Balıkesir deplasmanı gittiğim en anlamlı deplasmanlardan biri oldu.
Dünyanın kilometresini, emeğini, enerjini, paranı hiçbir skor beklentisi olmaksızın, hatta yenileceğini bile bile harcamak ne kadar garip değil mi?
Bu duygunun bir adı var işte: Armanın peşinde olmak. İnsana büyük bir haz veriyor, armanın peşinde olan diğer insanlarla –bu camianın içinde olmayanlara kolaylıkla anlamsız gelecek şekilde- bir arada bir boşluğun mücadelesini vermek.
Dün tribünde sessizliğin inanılmaz bir sesi vardı. 16 saat yol gitmiş adamlar suskun bir şekilde sahaya bakıyorlardı. Televizyon karşısında da susabilecek adamlar, sessizliği haykırıyordu usulca.
Futbolcuların tavırlarına, oynanan oyuna hiç gelmeyeceğim. Onu da ele alacağız elbet.
Ancak bize rağmen, bize inat alınan bir galibiyet var ortada. Bize atıldığı sanılan goller.
Sanırım armanın peşinde koşmak biraz da bu. Sana gol attığını düşünen bir kitlenin sana gol atmasını istiyorsun. Seni yenmesini, seni ezmesini.
Çocuklar inanma diye tezahürat yaparken otobüste, gol yemişliğin verdiği mutlulukla dönmeyi hissedebilen tüm şimşeklere binlerce selam olsun.
Yorumlar