5 hafta üst üste mağlup olarak düşme potasına indik. Aynı seviyedeki diğer bütün takımlar düşmemek için reaksiyon verirken biz yerimizde saydık. Nasıl bir futbolcu grubuna denk geldik böyle, inanılmaz! Disiplinsiz bir yönetimle birleşip el birliğiyle bizi uçuruma sürüklüyorlar. Ne yaptığını bilmeyenler grubu, duygularımızla oynuyor. Tribünün desteği, an gelecek patlamaya dönecek; işte o gün kaçacak delik bulamayacaksınız. Takımı soyup soğana çeviren, hemşeri kontenjanından camiaya girmiş, sahada kenarda karakterini kaybetmiş kim varsa o gün tribünün öfkesini görecek. İki maç kaldı, ya sabır!
Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu. Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar. Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek. Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...
Yorumlar