Ana içeriğe atla

5 Ocak Stadyumu'na Elveda...

 



Kazım’da bir şeyler yedikten sonra Toros Caddesi’nden içeri girdiğimizde, Reşatbey’den Gazipaşa’ya yürürken veya Vali’nin evinin önünden ellerimiz cebimizde ve çoğunlukla moralsiz geçerken…

Bazen tek motorlu bir zirai ilaçlama uçağından aşağı bakarken… Dolmuş köşeyi döndüğünde ve Güney Kale Arkasını ucundan gördüğümüzde… Kuzey Kale Arkası’nda Muharrem Gülergin’in adını heceleyen bir ilkokul çocuğu heyecanında…

Sen artık olmayacak mısın? 

Aileden birisini toprağa verir gibi; tüm taşına, molozuna ve yıkıntına son bir kez sarılıp ağlama isteğini nasıl durduracağız? Orada oynayan takımları, renkleri, armaları dünyadaki her şeyden çok sevenler; seni, senin hiç anlayamayacağın kadar çok sevenler, bizler seni nasıl uğurlayacağız?

Bir pazar günü öğleden sonrasında, bir büyüğün kolunda stada girdiğimiz anda vücudumuzdaki tüm hücrelere işleyecek ıslak çim kokusunu, koşu pistinin kokusunu, sıcak havanın kendine has kokusunu bir daha duyamayacak mıyız? Çünkü ilk sende duymuştuk bunu ve sana mühürlemiştik. İlk aşkın yüzü zamanla silikleşir belki ama iki şeyi hep akılda kalır; ismi ve kokusu. Seni bir daha koklayamayacak mıyız?

Sen artık Stadyum Caddesine adını veremeyecek misin?

Adres tariflerinde adın geçmeyecek mi? Senin önünden geçince sağa sapamayacak mıyız, seni görene kadar dümdüz yürümeyecek miyiz? Kayboluyoruz, farkında mısın?

83 yıldır ilk defa sen de bizim gibi gurbete mi taşınacaksın? İlk defa yatağından ayrı yerde mi uyuyacaksın? Orada adın, kokun, geçmişin olmadan ne sen eski sensin, ne de biz o eski çocuklarız artık. 

Seni burada böyle bırakıyoruz şimdi. Ama sana son bir soru daha. Hani kalabalık görünen biziz, hani yüz binlerceyiz ve sen teksin ya. 

Söylesene, böyle unuta unuta, terk ederek devam ettikçe…

Asıl biz mi yalnız kalanlarız?




Kalbimizde yaşayacak tüm anılarla,

Elveda 5 Ocak, elveda...

Yorumlar

yavuzy dedi ki…
Sanırım 1993'den beri 5 Ocak'ta maç izledim. Bulunmadığım tribünü olmadı; A üstünde güney maratonuna... Kentin kalbi, mahallelerin bağı, tavaf ettiğimiz mabedimizdi. Adana Futbolu kitabına yine Mustafa yazmıştı: "Gönüllerin Mühürlendiği Mekan". Yeni statların hepsi birbirine benziyor; bu da bizden uzak olacak, aklımız hep 5 ocak'ta kalacak.
Ry dedi ki…
Bir pazar öğleden sonra dershaneden tenefüste çıkıp Gazipaşa'ya paralel, bilet gişesine çıkan ara sokaktaki iki yanı ağaçlı sokaktan yürüyüp maç skorunu öğrenmek isterken kapalının "uuuu" sesini duyup arkasından "Dışarda Allah'a emanet olun" tezahüratını dinleyemeyeceğiz değil mi? Önce maratona koltuk koydular. Kıçımız donmasın diye yanımıza gazete almayı bıraktık. Sonra turnikelerden 1'e 2 giremeyecek kadar büyüdük. Bursa'dan Konya'dan ağlayarak döndük. En son Kazım Büfe yer değiştirdi. Girişte kebap yerken tavuk dönere paramız ancak yeter hale geldi. Şimdi de stat gitti. Tüm çocukluğum gitti. Alın stadınız sizin olsun.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem paramparça oldu. Ta

NE OLDU SİZE?

En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim. Bu bir tribün yazısıdır. Tribünlere yazılmıştır. Demirspor tribünlerine.  Sasa Polyester Sanayi A.Ş.  Baştuğ Metalürji San. A.Ş.  Beyteks Tekstil San. Tic. A.Ş.  Elita Gıda San. Tic. A.Ş.  Abdioğulları Plastik Ambalaj San. A.Ş.  Dioki Petrokimya San. A.Ş.  Güney Çelik Hasır ve Demir Mamulleri San. Tic. A.Ş. Bu şirketler ISO kayıtlarına göre Türkiye’nin en büyük 300 firması içinde Adana’da faaliyet göstermekte olanlar.  Bu şirketlerden bir tane forma reklamı aldık mı?  Stad sponsorluğu?  Ne bileyim altyapı desteği?  Kim takımı fonluyor?  Murat Sancak ve ilişkili şirketleri, çevresi vesilesi ile kulübe kazandırdığı sponsorlar.  Adana bu, Demirspor bu. Bunu unutmamak gerekir. Ben Murat Sancak’ı bir başkan, bir ağabey olarak çok seviyorum ve çok takdir ediyorum. Kulübümüz üzerindeki emeklerini asla yok sayamam. Benim diyen Adanalıdan, benim diyen Demirsporludan daha fazla katkısı var kulübe.  Bugün dünya yıldızı futbolcu alırız almayız ama bekley

Adana Demirspor: 4 - Beşiktaş: 2

 Adana Demirspor varsa umut vardır. 3. kalecisi, yedek oyuncusu, sahası, tribünü fark etmez; Demirsporlu devam eder! Bugün 4-0'a getirdiğimiz maçtan iki farklı galip ayrıldık. İç sahadaki kayıpsız gidişat devam etti. 3. haftanın erteleme maçında, öncesinde hafta sonunun kaleci ve kırmız kart krizlerinin damga vurduğu, maç içinde ilk golü atan Belhanda'nın da fenalaşıp oyuna devam edemediği, 2008'li yedek kaleci, 2005'li yedek oyuncularla kadroyu tamamladığımız günde yine skor üretmeyi bildik; yediğimizden fazlasını attık. İşte kazanmanın yolu bu! Belhanda, Niang, Emre Akbaba ve Yusuf Erdoğan'la fileleri sarstık. Niang'ın dördüncü, Yusuf Erdoğan'ın üçüncü golleri oldu. Bu lige damga vuracağımızı biliyorduk; öyle olmaya devam ediyor.