı hiç tamamlamadı ve oyundan alındı. 

Ama Beşiktaş maçından sonra yaşananlar saldırılar Balotelli'nin etrafında birleşmemizi sağladı. Ardından gollerine devam etmesiyle birlikte, ki ben saha elinden geleni yaptığını düşünüyorum (ama tabii bir hafta boyunca takım içinde neler oluyor, onu ekip biliyor, o konuda tahammülü zor biri olabilir), şu anda sezonun beklendiği gibi yıldızı konumuna yükseldi.

Montella ile birlikte devreye giren asıl oyuncu Vargas oldu; onun kilit açan şutlarıyla birlikte geçen haftaları kayıpsız atlattık. Ayrıca kalede Muric, savunmada Tayyip'in ve orta sahada Gökhan'ın yedeğe alınması da ilk haftalara göre önemli değişiklikler oldu. Stamboli'nin ritm bulmasının ve Assombalonga'ın oyuna girdikten sonra verdiği katkıların da altını çizmek lazım. Hocanın oyuncu değişikliklerinin de maçların seyrinin değişmesinde etkili olduğunu düşünüyorum.

Hücumda bir şekilde sorun çözsek de asıl sorun sürekli gol yememiz. Antep maçı dışında her maçta gol yedik. Özellikle orta saha savunmasında ve kanatlarda sorun var gibi görünüyor. Hocanın çözmesi gereken konulardan birisi bence bu. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...