Ana içeriğe atla

Kaybederken Kazanmak...

Demirspor böyle bir camia olagelmiştir hep. Kaybettikçe kazanır. 

Nasıl Yenilmez Armada olduk biz? Nasıl efsane yüzücüler çıkardık?

Kaybederek. Anlatayım. 

Adanamızda baraj gölümüz yoktu. İnşası yeni başlamıştı ve sürekli su baskınları oluyordu. Ortalık bataklıktı ve Adanalı yüzücüler temellerini Seyhan nehrinin Çukurova gibi bağımsız, kontrol edilemez sularında mücadele ederek kazandılar. Kaybederken kazandılar hep. Kanallarda boğulanları ararlardı boğazlarına kadar gelen sular içinde ve böylesi bir günde Mecit GÜLERGİN, abisine derin bir keder miras bırakacak hastalığa yakalandı. Demirsporumuz ve Adanamız önemli bir yüzücüsünü kaybedecek ama bu mücadele bize yüzmede altın çağ yaşatacaktı.

Başka bir örnek vereyim. Terörist diyorlardı bize terörist. Adana'da tribün terörünü yaratıyorduk kimilerine göre, şehrin ileri gelenlerinin tekerlerine çomak soktuğumuz için. Kulüp binamızı kaybettik, gözbebeğimizi. Paramızı pulumuzu kaybettik. Açlık grevleri ile eşya piyangoları ile onurlu bir mücadele verdi taraftarımız. Bugün dünün teröristi, moda oldu. Şimdi gıpta ile bakılan teröristlerden olmak istiyor, tribüne Türkiye'nin herhangi bir yerinden kulak verenler. Kaybederken kazandık biz. 

Yaramız taze ama bunun çok güzel bir örneği idi Yastık Dayı. Baksan yaşayışına, haline tavrına; tam bir kaybedendi o. Kendine bakmazdı, sağlığını kaybetti. Parasını kaybetti. Aç gezdi çoğu zaman. Ama hepimizden çok tribündeydi. Ey Demirsporlu! Yarın sen öleceksin, öleceksin ve iyi Demirsporluydu diyecekler ve sonra unutulacaksın. Ya Yastık Dayı? O kaybederken kazananlardan. Demirspor'un gerçek kültüründen geliyor. O kalbimizin tam orta yerinde duruverecek her daim.

İftihar ettiğimiz pankartımız var bizim. Yıkıla Yıkıla. "Kötüysem, düşkünsem kime ne bundan" dedi Müslüm baba ve kaybederken kazandı o da. Yani bizim gibiydi. Demirspor'un temelleri gibi.

Şimdi bu kadar dolu ve duygusal içerikten çok küçük bir kazanç öyküsüne bağlayacağım konuyu. Çok gündelik, belki çok geçici. Konu Ahmetcan.

Kimseye değil bu yazı. Sadece Engin Hocamıza.

Sayın Hocam, 9 haftada kapatmamız gereken 10 puanlık farkımız var. İmkansız değil ama daha büyük kazançlar mümkün. Kendi ideal dediğimiz kadromuz ile ancak 10 puan farkla girebildik 25. haftaya. Biz kaybediyoruz Hocam. Gerekirse bir kere de Ahmetcan ile kaybedelim.

Biz kaybederken kazanırız. Geleceğimizi kazanırız. Bize gençlerimizi verin. Bunu yapabilecek kudret sizde var. Bir şeyleri değiştirin Demirspor'da. Bir bakmışsınız bize dünümüzü vermişsiniz. 

Ahmetcan'a şans verin hocam.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sezon Değerlendirmesi-II

 Oyuncular üzerinden bu sezona bakacak olursak, öncelikle yaz transferlerinde ses getiren Balotelli ve Belhanda ikilisinden başlamak gerekli sanırım.  Balotelli bütün tacizlere, önyargılara ve maç içinde hakemlerin veya rakip oyuncuların kışkırtmalarına rağmen verimli bir sezon geçirdi. Son haftadaki patlamasıyla beraber hem takımı hem ligin en golcü oyuncularından oldu. 18 lig ve 1 kupa golüyle iyi bir performans sergiledi. Golleri dışında da atakları yönlendirmesi, şut tehdidi ve rakip savunmayı yıpratmasıyla iyi bir forvetin yapması gerekenleri büyük oranda yaptı. Ama Malatya maçında olduğu gibi çok pozisyon kaçırdığı maçlarda da canımızı sıktı.  Belhanda ile ilgili duygularımı önceki yazılarda belirtmiştim. En son GS maçındaki yaptıklarıyla iyice gözümüzden düştü. Transfer olduğunda 10 gole ulaşsa yeter diye düşünüyordum; çok uzak kaldı o beklentiden. Onun dışında maç içindeki pas tercihleri, istikrarsızlığı ile bu sezonun en büyük hayal kırıklığı oldu diyebilirim. Benzer şekilde A

Adana Demirspor: 3 - Sivasspor: 0

Geçen sezonun tersine bu yıl süper bir başlangıç yaptık; üçer gollü, iki de iki. Geçen sezon Giresun'a karşı deplasmanda, Sivas'a da içeride can sıkıntısı yenilgiler almıştık. Onları da düşününce ayrı bir güzellik oldu... Böylece ilk kez Süper Lig'e iki galibiyetle başlamış olduk. Pazartesi maçlarıyla kesinleşecek olsa da yine ilk kez Süper Lig'te birinci sırayı gördük.  Takım cumartesi akşamı makine gibi çalıştı. Oyunu sürklase etti. Genelde sezon başı klişelerinden olan "henüz takım oturmadı/hazır değiliz" mazereti bu sene bize uğramamış oldu. Aynı teknik adam ve tamamen değişmemiş kadronun bunda payı büyük. Vargas'ın yokluğunda 11'e yerleşen Belhanda şansını iyi kullanıyor. Onyekuru-Akintola ile desteklenmiş hücum hattı iyi işliyor. Genelde maçlarda gol yeriz ama bu kez rakibe kaleyi kapattık, o açıdan da iyi bir performans oldu.  Geçen sezondaki çıtayı yukarı taşımak için mücadeleye devam!

Fenerbahçe: 4 - Adana Demirspor: 2

 Yine hakemin hatalı kararlarının damga vurduğu maçta sezonun ilk yenilgisini aldık. Aleyhimize verilen yanlış penaltı, lehimize önce verilip sonra yanlış ofsayt kararı ile verilmeyen penaltı, rakip oyuncuya gösterilmeyen kartlarla birlikte iyi oynadığımız maçtan puan alamadık. Deplasman takımı gibi oynayarak hızlı hücumlarla ilk yarıda farkı ikiye çıkaran rakibe karşı ev sahibi gibi oynadık; iyi top yaptık, ilk dakikalardaki baskıyı iyi kırdık. İlk yarıda bir gol bulabilsek skor farklı olabilirdi. Yine de 3-0'dan sonra oyundan kopmayıp skoru 3-2'ye getirmek başarıydı. Tek kaleye döndürdüğümüz maç son dakikalardaki kırmızı kart ve 4. golle tamamlandı. Fenerbahçe'nin bu sene iyi yaptığı kolay skor bulma işini, zaten aksayan defansımızla durdurmamız kolay olmadı. Ligin en iyi top oynayan takımını izlemek için tribüne koşan Fenerbahçeliler, müthiş bir deplasman tribünü görerek evlerine döndüler; hafta içi maçta taraftarımız gece 1'e kadar tribünde bekletildi. Hafta içi bir